Osmanlı Ordusu: Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye

Osmanlı Ordusu: Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye

Sultan II. Mahmud, Osmanlı İmparatorluğu’nda 16. yüzyıl sonlarından itibaren disiplini bozulmaya başlayan ve zamanla Osmanlı yönetimi için bir iç tehdit haline gelen Yeniçeri Ocağı’nı 1826 yılında ortadan kaldırarak yerine Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye adlı yeni bir ordu kurdu. Yeniçeri Ocağı’nın lağvedilmesi, Osmanlı tarihinde Vak’a-i Hayriye (Hayırlı Olay) olarak anılır. Bu gelişme, Osmanlı askerî sisteminde modernleşme yolunda önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir.

Sultan II. Mahmud, yeni orduyu kurmak için uzun yıllar boyunca hazırlık yaptı ve yeniçeri ocağını içeriden yıkabilmek için stratejik adımlar attı. Ağa Hüseyin Paşa’nın da desteğini alan Sultan Mahmud, Yeniçeri Ocağı’nı feshedip, bu teşkilatın yerine İslam’ın kutsal figürlerinden ilhamla  Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye (Muhammed’in Zafer Kazanmış Askerleri) adını verdiği modern bir ordu kurdu. Ağa Kapısı, bu yeni teşkilatta “Serasker Kapısı” olarak anılmaya başlandı ve ilk serasker olarak Ağa Hüseyin Paşa atandı.

Yeni ordunun temel düzenlemeleri, 7 Temmuz 1826’da çıkarılan bir kanunnâme ile belirlendi. İstanbul’da sekiz alay kurulmasıyla başlayan teşkilatlanmada, iki alay Serasker Kapısı’nda, altı alay ise Davutpaşa ve Üsküdar kışlalarındaki barakalarda konuşlandırıldı. Bu alayların 12.000 kişilik bir gücü vardı ve her alay binbaşı, kolağası, topçubaşı gibi rütbelerde subaylardan oluşuyordu. Ayrıca, eğitim ve disiplinin yanı sıra dini öğretilere de önem verildi; askerlere Kur’an-ı Kerim öğretilmesi ve beş vakit namazın cemaatle kılınması sağlandı.

1828’de Osmanlı-Rus Savaşı’nın başlamasına rağmen ordu reformları sürdürüldü. Bu dönemde “tertip” yerine “alay” ve “saf” yerine “bölük” tabirleri kullanılmaya başlandı. Ordu iki kısma ayrıldı; İstanbul ve Üsküdar’daki birlikler ile Rumeli ve Anadolu’da yeni kurulan Mansûre birliklerine İstanbul’dan subaylar atanırken, erler yerel halktan seçildi. 1831’de ordunun yapısında yeniden düzenlemeye gidilerek İstanbul ve Üsküdar olarak iki ana bölüm oluşturuldu. Yine bu dönemde ferik ve müşir gibi yeni rütbeler eklendi.

Osmanlı İmparatorluğu’nda Tanzimat Dönemi’nin başlaması ile birlikte ordu teşkilatında yeni düzenlemelere gidildi. Seraskerlik makamının önemi arttı ve Sultan Abdülaziz döneminde birkaç defa sadrazamlıkla birleştirildi. 1834’te subay yetiştirmek amacıyla Harbiye Mektebi açıldı ve öğrenci eğitimi için Avrupa’ya askerî talebeler gönderildi. 1843’te muvazzaflık süresi beş yıla indirildi ve ordu, Hassa, Dersaadet, Rumeli, Anadolu ve Arabistan orduları olarak beş ana birlik halinde teşkilatlandı. Harbiye Nezareti, 1879’da Seraskerliğin yerini almak üzere kurulduysa da, 1884’te yeniden Seraskerlik sistemine dönüldü. Ancak 1908 yılında Harbiye Nezareti, kesin olarak Seraskerliğin yerini aldı.

Bu yeni düzenlemeler, Osmanlı askeri yapısının modernleştirilmesinde ve merkezi otoritenin güçlendirilmesinde önemli bir rol oynadı. Sultan II. Mahmud’un reform çabaları, Osmanlı Devleti’nde askeri ve idari alanda başlattığı yenilikçi hareketlerin bir parçası olarak, Tanzimat Dönemi’ne zemin hazırladı.

Kerim Yarınıneli/KerimUsta.com

Kaynakça:

Kerim Usta

Yorum yapmaya ne dersiniz?