Atatürk’ün Bilim ve Akıl Anlayışı: Çağın Ötesinde Bir Vizyon
Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olarak, yalnızca siyasi ve askeri alanda değil, aynı zamanda bilim ve akıl yürütme konusunda da derin bir vizyona sahipti. Atatürk, bilimin ve aklın insanlık tarihindeki en değerli rehberler olduğuna inanıyordu ve bu inancını ülkenin çağdaşlaşma hedeflerinin merkezine koydu. Bilimsel düşüncenin ve akıl yürütmenin, toplumsal ilerlemenin ve bireysel özgürlüğün anahtarı olduğuna dair görüşleri, onun reformist ve yenilikçi ruhunu yansıtır.
Bilimin evrensel bir dil olduğunu ve sadece geçmişin bilgilerini değil, aynı zamanda mevcut gelişmeleri de takip etmenin önemini vurgulayan Atatürk, bilimsel bilgiye ve teknolojiye olan bağlılığını sürekli ifade etti. Onun için bilim, yalnızca bir bilgi birikimi değil, aynı zamanda toplumsal ve bireysel kalkınmanın teminatıydı. Atatürk, bilimin ve tekniğin, toplumun her kesimine ulaşması gerektiğini belirterek, ülkesinin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmasının yolunun bilimsel ilerlemeden geçtiğini savundu.
Atatürk’ün ilim ve akıl konusundaki görüşleri, eski geleneklerin ve dogmaların ötesine geçme çağrısı yapar. O, geleneksel yaklaşımların, bir milletin ilerlemesinin önünde engel teşkil edebileceğini ve bilimin ışığında yenilikçi düşüncelerle ilerlemenin gerekliliğini dile getirdi. Bu bağlamda, bilimin ve aklın toplumun her alanında hakim kılınması gerektiğini ve bu sürecin hiçbir geleneksel kural veya dogma tarafından sınırlandırılmaması gerektiğini vurguladı.
Aşağıda, Atatürk’ün bilim ve akıl konusundaki görüşlerini açıkça yansıtan bazı önemli sözleri ve bu sözlerin anlamlarına dair kısa açıklamalar yer almaktadır:
- “İlim, fen ve ihtisas nerede varsa, sanayi nerede varsa, gidip öğrenmeye mecburuz.”
Bu söz, Atatürk’ün bilimin ve teknolojinin her yeniliğini öğrenme gerekliliğine vurgu yapar. Bilimsel ve teknik gelişmelerin ülkenin her alanına entegre edilmesi gerektiğini ifade eder.
Kaynak: Nutuk, 15 Ekim 1927. - “İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır. Yalnız ilmin ve fennin, yaşadığımız her dakikadaki safhalarının gelişimini anlamak ve ilerlemeleri zamanında takip etmek şarttır.”
Atatürk, bilim ve teknolojinin dışındaki kaynaklardan rehberlik aramanın yanlış olduğunu belirtir. Bilim ve teknolojinin sürekli olarak takip edilmesinin önemini vurgular.
Kaynak: Nutuk, 15 Ekim 1927. - “Bin, iki bin, binlerce yıl önceki ilim ve fen lisanının koyduğu kuralları, şu kadar bin yıl sonra bugün aynen uygulamaya kalkışmak, elbette ilim ve fennin içinde bulunmak değildir.”
Bilimsel düşüncenin statik olmadığını ve geçmişteki kuralların modern zamanlara uyarlanması gerektiğini ifade eder.
Kaynak: Nutuk, 15 Ekim 1927. - “Taassup cahilliğe dayanır. Bundan dolayı taassubu olan cahildir. İlim mutlaka cahilliği yener, o halde halkı aydınlatmak lazımdır.”
Taassubun ve dogmatik düşüncenin cahillikten kaynaklandığını belirterek, bilimle aydınlatmanın önemini vurgular.
