Kılıççızade İshak Çelebi: Osmanlı’nın Renkli Alimi

Kılıççızade İshak Çelebi: Osmanlı’nın Renkli Alimi

Kılıççızade İshak Çelebi: 16. Yüzyılın Renkli Alim, Şair ve Tarihçisi

Osmanlı Devleti’nin 16. yüzyılı, sadece siyasi başarılarla değil, aynı zamanda ilim, kültür ve sanat alanında parlayan yıldızlarla da dikkat çeker. İşte bu yıldızlardan biri de, hem derin bilgisi hem de renkli kişiliğiyle dönemine damga vuran Kılıççızâde İshak Çelebi’dir. O, aynı anda hem saygın bir müderris (profesör), hem yetenekli bir şair, hem de dönemine ışık tutan bir tarihçi olarak karşımıza çıkan çok yönlü bir Osmanlı aydınıdır.

Hayatı ve Akademik Kariyeri

İshak Çelebi, bugünkü Kuzey Makedonya sınırları içinde yer alan Üsküp’ün Kalkandelen kasabasında 1464-65 yılları civarında dünyaya geldi. Babası bir kılıç ustası olduğu için “Kılıççızâde” lakabıyla tanındı. İlk eğitimini memleketinde aldıktan sonra, öğrenimini Edirne’de tamamlayarak Osmanlı ilmiye sınıfına katıldı. Sırasıyla Serez, Edirne ve Üsküp gibi önemli şehirlerdeki medreselerde müderrislik yaparak öğrenciler yetiştirdi.

Hayatındaki ilginç dönüm noktalarından biri, Yavuz Sultan Selim’in musahipliği (sohbet arkadaşlığı) için aday gösterilmesi oldu. Ancak, bazı kaynaklara göre serbest ve derbeder tavırları nedeniyle bu göreve kabul edilmedi. Buna rağmen bilgisine ve yeteneğine duyulan saygı hiç azalmadı. Kariyeri, Bursa ve İznik’teki medreselerden sonra İstanbul’daki en yüksek eğitim kurumlarından Sahn-ı Semân Medresesi’ne müderris olarak atanmasıyla devam etti. Hayatının son yıllarında Şam Kadısı olarak görev yaptı ve 1538 yılında vefat etti. Ölüm döşeğindeyken, “Yöneldim cânib-i Hakk’a başı açık yalınayak” mısrasını söyleyerek kendi vefat tarihini düşürmesi, onun dervişane ruh halini ve ölüme olan teslimiyetini göstermesi açısından oldukça manidardır.

Edebi Kişiliği ve Şiir Dünyası

İshak Çelebi, “Şâhî” mahlasıyla yazdığı şiirlerle döneminin sevilen şairleri arasında yer aldı. Onun şairliği, dönemin önemli biyografi yazarları tarafından övülmüştür. Kişiliği, şiirlerine de yansımıştır. Nüktedan ve güler yüzlü bir insan olarak tanınan İshak Çelebi’nin hayatında önemli bir dönüm noktası daha vardır: Kaynaklara göre, kırk yaşına geldiğinde gençlik yıllarında sürdürdüğü “ayyaş ve rint” hayattan tövbe ederek daha dindar bir hayata yönelmiştir ve bu değişimi “tübtü ilallah” (Allah’a yöneldim) sözüyle tarihe not düşmüştür.

Şiirlerinin en belirgin özelliği, canlı, samimi ve coşkulu bir dile sahip olmasıdır. Necâtî Bey gibi usta şairlerin yolundan giderek, Türkçe kelime ve deyimleri şiire ustalıkla yerleştirmiştir. Şiirlerinde sadece aşk veya tasavvuf gibi soyut konuları işlemekle kalmamış, aynı zamanda 16. yüzyıl Osmanlı aydınlarının gündelik hayatını, dost meclislerini, aşk maceralarını ve sosyal yaşamın renkli sahnelerini de anlatmıştır. Bu yönüyle, divan şiirinin bazen uzak görülen dünyasını insanlara yaklaştırmıştır.

Onun bu samimi ve içten üslubunu yansıtan bir gazel beyiti şöyledir:
“Bâğa sensiz bakmadım çeşm-i hacâletim var
Gül yüzün görmeyeli bülbül gibi âhım var”

(Anlamı: “Sen yokken utancımdan dolayı bağa bakamadım; gül yüzünü görmeyeli bülbül gibi ahım var.”)

Başlıca Eserleri

  1. Divan: İshak Çelebi’nin “Şâhî” mahlasıyla yazdığı tüm şiirlerini topladığı eseridir. Onun edebi kişiliğini ve şairlik gücünü anlamak için en önemli kaynaktır.
  2. Selimnâme (İshaknâme): Ona asıl şöhretini kazandıran bu eser, bir tarih kitabıdır. II. Bayezid’in son dönemlerinden başlayarak Yavuz Sultan Selim’in tahta çıkışı ve ilk yıllarını anlatır. Oldukça süslü ve ağır bir dille yazılmış olsa da, dönemin olaylarına dair verdiği birinci elden bilgiler nedeniyle hem kendi zamanında hem de sonraki yüzyıllarda Osmanlı tarihçileri tarafından güvenilir bir kaynak olarak kullanılmıştır.
  3. Diğer Eserleri:
    • Risâle-i İmtihâniyye: Sahn-ı Semân medresesine müderris olmak için girdiği sınavda, dinî ilimlerden bir konuda Arapça yazdığı bu küçük eser, onun sadece bir şair değil aynı zamanda derin bir din alimi olduğunun da kanıtıdır.
    • Ayrıca Arapça yazdığı başka şiirleri ve risaleleri de bulunmaktadır.
    • Kaynaklarda, mizahi ve eleştirel şiirler yazdığı bir “Hiciv ve Hezliyat” defterinden bahsedilir; ancak bu eser maalesef günümüze ulaşmamıştır.

Sonuç

Kılıççızâde İshak Çelebi, 16. yüzyıl Osmanlısı’nın tipik bir “alem-i vahdet” (çok yönlü alim) örneğidir. Bir yandan en yüksek medreselerde ders veren saygın bir profesör, diğer yandan halkın arasında yaşayan renkli kişiliğiyle sevilen bir şair, aynı zamanda devletin yakın tarihini kayıt altına alan titiz bir tarihçidir. Yaşadığı hayat, yazdığı şiirler ve bıraktığı eserlerle, Osmanlı kültür tarihinin unutulmaz ve her zaman hatırlanmaya değer bir siması olmuştur.

Kerim Yarınıneli / KerimUsta.com

Kaynakça:

    1. İslam Ansiklopedisi- İshak Çelebi Kılıççızâde -cilt 22, sayfa 528-529
    2. ishak Çelebi-Biyografya
👁️ Bu yazı 11 kez görüntülendi. Beğendiysen paylaşabilirsin:
By KerimUsta
Kerim Usta

Yazar Hakkında

       

Herkesin Bir Yaşama Sebebi Var... Benimkiyse Bir 'Sevda'

Bu yazıyı kaleme alan Kerim Usta, teknoloji, eğitim ve güncel konularda kaynaklarıyla beraber doğru içerikler üretmeye çalışıyor. İyi olan her şey paylaşımda...

Yorum yapmaya ne dersiniz?

Sitemiz, deneyimini geliştirmek için çerezleri kullanır. Gizlilik Politikamız hakkında daha fazla bilgi edinebilirsin.