Türgişler Hakkında Bilgi

Türgişler Hakkında Bilgi

TÜRGİŞLER (634-766)
630 yılında Batı Gök-Türk ülkesinde T’ung Yabgu’nun öldürülmesi üzerine ülke iç karışıklığa sürüklenmişti. Başıboş kalan çeşitli boylar, 635 yılında kendi aralarında teşkilatlanarak Türgişler denilen halkı meydana getirmişlerdir.

Buna rağmen başlarında daima Batı Gök-Türk hanedanından gelen beyler bulunmuştur. Aslında 634 yılında Batı Gök-Türk hanedanından Işbara ülkesini on boya bölmüş, her boya birer ok vermiş bundan sonra unvanları On Şad ve On Ok şeklinde söylenmeye başlamıştır.

Türgişler bunlardan birinin adıdır. Yazılı belgelere göre ilk defa 651 yılında tarih sahnesinde görülen bu Türk boyu, Batı Gök-Türk Devleti’ni (581-659) meydana getiren On-Ok konfederasyonuna bağlı beş Tou-lu grubunun dördüncü boyu olarak Barotala nehri boylarında tarih sahnesinde yer alır. VII. yüzyılın ortalarında Türgişleri Ho-lo-shih Çor isimli bir başbuğ yönetmekteydi.

656 yılında Çin’deki T’ang imparatorluğu’nun üç kol hâlinde Batı Gök-Türk Devleti topraklarına saldırması, diğer Türk boylarını olduğu gibi, Türgiş boyunu da etkiledi. Bunun sonucunda Türgişler Işık Göl ile İli nehri taraflarına göç ettiler. Onlardan küçük bir grup da Beşbalık taraflarına göç etti.

Çinlilerin yaptığı bu sefer sonucunda, batı Türk kabileleri gibi Türgiş boyu da Çin egemenliği altına girdi. Türk oymaklarını yönetmek üzere T’ang İmparatorluğu tarafından devlet hizmetinde görevli Türk kökenli bir kağan gönderildi. Bu durum 690 yılma kadar devam etti. II. Gök-Türk Devleti’yle sık sık çatışan Türgişler, Bolçu savaşında mağlup oldular.

720 yılında, batıdan gelen Emevî ilerleyişi devam ediyordu. Maveraünnehir üzerinde Türklerin hak sahibi olduğunu düşünen Su-lu Kağan, Arap ordusunun ilerleyişine karşı buradaki mahalli şehir devletlerine elinden gelen yardımı yaptı.

737 senesinde bir kumandanının komplosuna kurban giden Su-lu Kağan’ın ölümü üzerine Türgiş Devleti birliğini koruyamadı. Çin İmparatorluğu bu durumdan yararlanmak istedi. Çinliler, Türgişlere karşı bazı başarılar kazandılarsa da, Emevîler- le Karlukların işbirliği ile hareket ettiği Talas Savaşı’nı (751) kaybettiler ve bölgeden çekilmek zorunda kaldılar.

Bir ara Uygur Devleti’nin baskısına maruz kalan (735-756) Türgişler, Sarı-kara kabileler arasındaki ihtilafın büyümesi yüzünden bir daha kendilerini toparlayamadılar ve Seyhun boylarına doğru göç etmeye başladılar. Onlardan boşalan topraklar üzerinde Karluk Devleti kuruldu (766).

Sarı Türgiş Devleti kurulmadan önce başbuğları Baga Tarkan unvanını taşıyordu. Onun iki devlet merkezi vardı. Birisi Tokmak’ın kuzey batısındaki Ordukent, diğeri önceleri İli nehri yakınındaki Kong-yue şehri, sonraları ise göçler sebebi ile taşınılan Kouna-şar (Eskişehir) idi. Sarı Türgiş kağanı bu şekilde iki büyük kabile grubunu rahat bir şekilde idare ediyordu.

II. Gök-Türk Devleti’nde devlet yönetiminde kağandan sonra iki şad yer alıyordu. Sarı Türgiş Devleti bu durumu kendine örnek almış görünmektedir. Burada Yabgu ve Şad, Tou-lo ve Nu-shih-pi adlı kabile gruplarını yönetmekle görevli idiler. Yabgu ve şaddan sonra beyler yer alıyordu. Burada beyler, büyük bir ihtimalle boy başkanları idiler. Sarı Türgiş Devleti’nde bir de buyruk (bakan, vezir) görülmektedir. Buyruk, idarede yabgu ve şaddan sonra, fakat beylerden önce gelirdi.

