Türkçede “can” kelimesi, yalnızca yaşamı değil; sevgi, özveri, dostluk ve insan ruhunun derin anlamlarını da taşır. Bu nedenle atasözleri ve deyimlerde sıkça karşımıza çıkar; kimi zaman sevginin, kimi zaman fedakârlığın, kimi zaman da direncin sembolü olur.
“Can”la ilgili atasözleri ve deyimler, Türk halkının yaşam felsefesini anlamak için eşsiz ipuçları sunar. Bu sözlerde, insanın varoluşuna, dünyaya bakışına ve ilişkilerine dair derin bir sezgi gizlidir. “Can boğazdan gelir” derken yaşamın nimetlerine şükran duyulur; “Can candan azizdir” sözünde ise hayatın kutsallığı vurgulanır.
Bu derlemede, “can” sözcüğünün halk dilindeki yansımalarını, yüzyıllar boyunca şekillenen anlam zenginliğini ve Türk kültüründeki yerini birlikte göreceksiniz. Her bir söz, dilimizin inceliğini ve halk bilgeliklerinin derinliğini bir kez daha hatırlatacak.
Atasözlerinin ardından, bir sonraki sayfada ‘can’ sözcüğünün halkın dilinde nasıl deyimleştiğini göreceksiniz
Can İle İlgili Atasözleri
- Acı patlıcanı kırağı çalmaz (herhangi bir duruma alışkın olan kimseyi benzer kötü durumlar etkilemez)
- Adam adama yük değil, can gövdeye mülk değil (konuğumuzdan veya yanımıza bir iş için gelen kimseden yüksünmemeliyiz çünkü onlar yanımızda sürekli olarak kalmazlar)
- Adamın adı çıkacağına canı çıksın (insanın haklı veya haksız yere adı bir defalık kötüye çıktı mı ondan sonra yaptıkları hep o gözle değerlendirilir)
- Adamın (kimsenin) adı çıkmadansa canı çıkması (yeğdir) (insanın haklı veya haksız yere adı bir defalık kötüye çıktı mı ondan sonra yaptıkları hep o gözle değerlendirilir)
- Ağanın malı çıkar, uşağın canı (bir afeti önlemek için işveren malını, işçi de canını feda eder)
- Allah’a bir can borcu var (Allah’a vereceği canından başka hiç kimseye bir borcu yok)
- Altta kalanın canı çıksın (herkes başının çaresine baksın, gücü yetmeyen ne olursa olsun)
- Az veren candan, çok veren maldan (varlıklı olmayan kimsenin yardım veya armağan olarak az şey vermesi büyük fedakârlıktır, varlıklı kimsenin vereceği armağan ve yardımlar fedakârlık sayılmaz)
- Bir kimsenin adı çıkacağına canı çıksın (insanın haklı veya haksız yere adı bir defalık kötüye çıktı mı ondan sonra yaptıkları hep o gözle değerlendirilir)
- Can boğazdan gelir (geçer) (insan yiyeceğine önem vererek güçlenebilir veya yemeden yaşamak mümkün değildir)
- Can bostanda bitmez (insan, canının değerini bilmeli, onu yıpratmamalıdır)
- Can candan şirindir (tatlıdır) (bir kişi için kendi canı, başkasının canından daha tatlıdır)
- Can canın yoldaşıdır (insan tek başına yaşayamaz, konuşup görüşmek için arkadaş arar)
- Can cümleden aziz (insanın kendisi herkesten önce gelir)
- Can çekişmektense ölmek yeğdir (bir işte çeşitli sıkıntı ve üzüntülerle karşılaşıp olağanüstü gayret harcamaktansa o işten vazgeçmek daha iyidir)
- Can çıkmayınca (çıkmadan) huy çıkmaz (insanı alışkanlıklarından, huylarından vazgeçirmek mümkün değildir)
