Enveri, Fatih Sultan Mehmed devri (1451-1481) şair ve tarihçilerindendir. Hayatı hakkında bilinenler tamamen kendi eserine dayanır. Tam olarak adı bilinmediği gibi Enverî adı da onun mahlasıdır. Enverî Arapça, Farsça öğrenmiş, zamanının ilimlerini bir dereceye kadar tahsil etmiş, bu arada bazı tarih kitaplarını okumuş orta derecede bir şairdir.
15.yüzyılda tarihi konularda yazılan en önemli eseri, Enverî’nin Düstûr-nâme’sidir. Enverî, Düstûr-nâme’yi 1465 yılında tamamlamış ve Mahmud Paşa’ya sunmuştur. Bundan önce Fatih adına yazdığı Teferrüc-nâme isminde bir eserden bahs edilirse de bu eser, henüz ele geçmemiştir.
Ses yolunda bir engele çarparak çıkan seslere ünsüz denir. Dilimizde yirmi bir ünsüz vardır:
b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z
Ünsüzler ses tellerinin titreşime uğrayıp uğramamasına göre iki gruba ayrılır:
Ses tellerinin titreşmesiyle oluşan ünsüzlere yumuşak ünsüzler (ötümlü, tonlu) adı verilir: b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z
Ses telleri titreşmeden oluşan ünsüzlere sert ünsüzler (ötümsüz, tonsuz) denir: ç, f, h, k, p, s, ş, t
Ünsüzlerin Kuralları:
Kökeni Türkçe olan kelimelerin sonunda b, c, d, g ünsüzleri bulunmaz.Ancak anlam farkını belirtmek üzere ad, od, sac gibi birkaç kelimenin yazılışında bu kurala uyulmaz:
Deyimler ayrı yazılır ve sözcüklerin yerleri değiştirilmez. Çoğunlukla benzetme ve söz sanatları ile oluştukları için genel kural niteliği taşımazlar. En az iki kelimeden oluşurlar ve çoğunlukla sözcük anlamları haricinde ayrı bir anlam belirtirler.
Aşağıda verilen örneklerden açıklaması sitede yayımlananları link olarak işaretledim. Tıklayarak anlamlarına bakabilirsiniz. Bütün deyimler harf sırasına göre sıralama yapılmıştır. Linki verilmeyen deyimlerimizin açıklamaları fırsat buldukça yapılacak ve konu içeriği aralıklarla güncellenecektir.
Hayatı hakkında kaynaklarda yeterli bilgi bulunmasa da, Orhan Gazi zamanında Anadolu’ya yerleşen Türkleşmiş İranlı bir aileye mensup bulunduğu ve ataları Şîrazlı olduğundan Şîrâzî nisbesiyle tanındığı ileri sürülmektedir.
Şeyh Elvan-ı Şirazî, Mahmud Şebüsteri’nin Gülşen-i Râz adlı Farsça eserini 1426’da Türkçeye tercüme ederek II. Murad’a sunmuştur. Tercüme-i Gülşen-i Râz’ı tamamladığı 829 (1426) yılında elli yaşında olduğunu bildirmesinden hareketle (Süleymaniye Ktp., Mihrişah Sultan, nr. 173, vr. 7a) 779’da (1377) doğduğunu söylemek mümkündür. Elvân-ı Şîrâzî’nin ölüm tarihi de belli değildir.