690’lı yıllarda Kara Türgiş Devleti’nin başında Çor unvanlı biri bulunuyordu. Halka sert davranan ve bölgeyi iyi idare edemeyen bu kağan, II. Gök-Türk Devleti’nin akınlarına karşı koyamayınca Çin’e kaçmak zorunda kaldı. Başsız kalan Tür- gişlerin başına Baga Tarkan geçti. Halkını iyi idare ettiği için sadece Türgişler değil, çevredeki bütün diğer Türk boylarının çoğu kendi arzularıyla ona bağlandılar. Böylece birliğine katılan diğer boylarla beraber çok güçlenen Baga Tarkan, II. Gök-Türk Devleti’ne karşı Çinlilerin yanında yer aldı. Onun ölümünden sonra yerine oğlu Suo-ke geçerek kağan unvanını aldı ve mensup olduğu Türgiş boylarının sıfatı (sarı) ile bir devlet kurdu.

Sarı Türgîş Devleti (690-712)
Baga Tarkan’ın kurduğu bu devlet kısa zamanda Türk boylarını bir araya getirdi. Turfan’dan Seyhun nehrine kadar uzanan geniş bir bölgeyi idare eden Sarı Türgiş kağanı 16 yıllık icraatının ilk sekiz yılını teşkilâtını tamamlamaya ve birliği sağlamaya harcadı.

İkinci sekiz yılında ise II. Gök-Türk Devleti’nin kudretli kağanı Kap- gan’ın ilerleyişini durdurmak istedi. Ancak Bolçu Savaşı’nı (698) kaybedince otoritesi sarsıldı. Yerine geçen oğlu So-ko ise (706-710) kısa süren saltanatında, tahtına göz diken kumandanı Külçor’la ve kardeşinin sebep olduğu ihtilâfları gidermekle uğraştı. Daha sonra Bars Bey, II. Gök-Türk Devleti’nin himayesinde “kağan” unvanı ile Türgiş tahtına çıkarıldı ise de, o da ülkede birlik ve beraberliği sağlayamadı.

Kara Türgiş Devletî (716-739)
716’da Kapgan Kağan’ın ölümünden sonra Su-lu kendisini “Kağan” ilân etti. Su-lu Kağan, takip ettiği dış politika ile takdir topladı. Tibet Krallığı ve II. Gök-Türk Devleti’nden bir prenses alan Su-lu Kağan Çin İmparatorluğu ile münasebetler kurdu. Su-lu’nun iki büyük kumandanı vardı. Biri Külçor unvanına sahipti. Onlar, iki büyük kabile konfederasyonunu idare ediyorlardı.

Beşbalık bölgesi Türgişlerinin teşkilât ve idaresinde orijinal özellikler görülür. Burada boy başkanları han unvanına sahiptiler. Bu unvan daha sonra Türgişlerden Karahanlılara geçmiştir. Kara Türgiş Devleti yıkıldıktan sonra Karaşar şehrinde ortaya çıkan Türgişlerin şefi yabgu unvanına sahipti. Burada yabgu bağımsız bir devlet başkanı görünümündedir.

Sarı Türgiş Devleti’nin ordu mevcudu yüz kırk bine ulaşıyordu. Kara Türgiş Devleti’nde Su-lu Kağan önceleri iki yüz bin kişilik bir orduya sahipti. II. Gök-Türk Devleti’ne tâbi boylardan bir kısmının da kendisine katılmasıyla bu sayı üç yüz bini buldu.

756 yılından sonra Türgişler zayıfladı. Sarı ve Kara kabileler kendi kağanlarını tahta geçirip karşılıklı savaştılar. 766 yılında Karluklar çok kuvvetlendiler. Batıya doğru hareket edip Tokmak civarını ele geçirdiler. Türgişler ise Seyhun boylarına doğru göç ettiler. Bir kısmı Tanrı Dağları’nın güneyindeki Karaşar civarına gitmişti. Türgiş boyları bir süre sonra Oğuzlar adıyla tarih sahnesinde yer aldılar.

Kaynak:

  • Anadolu Üniversitesi Orta Asya Türk Tarihi
Kerim Usta

Yorum yapmaya ne dersiniz?