Osmanlı Şairi Amri’nin Hayatı ve Eserleri

Osmanlı Şairi Amri'nin Hayatı ve Eserleri

Amri, 15. yüzyılın sonları ile 16. yüzyılın başlarında yaşamış, asıl adı Amr olan bir Osmanlı şairidir. Bazı kaynaklarda adı “Emri” olarak da geçmektedir. Fatih ve II. Bayezid döneminde önemli bir ilim adamı olan Abdülkerim Efendi’nin evlatlığıdır. Aslen Abdullah adlı birinin oğlu olan Amri’nin eğitimiyle bizzat Abdülkerim Efendi ilgilenmiştir. Şairin öğrenim hayatı çağının gereklerine uygun şekilde ilerlemiş, medrese eğitimini başarıyla tamamlamış ve bu süreçte şiire olan ilgisiyle öne çıkmıştır.

Amri, Üsküp doğumlu olup, burada dönemin tanınmış alimlerinden Üsküplü İshak Çelebi ile medrese arkadaşıdır. Ancak mezuniyetlerinden sonra yolları ayrılmış; Amri kadılık mesleğini tercih ederken, İshak Çelebi müderrislik yolunda ilerlemiştir. Kadılık mesleğini yücelten bir mektubunda İshak Çelebi’yi de teşvik etmeye çalışmış, buna karşılık İshak Çelebi, kadılık mesleğini hicveden bir kıtayla cevap vermiştir.

Latifi, Amri’nin Rumeli’de kadılık yaptığını belirtirken, Aşık Çelebi onun ilk görev yerinin Serfiçe olduğunu, Riyazi ise son memuriyetinin Vize kadılığı olduğunu ifade etmiştir. Amri’nin ölümü konusunda farklı görüşler olsa da Kaf-zade Fayizi, şairin 930 (1523-1524) yılı civarında vefat ettiğini kaydetmiştir.

Amri’nin Edebi Şahsiyeti

Amri, nüktedan, hoşsohbet ve canayakın bir kişilik olarak tanınmıştır. Kadılık yaptığı yerlerde halk tarafından sevildiği, Latifi’nin tezkiresinde yer alan ifadelerle doğrulanmaktadır. Şiirlerinde Türkçe kelime ve deyimlerden yararlanarak anlam ve söz sanatları kuran şair, açık ve sade bir üslup benimsemiştir. Eski Anadolu Türkçesi’nin ses özelliklerini yansıtan şiirlerinde, mizahi ve alaycı bir dilin yanı sıra yer yer müstehcen ifadeler de kullanmıştır.

Divanı üzerinde yapılan incelemeler, Amri’nin zeki ve güzel söz söyleme konusunda hünerli bir şair olduğunu ortaya koymaktadır. Şiirlerinin kısa vezinlerle yazılması, dönemin şiir anlayışına uyum sağladığını göstermektedir. 18. yüzyılda düzenlenmiş mecmualarda yer alması, Amri’nin ölümünden yüzyıllar sonra bile okunmaya devam ettiğini kanıtlar niteliktedir.

Amri’nin Eseri

Amri’nin bilinen tek eseri, düzenli bir şekilde tertip edilmiş olan divanıdır. Bu divan, İbrahim Paşa’ya sunduğu kaside ile başlamakta ve içinde altı musammat, 143 gazel, 24 kıta, rubai ve müfredler yer almaktadır. Divan, içerik düzeni ve şiirlerin sıralanışı itibarıyla klasik Osmanlı şiirinin özelliklerini yansıtmaktadır.

Amri’nin şiir zevkini ve muamma alanındaki başarısını Edirne’deki kültürel ortamda geliştirdiği bilinmektedir. 16. yüzyılda Edirne, Osmanlı’nın önemli bir ilim ve sanat merkeziydi. Şehrin kültürel canlılığı, Amri gibi şairlerin yetişmesine olanak sağlamış, şairin de bu ortamda şekillenen yeteneği dönemin edebi zevkine hitap etmiştir.

Amri’den Bir Gazel Örneği

Amri, Osmanlı divan şairleri arasında lirik ve zarif üslubuyla tanınır. Aşağıdaki Amri’ye ait olan murabba (dört dizelik nazım birimi), şairin sevgiliye olan derin aşkını ve sevgilinin güzelliklerini yücelten bir tarzdadır.

Murabba

-‘Ayn-ı ‘ömrüm benüm ol nergis-i bimara feda (Ömrümün özü olan gözüm, o hasta bakışlı nergise fedadır.)

-Mimi hem dayire-i nakş-ı fem-i yara feda (Adımın ‘M’ harfi ve dudaklarının çevresindeki daire, sevgiliye fedadır.)

-Rası olsun o keman-ebrû-yı dil-dara feda (Adımın ‘r’ harfi, kalbimi alan o yay biçimli kaşlara fedadır.)

-Dal u lam-ı dil iki turre-i tarrara feda (Adımın ‘d’ ve ‘l’ harfleri, sevgilinin saçlarının iki buklesine fedadır.)

Kerim Yarınıneli/KerimUsta.com

Kaynaklar:

Kerim Usta

Yorum yapmaya ne dersiniz?