- Cana gelecek kaza (zarar) mala gelsin (zarardan kurtulma olanağı yoksa, bunun cana değil, mala gelmesi yeğlenir)
- Cana gelecek mala gelsin (zarardan kurtulma olanağı yoksa, bunun cana değil, mala gelmesi yeğlenir)
- Candan ahbap, kandan şarap olmaz (kandan şarap yapılamayacağı gibi hiç kimse de tam anlamıyla içten, fedakâr dost olamaz)
- Canı kaymak isteyen mandayı yanında taşır (güzel yaşamak isteyen kişi, bu yaşayışın yükünü çekmeyi göze almalı ve gerekli kaynakları elinin altında bulundurmalıdır)
- Canı yanan eşek attan yüğrük olur (zarara veya kötülüğe uğrayan kimse acısını çıkarmak için aşırı çaba harcar)
- Canımı sokakta bulmadım (tehlikeye veya herhangi bir sıkıntıya katlanmaya niyetim yok)
- Cömert derler maldan ederler, yiğit derler candan ederler (başkalarının pohpohlamalarına kananlar mallarından ve canlarından olurlar)
- Çıkmadık canda umut var (elden gitti sandığımız bir şeyle ilgimiz büsbütün kesilmemişse gereken çabayı harcayarak onun elimizde kalmasını sağlayabileceğimizi umabiliriz)
- Çıkmadık candan umut kesilmez (elden gitti sandığımız bir şeyle ilgimiz büsbütün kesilmemişse gereken çabayı harcayarak onun elimizde kalmasını sağlayabileceğimizi umabiliriz)
- Daha iyisi can sağlığı (bulunabileceklerin en iyisi oldu)
- Et kanlı gerek, yiğit canlı (kebap çok pişirilmemeli, genç de hareketli ve canlı olmalıdır)
- Evvela can, sonra canan (insanlar bencildir, önce kendilerini, sonra yakınlarını düşünürler)
- Hile ile iş gören mihnet ile can verir (işlerine hile karıştırıp başkalarını aldatan kişi son nefesini azap içinde verir)
- Huy canın altındadır (insanı alışkanlıklarından, huylarından vazgeçirmek mümkün değildir)
- İki kişi dinden olursa bir kişi candan olur (iki kişi yalan yere yemin edip dinden çıkarak bir kimsenin cinayet işlediğine tanıklık ederlerse o kimse asılır)
- İnsanın adı çıkacağına canı çıksın (insanın haklı veya haksız yere adı bir defalık kötüye çıktı mı ondan sonra yaptıkları hep o gözle değerlendirilir)
- Kasap et derdinde, koyun can derdinde (bir kişi önemli bir kaybından dolayı çırpınıp kıvranırken başka bir kişi bu durumdan ne kadar çok yararlanabileceğini düşünür)
- Keçiye can kaygısı, kasaba yağ kaygısı (bir kişi önemli bir kaybından dolayı çırpınıp kıvranırken başka bir kişi bu durumdan ne kadar çok yararlanabileceğini düşünür)
- Koyun can derdinde, kasap yağ derdinde (bir kişi önemli bir kaybından dolayı çırpınıp kıvranırken başka bir kişi bu durumdan ne kadar çok yararlanabileceğini düşünür)
- Mal canı kazanmaz, can malı kazanır (insan mal kazanacağım diye sağlığını tehlikeye atmamalıdır)
- Mal canın yongasıdır (insan, malına gelen zarardan, canına gelmişçesine acı duyar)
- Önce can sonra canan (insanlar bencildir, önce kendilerini, sonra yakınlarını düşünürler)
- Seninki can da benimki patlıcan mı? (senin canının değeri var da benimkinin değeri yok mu?)