Kaynak: Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt: 1, 1924-1927. - “İlim ve özellikle sosyal bilimler dalındaki işlerde ben emir vermem. Bu alanda isterim ki beni bilim adamları aydınlatsınlar. Onun için siz kendi ilminize, irfanınıza güveniyorsanız bana söyleyiniz, sosyal ilimlerin yapıcı yanlarını gösteriniz, ben takip edeyim.”
Bilimsel konularda uzmanlardan tavsiye ve bilgi almanın önemini ifade eder.
Kaynak: Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt: 2, 1928-1930. - “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen eremediğimiz fakat asla taviz vermediğimiz, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir.”
Manevi mirasının bilim ve akıl olduğunu belirterek, bu değerlerin izinden gidilmesinin gerekliliğini ifade eder.
Kaynak: Nutuk, 15 Ekim 1927. - “İlim tercüme ile olmaz, inceleme ile olur.”
Bilimin derinlemesine anlaşılması için yalnızca çeviri değil, aktif araştırma ve inceleme yapılması gerektiğini belirtir.
Kaynak: Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt: 2, 1928-1930. - “Hiçbir tutarlı kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin, inanışların korunmasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi güç olur; belki de hiç olmaz. İlerlemede geleneklerin kayıt ve şartlarını aşamayan milletler, hayatı, akla ve gerçeklere uygun olarak göremez. Hayat felsefesini geniş bir açıdan gören milletlerin egemenliği ve boyunduruğu altına girmeye mahkumdur.”
Geleneksel inanışların ve dogmaların toplumsal ilerlemeyi engelleyebileceğini ve akıl ve gerçeklere dayalı bir hayat felsefesinin önemini vurgular.
Kaynak: Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt: 1, 1924-1927. - “Gerçekten de bir milleti yaşatmak istiyorsak, önce ilmi ve tekniği öğrenmek, anlamak ve kullanmak zorundayız.”
Bilim ve teknolojiye olan bağlılığın, bir milletin varlığını sürdürebilmesi için temel bir gereklilik olduğunu ifade eder.
Kaynak: Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt: 2, 1928-1930. - “Her şeyin yenisi, tazesi güzeldir. Hiçbir eski çığırda kalmış ilim ve fennin meydana getirdiği eserlerin eskiliği, yenilerinin yanında önem taşımaz.”
Bilimsel ve teknik yeniliklerin eski bilgilerden daha önemli olduğunu ve ilerlemenin sürekli yenilikle sağlanacağını belirtir.
Kaynak: Nutuk, 15 Ekim 1927. - “Türk milleti, başarısını, ilmi ve fennin en yüksek seviyesinde gösterdiği zaman ulaşacaktır. Bilim ve tekniği toplumun her kesimine yaymak temel görevdir.”
Bilimsel ve teknik bilginin toplumun her kesimine ulaşmasının, ulusal başarının anahtarı olduğunu vurgular.
Kaynak: Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt: 3, 1931-1938. - “İlim, fikir ve düşüncenin ışığıdır; her şeyi aydınlatan, her sorunu çözen kaynaktır. Her millet bu ışığı kullanarak kendi yolunu bulmalıdır.”
Bilimin, her türlü sorun çözümünde ve toplumsal ilerlemede en önemli kaynak olduğunu ifade eder.
Kaynak: Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt: 1, 1924-1927.
Atatürk’ün bu sözleri, bilimin ve akıl yürütmenin toplumsal kalkınmanın temeli olduğunu ve eski dogmalardan uzak durarak ilerlemenin gerekliliğini ortaya koyar. Bu düşünceler, modern Türkiye’nin bilimsel ve kültürel temelini oluşturmuş ve onun çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma hedefinin anahtarını sunmuştur.
Kerim Yarınıneli/KerimUsta.com
- Çapa: Denizde Güvenlik, Karada Dayanıklılık - 10 Aralık 2024
- Çimariva: Denizcilik Tarihinden Günümüze Bir Gelenek - 9 Aralık 2024
- Ziya Gökalp: Türkçülüğün Büyük Düşünürü - 8 Aralık 2024