Bir Hükümdarın Şiirsel Mirası: Hüseyin Baykara

Kategori: İz Bırakanlar | 0

Bir Hükümdarın Şiirsel Mirası: Hüseyin Baykara

Bir Hükümdarın Şiirsel Mirası: Hüseyin Baykara

Hüseyin Baykara (1438-1506), Timur İmparatorluğu’nun hükümdarı ve şair olarak tanınmıştır. Hem annesi Fîrûze Begüm hem de babası Mirza Mansûr tarafından Timur’un soyundandır. Taht kavgaları ve savaşlarla geçen uzun saltanat döneminde bilim, sanat ve edebiyatta büyük gelişmeler sağlanmış, Herat şehri bir kültür merkezi haline gelmiştir.

Hüseyin Baykara, 14 yaşına kadar Herat’ta Devlethane denen sarayda yaşamış ve iyi bir eğitim almıştır. 1452’de Herat’a egemen olan Ebu’l Kasım Babür’ün hizmetine girerek devlet tecrübesi edinmiştir. Ebu Said Mirza’nın ölümünden sonra Horasan tahtına çıkarak Horasan ve Maveraünnehir’de uzun yıllar hüküm sürmüştür.

Herat tahtına 1469 yılında oturan Hüseyin Baykara, Horasan, Sîstân, Belh ve Harezm bölgelerine hâkim olmuş ve Timur’un torunları arasındaki taht kavgalarına son vermiştir. Oğullarının bağımsızlık yönünde hareketleri ve Özbeklerin baskısı altında zor günler geçirmiş, 1506 yılında bir sefer sırasında ölmüştür.

Hüseyin Baykara, birçok yetenekli sanatçı ve bilim insanını himaye etmiş ve onlardan etkilenmiştir. Sarayında bulundurduğu ve etkileşimde bulunduğu kişiler arasında İranlı şairlerden Hâtifî, Ehlî-i Şîrâzî, Âsafî, Seyfî-i Buhârî, Mîr Hüseyn-i Muammâyî, Yûsuf Bedîî, Âhî, Muhammed Sâlih, Hüseyin Kâmî, Hâmidî, Hilâlî-i Çağatâyî ve Benâî; ressamlardan Bihzâd ve Şah Muzaffer; tarihçi Mîrhând ve Hândmîr; hattatlardan Sultan Ali Meşhedî ile Türk asıllı Mîr Ali Herevî; mûsikişinaslardan Hoca Abdullah Murvârîd, Kul Muhammed, Hüseyin Ûdî, Şeyhî Nâyî; bestekârlardan Gulâm Şâdî ve Mîr Azû bulunmaktadır.

Ayrıca çocukluk arkadaşı olan ve aynı zamanda büyük bir şair ve devlet adamı olan Ali Şir Nevâî ile olan yakın ilişkisi, Hüseyin Baykara’nın sanat ve edebiyat anlayışını şekillendirmede önemli bir rol oynamıştır.

Aşağıdaki şiir, 15. yüzyılın önemli şairlerinden Sultân Hüseyin Baykara tarafından yazılmıştır ve Hüseynî mahlasıyla kaleme alınmıştır. Şiir, Sultân Hüseyin Baykara’nın Dîvân adlı eserinden alınmıştır. Şair, bu eserinde aşktan ve yaşadığı hayattan bahsetmiş, gazellerinde genellikle fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün vezni kullanmıştır. Eser, Türk edebiyatı tarihinde önemli bir yere sahiptir ve şairin Türkçe lirik gazellerini içermektedir

Tilberep itken könülni istedim her yan barıp
Kûh u deryâ vü beyâbânlarnı bir bir ahtarıp
Taptım irse olturuptur yüz gam u endûh ile
Yâr zülfidin beterrek rûzgârın tönterip

Veh ki sorgaç hâlini yummay töküp didi sirişk
Yitti gerdûndın figân u otlug âhın ötkerip

Türkçesi:

Kalbimi sürükleyip götüreni her yerde aradım,
Dağları, denizleri ve çölleri bir bir dolaştım.
Sonunda onu buldum, yüzü gam ve kederle oturmuş,
Sevgilinin zülüflerinden daha karışık rüzgarlarla.

Ah, halini sormak için yaklaştığımda gözyaşları dökerek,
Göğsünden yükselen feryat ve sıcak ahı geçti.

Bu beyitler, Hüseyin Baykara’nın duygusal derinliği ve sanatsal ustalığını yansıtan Çağatay Türkçesiyle yazılmıştır. Şair, aşkın ve özlemin getirdiği hüzün ve kederi, doğanın çeşitli unsurlarıyla kıyaslayarak ifade etmiştir.

Kerimusta.com/Kerim Yarınıneli

Kaynak: 

Takip Et Kerim Usta:

Herkesin bir yaşama nedeni var. Benimkiyse, bir "Sevda"...