- Sütle giren huy, canla çıkar (kişinin küçükken edindiği huy, ölünceye değin sürer)
- Tatlı söz can azığı, acı söz baş kazığı (gönül alıcı, okşayıcı sözlerle karşımızdakinin inadı yenilebilir)
- Terlemeden para kazanılmaz, solumadan can verilmez (hiçbir emek harcanmadan para kazanılması mümkün değildir)
- Ver yiyeyim, ört uyuyayım; gözle, canım çıkmasın (başkalarının sırtından geçinmeye alışmış kişi en hayati sorunlarının bile çözümünde kendisine hizmet edecek birini arar)
- Yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder (bir iş, uzmanına değil de o işten anlamayana yaptırılırsa istenilen değil, ters bir sonuç elde edilir)
- Yorgun eşeğin (öküzün) çüş (ıslık) canına minnet (verilen dinlenme fırsatı, yorgun kişiyi çok sevindirir)
Can İle İlgili Deyimler
- Azrail’e bir can borcu olmak (kalmak) (1) nasıl olsa öleceğini kabul etmek; 2) hiç kimseye borcu kalmamak, bütün borçlarından kurtulmak)
- Bin can ile (çok isteyerek, gönülden)
- Bir sıkımlık canı olmak (çok cılız ve güçsüz olmak)
- (Bir şeye) can dayanmamak (bir şey karşısında insanın dayanıklılığı elden gitmek)
- (Bir şeye) can gelmek (canlanmak, güçlenmek)
- (Birinin) can damarına basmak (bir işin en önemli yönü üzerinde durmak)
- (Birinin) canı yok mu? (birinin katlandığı sıkıntıyı başkalarına örnek göstermek için söylenen bir söz)
- (Birinin) canına susamak (birini öldürmeyi istemek)
- (Birinin) canını acıtmak (birine acı vermek)
- Bundan iyisi can sağlığı (‘bundan daha iyisi olamaz’ anlamında kullanılan bir söz)
- Burnunu sıksan canı çıkacak (çok zayıf ve güçsüz kimseler için kullanılan bir söz)
- Can alacak nokta (yer) (bir şeyin en önemli yeri)
- Can alıp can vermek (ölüm sıkıntısı ve acısı içinde bunalmak)
- Can atmak (şiddetle arzu etmek, çok istemek)
- Can baş üstüne (istenilen şeyin büyük bir memnunlukla yapılacağını anlatan bir söz)
- Can başına sıçramak (çok korkmak)
- Can beslemek (1) kaygısızca yiyip içip rahatına bakmak; 2) başkasının yiyeceğini, içeceğini sağlamak)
- Can borcunu ödemek (ölmek)
- Can bulmak (dirilmek, canlanmak)
- Can cana, baş başa (1) bir tehlike anında herkesin kendi canının, kendi başının kaygısına düştüğünü anlatan bir söz; 2) birbirini seven iki kişi bir arada yalnız olarak)
- Can çekişmek (1) ölmek üzere bulunmak; 2) sona ermek, tükenmek, bitmek)
- Can damarından yakalamak (1) konuya en önemli yerinden yaklaşmak; 2) birinin en zayıf noktasından yararlanmak)
- Can derdinde olmak (zor bir durumdan kurtulmaya çalışmak)
- Can kalmamak (bitkin bir duruma gelmek, gücü tükenmek)
- Can kaygısına düşmek (her şeyden vazgeçip sadece kendi hayatını koruma veya kurtarma çabasında olmak)
- Can olmak (sevimli, hoş görünmek)
- Can sıkmak (1) bıkkınlık vermek; 2) huzur bozmak)
- Can simidi olmak (birinin kötü durumda kalmasını engellemek)
- Can vermek (1) ölmek; 2) ruha güç vermek; 3) canlanmasına yol açmak; 4) bir şeyi çok istemek)
- Can yakmak (1) zulmetmek, eziyet etmek; 2) bir kimseyi büyük zarar ve ziyana sokmak; 3) üzmek, acı vermek)
