Marko Paşa: Osmanlı’nın Renkli Hekimbaşısı

Marko Paşa: Osmanlı'nın Renkli Hekimbaşısı

Marko Paşa: Osmanlı İmparatorluğu’nun Renkli Hekimbaşısı

Osmanlı tarihinin en ilginç şahsiyetlerinden biri olan Marko Paşa, halk arasında meşhur “Derdini Marko Paşa’ya anlat!” deyimiyle tanınır. Ancak bu tanıdık ifadeye rağmen, onun görevleri ve kişiliği hakkında çoğumuz yeterince bilgi sahibi değiliz.

Asıl adı Marko Apostolidis olan Marko Paşa, 1824 yılında İstanbul’da doğmuş ve 1888 yılında aynı şehirde hayatını kaybetmiştir. Sultan Abdülaziz döneminde hekimbaşı olarak görev yapmıştır. Daha sonra Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane Nâzırlığı’na atanmış ve II. Abdülhamid döneminde Meclis-i Âyan üyeliği gibi önemli bir makama yükselmiştir. Ününü ise sabırlı, sükûnetle dinleyen, ancak kendisine iletilen şikâyetleri çözüme kavuşturmayan bir karakter olarak kazanmıştır.

İyilikseverlik mi, Maskeli Bir Gerçek mi?

Marko Paşa’nın nazik ve zarif kişiliği, halk arasında iyilikseverliği ile takdir görmesine neden olmuştur. Ancak bazı iddialara göre bu olumlu görüntünün ardında bambaşka bir yüz gizlidir. Onun, tehlikeli kişilere destek veren, görünüşün ötesinde karmaşık bir ruha sahip biri olabileceği öne sürülmüştür.

Bu iddiaların doğruluğunu anlamak elbette tarihçilerin işidir. Örneğin, Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde 14 Cemaziyelevvel 1303 (18 Şubat 1886) tarihli bir belge olduğu söylenir. Ancak bu belgeyi incelemeden hüküm vermek doğru olmaz. Marko Paşa’nın gerçek yüzü, tarihin sessiz sayfalarında saklı kalmaya devam ediyor gibi görünüyor.

Marko Paşa ve Osmanlı Sağlık Sistemi

Osmanlı’da hekimlik, hem tıbbi bilgiye hem de yüksek ahlaki değerlere sahip olmayı gerektiren bir meslekti. Marko Paşa’nın sakin ve sabırlı tutumu, bir yandan hekimlerin hastaları dinlemedeki rolünü vurgularken, diğer yandan dönemin sağlık sorunlarının çözümünüdéeki yetersizlikleri ironik bir şekilde gözler önüne seriyor. Onun adıyla özdeşleşen deyim de bu durumu yansıtır: “Derdini anlat, ama çözüm bekleme!

 “Derdini Marko Paşa’ya anlat” deyimi

Bugün “Derdini Marko Paşa’ya anlat” deyimi, hâlâ günlük dilde kullanılarak, bireylerin çözüm beklemeksizin dertlerini paylaşma ihtiyacını anlatır. Bu, bir yandan insani bir ihtiyacı simgelerken diğer yandan idari ve bürokratik yapıların halk nezdindeki algısını da esprili bir şekilde yansıtır.

Marko Paşa’nın hikâyesi, Osmanlı toplumundaki insan-otorite ilişkilerini ve sağlık hizmetlerinin tarihsel evrimini anlamak için de bir pencere sunar.

Kerim Yarınıneli/Kerimusta.com

Kerim Usta

Yorum yapmaya ne dersiniz?