Derviş ve Kabadayı: Kabağın da Bir Sahibi Var
Vaktiyle bir derviş berbere gidip:
– Vur usturayı berber efendi, der.
Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar ve diğer tarafa usturayı vuracakken, mahallenin kabadayısı içeri girer.
Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış tarafına sert bir tokat atarak:
– Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye bağırır.
‘Dövene elsiz, sövene dilsiz’ olan, halktan gelen her şeyin Hak’tan geldiğine inanan derviş, sabreder. Fakat kabadayının tıraş esnasında da dili durmaz, sürekli alay eder derviş ile: ‘Kabak aşağı, kabak yukarı.‘
Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkandan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir ki, kontrolden çıkan bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelerek kabadayıyı altına alıp sürükler. Kabadayı oracıkta feci şekilde can verir. Berber dervişe bakar, sorar:
– Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?
Derviş düşünceli bir şekilde cevap verir:
– Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki, kabağın da bir sahibi var. O gücenmiş olmalı!
Kerim Yarınıneli/KerimUsta.com
- Çapa: Denizde Güvenlik, Karada Dayanıklılık - 10 Aralık 2024
- Çimariva: Denizcilik Tarihinden Günümüze Bir Gelenek - 9 Aralık 2024
- Ziya Gökalp: Türkçülüğün Büyük Düşünürü - 8 Aralık 2024