- Cana (canına) can katmak (yaşama gücünü artırmak)
- Cana kıymak (öldürmek)
- Cana minnet saymak (bilmek) (bir lütuf olarak kabul etmek)
- Canavar gibi (1) iri yarı, saldırgan; 2) çok fazla)
- Canavar kesilmek (hırçınlaşmak, canavar gibi olmak)
- Canciğer kuzu sarması (içli dışlı, candan, pek içten)
- Canciğer olmak (birbiriyle çok yakın arkadaş olmak)
- Candan geçmek (ölmek)
- Canevinden vurmak (en etkileyici yönünden saldırmak)
- Canfes gibi (ince, taze ve sinirsiz (asma ve dut yaprağı))
- Canı acımak (1) çarpma, vurma vb. sonucu acı duymak; 2) üzülmek, rahatsız olmak)
- Canı ağzına (boğazına) gelmek (1) büyük bir tehlike karşısında ölecekmiş gibi bir korkuya kapılmak; 2) aşırı duygulanmak, çok heyecanlanmak)
- Canı bayılmak (iç geçmek, takatsizlik göstermek)
- Canı burnuna (burnundan) gelmek (bir şey yaparken çok zorluk çekmek)
- Canı burnundan çıkmak (çok kızgın olmak, öfkelenmek)
- Canı cana ölçmek (başkasına yapılacak şeyi kendine yapılacak gibi düşünmek)
- Canı canına (içine) sığmamak (sabırsızlık göstermek, tahammül etmemek)
- Canı cehenneme (sevilmeyen bir kimse için duyulan öfke ve nefreti bildiren bir söz)
- Canı çekilmek (1) vücudun herhangi bir organının canlılığı azalır gibi olmak; 2) içi ezilmek)
- Canı çekmek (bir şeyi istemek, istek duymak, arzulamak)
- Canı çıkmak (1) çok yorulmak veya çok zorluk çekmek; 2) ölmek; 3) çok yıpranmak; 4) zarar etmek)
- Canı gelip gitmek (1) ayılıp bayılmak; 2) ümit ve ümitsizlik arasında kalıp heyecanlanmak)
- Canı gelmek (yeniden canlanmak, canı yerine gelmek)
- Canı gibi sevmek (çok güçlü bir sevgiyle bağlanmak)
- Canı gitmek (özen gösterilen, çok sevilen bir şeye zarar gelecek diye kaygılanmak)
- Canı ile oynamak (tehlikeli işlerle uğraşmak)
- Canı ile uğraşmak (1) ağır hasta olmak, ölüm döşeğinde can çekişmek; 2) büyük sıkıntıya düşmek)
- Canı istemek (heves duymak)
- Canı isterse (‘kabul etmezse etmesin’ anlamında kullanılan bir söz)
- Canı sıkılmak (1) içi sıkılmak, yapacak bir işi olmamaktan tedirginlik duymak; 2) öfkelenmek; 3) üzülmek)
- Canı yanmak (1) çok acı duymak; 2) acı bir deneme geçirmek; 3) bir işte zarar görmek)
- Canı yerine gelmek (1) yorgunluğu geçmek; 2) sağlığını, gücünü kazanmak)
- Canım dese canın çıksın diyor sanmak (birinin en gönül okşayıcı sözleri bile kendisine dokunmak, batmak)
- Canımın içi (çok sevilen bir kimse için kullanılan bir söz)
- Canına acımamak (kendini düşünmeden, kendine bakmadan yaşamak)
- Canına değmek (1) çok hoşlanmak; 2) ruhu şad olmak)
- Canına ezan okumak (bir kimsenin hakkından gelmek, öldürmek)
- Canına geçmek (işlemek veya kâr etmek) (çok etkilemek)
- Canına kastetmek (1) intihara kalkışmak; 2) birini öldürmeye hazırlanmak)
- Canına kıymak (1) acımadan öldürmek; 2) kendini öldürmek; 3) gücünden fazla iş görerek aşırı derecede kendini yormak)
- Canına minnet (olmak) (beklenilmeyen iyi bir durumla karşılaşıldığında duyulan memnunluğu anlatmak için söylenen bir söz)
