Erzurum Oltutaşı: Siyah İncinin Büyüsü

Erzurum Oltutaşı: Siyah İncinin Büyüsü

Dadaşlar Diyarı Erzurum ve Siyah İnci Oltutaşı

Erzurum, Anadolu’nun “dadaşlar diyarı” olarak bilinir; rüzgârın sert estiği, yaşamın ise dingin bir akışla insanı kucakladığı bir yayla şehridir. Yaklaşık 2000 metre rakıma sahip olan bu şehir, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalma eserleriyle geçmişi bugüne taşır. Yaylaları, ovaları, çağlayanları, türküleri, masalları, çağ kebabı ve oltutaşı ile Erzurum, bir bütün olarak hem tarihi hem de doğal zenginliklerin merkezi olarak dikkat çeker.

Erzurum’un Simge Taşı: Oltutaşı

İnsanoğlunun bilinen en eski süs eşyalarından biri olan oltutaşı, Erzurum’un vazgeçilmez sembollerinden biridir. Özellikle Oltu ilçesine bağlı Güzelsu, Güllüce, Yeşilbaşlar, Alatarla, Dutlu, Çataksu ve Sülünkaya gibi köylerde çıkarılan bu taş, bölge halkının emeğiyle yeraltından gün yüzüne çıkarılır. Yumuşak bir yapıya sahip olan oltutaşı, usta ellerde büyük bir özenle işlenir. Çifte su verilmiş bıçaklarla yontulan taş, zımparalanır ve tebeşir tozu ile zeytinyağı kullanılarak cilalanır. Kolye, küpe, yüzük, sigaralık ve en önemlisi tespihe dönüşen oltutaşı, siyahın asaletiyle görenleri kendine hayran bırakır.

Tarihten Günümüze Oltutaşı

Oltutaşı, fosilleşmiş reçine ya da ağaç gövdelerinden oluşan yumuşak bir linyit türüdür. Hakim rengi siyah olan bu taş, bazen gri-yeşilimsi tonlarda da bulunur. Tarihi Bronz Çağı’na kadar uzanan oltutaşı, Roma döneminde zengin mücevherlerin süslenmesinde, Orta Çağ’da ise tespih ve kutsal emanet sandıklarının yapımında kullanılmıştır. 17. yüzyılda tozu ilaç olarak kullanılan oltutaşı, en ihtişamlı dönemini İngiltere Kraliçesi Viktorya zamanında yaşamıştır. Kocası Prens Albert’in yasını tutan kraliçenin hayatı boyunca oltutaşı takması, bu taşa olan ilgiyi artırmış, Avrupa’da bir moda haline gelmiştir. Erzurum’da ise oltutaşı işçiliğinin 200-250 yıllık bir geçmişe sahip olduğu tahmin edilmektedir.

Emeğin ve Sabır Sanatının Eseri

Oltutaşını çıkarmak ve işlemek büyük emek ve sabır gerektirir. Erzurum’un engebeli ve dik arazilerinde yer alan madenlere yalnızca yaya olarak ulaşılabilir. Çalışmalar, kazma, kürek, murç gibi eski yöntemlerle dar galerilerde gerçekleştirilir. Yeraltında ince damarlar halinde bulunan taş, çıkarıldığında çok yumuşak olduğu için nemli bir ortamda korunur. İşleme aşamasında ise taş, el çarkı yardımıyla tasarlanan süs eşyalarına dönüştürülür. Bu süreç, derin bir sabır ve ustalık ister.

Sahtecilikten Kaçınma Yolları

Oltutaşı dünyaca tanınan bir değer olduğu için taklitleri de oldukça yaygındır. Ancak gerçek taşın sahtesinden ayırt edilmesi için bazı yöntemler bulunur. Gerçek oltutaşı, sürtünme ile elektriklenir ve kağıt parçalarını çeker. Nefes buharı ile nemlenir, tok bir ses çıkarır ve kazındığında kahverengi toz bırakır. Bu özellikler, taşın gerçekliğini anlamak için önemli ipuçlarıdır.

Masallarda ve Kalplerde Oltutaşı

Erzurum’un halk hikayelerinde oltutaşı, aşkın ve tılsımın sembolü olarak yer alır. Anlatılan masallardan birine göre, bir gün ışıldayan bir göl kenarında, bir genç kız, boynunda oltutaşı taşıyan bir delikanlıya aşık olur. Oltutaşı, aşkı mıknatıs gibi çeker, kızın kalbini kor eder. Bu taşın, sevdayı sembolize eden bir tılsım olduğu söylenir. Ustalar, her işledikleri oltutaşında kendi hikayelerini canlandırır, zamana meydan okuyan birer eser yaratırlar.

Kerim Yarınıneli/KerimUsta.com

Kaynaklar

  • Wikipedia: Oltutaşı
  • Kültür ve Turizm Bakanlığı-Erzurum’un Tarihi ve Doğal Zenginlikleri
  • Oltutaşı Üzerine Makaleler ve Halk Anlatıları
Kerim Usta

Yorum yapmaya ne dersiniz?