- Canına okumak (berbat ve perişan etmek)
- Canına susamak (ölmek istemek)
- Canına tak demek (etmek) (dayanamaz duruma gelmek, sabrı kalmamak)
- Canına tükürdüğümün (üfürdüğümün) (argo kızgınlık ve öfke belirten bir söz)
- Canına yandığım (yandığımın) (argo sevgi, hayranlık, öfke vb. duygular anlatan bir söz)
- Canına yetmek (katlanamayacak duruma gelmek, bezmek, bıkmak)
- Canından bezmek (bıkmak veya usanmak) (ölümü göze alacak kadar sıkıntı içinde olmak)
- Canından geçmek (ölmek için hazır olmak)
- Canını almak (1) öldürmek; 2) canını verdirecek kadar memnun etmek; 3) sıkıntıya sokmak)
- Canını bağışlamak (öldürülmesi gerekirken vazgeçmek)
- Canını (bir yere) dar atmak (bir tehlikeden güçlükle kurtularak bir yere sığınmak)
- Canını burnundan getirmek (çok yormak, fazla çalıştırmak)
- Canını cehenneme göndermek (yollamak) (argo öldürmek)
- Canını çıkarmak (hırpalamak, çok yormak, yıpratmak)
- Canını dişine almak (takmak) (1) her tehlikeyi göze alarak işe girişmek; 2) bütün gücünü harcayarak yapmak)
- Canını sıkmak (sözlerle veya davranışlarla kişinin neşesini kaçırmak, huzurunu bozmak)
- Canını sokakta bulmak (sağlığı korumak gerektiğini anlatan bir söz)
- Canını vermek (1) kendini feda etmek; 2) hiçbir şey esirgememek; 3) bir şeye çok düşkün olmak, çok sevmek)
- Canını yakmak (1) acı verecek bir biçimde cezalandırmak; 2) bir kimseyi, çok sıkıntı ve zarara sokmak)
- Canının derdine düşmek (1) ölüm korkusuna kapılmak; 2) canından başka bir şey düşünemeyecek kadar sıkıntıda olmak)
- Canının içine sokacağı gelmek (çok hoşlanmak, çok sevmek)
- Cankulağı ile dinlemek (çok dikkatli dinlemek)
- Cansız düşmek (hastalık veya yorgunluk yüzünden bitkin bir duruma gelmek)
- Kuş kadar canı olmak (küçük, cılız, güçsüz bir yaratık olmak)
- Rahmet olsun canına (‘Allah rahmet eylesin’ anlamında ölüler anılırken kullanılan bir iyi dilek sözü)
- Tatlı canından etmek (öldürmek)
- Tatlı canından olmak (ölmek)
- Tatlı canını sıkmak (gereksiz şeylere üzülmek ve bunları dert edinmek)
- Yok canım (1) ‘öyle şey olmaz, hayır, inanmayın’ anlamında kullanılan bir söz; 2) ‘sahi mi, öyle mi?’ anlamında kullanılan bir söz)
- Yoluna can (canını) vermek (bir uğurda ölmek)
Sonuç olarak, dilimiz bize en sade ama en derin öğüdü fısıldar: “Can” her şeyin başıdır.
İnsana düşen, bu kıymetli emanete sahip çıkmaktır — hem kendi canımıza hem de çevremizdeki her canlıya değer vermek… Onu korumak, güzelleştirmek ve içini iyilikle, sevgiyle doldurmak en büyük görevimizdir.
Unutmayalım: “Can” demek, “yaşam” demektir. Ona gösterdiğimiz her özen, aslında kendimize ve tüm insanlığa yaptığımız en güzel yatırımdır.
Kerim Yarınıneli – KerimUsta.com
Kaynak
- Türk Dil Kurumu Sözlüğü
Yazar Hakkında
Herkesin Bir Yaşama Sebebi Var... Benimkiyse Bir 'Sevda'
Bu yazıyı kaleme alan Kerim Usta, teknoloji, eğitim ve güncel konularda kaynaklarıyla beraber doğru içerikler üretmeye çalışıyor. İyi olan her şey paylaşımda...