Antik Mısır: Hanedanlık Tarihi ve Bıraktığı Miras

Kategori: Tarihi Konular | 2
Antik Mısır: Hanedanlık Tarihi ve Bıraktığı Miras

Antik Mısır: Hanedanlık Tarihi ve Bıraktığı Miras

Antik Mısır, dünyanın en eski ve en etkileyici uygarlıklarından biridir. Yaklaşık 3000 yıl boyunca Nil Nehri’nin verimli topraklarında gelişen bu uygarlık, sanat, mimari, bilim, din, yazı ve kültür alanlarında pek çok başarıya imza atmıştır. Firavunlar, piramitler, mumyalar, hiyeroglifler, tanrılar ve tanrıçalar Antik Mısır’ın simgeleri haline gelmiştir. Bu yazıda, Antik Mısır’ın tarihini, devletini, toplumunu ve mirasını inceleyeceğiz.

Antik Mısır tarihi, çok uzun ve karmaşık bir süreci kapsamaktadır. Bu nedenle, Antik Mısır tarihi, farklı dönemlere ve hanedanlara bölünerek incelenmektedir. Antik Mısır tarihi bölümleri şunlardır:

Hanedanlık Öncesi Dönem: MÖ 3100 yılına kadar olan dönemdir. Bu dönemde, Mısır, Aşağı Mısır ve Yukarı Mısır olmak üzere iki ayrı bölgeye ayrılmıştır. Bu bölgeler, kendi krallarını ve kültürlerini geliştirmişlerdir. Bu dönemde, Mısır’ın ilk şehirleri, yazısı, sanatı, dini, mimarisi ortaya çıkmıştır.

Eski Krallık Dönemi: MÖ 2686-2181 yılları arasında olan dönemdir. Bu dönemde, ilk firavun Narmer, Aşağı Mısır ve Yukarı Mısır’ı birleştirerek Mısır’ın ilk siyasi birliğini kurmuştur. Bu dönemde, Mısır’ın en ünlü yapıları olan piramitler inşa edilmiştir. Bu dönem, Mısır’ın altın çağı olarak kabul edilir.

Birinci Ara Dönem: MÖ 2181-2055 yılları arasında olan dönemdir. Bu dönemde, Mısır, siyasi ve ekonomik bir krize girmiştir. Firavunların gücü zayıflamış, merkezi otorite çökmüş, bölgesel krallıklar ortaya çıkmıştır. Bu dönemde, Mısır’ın edebiyatı, sanatı, dini de değişime uğramıştır.

Orta Krallık Dönemi: MÖ 2055-1650 yılları arasında olan dönemdir. Bu dönemde, Mısır, yeniden birleşmiş ve güçlenmiştir. Firavunlar, Mısır’ın sınırlarını genişletmiş, komşu ülkelerle ticaret ve diplomasi yapmıştır. Bu dönemde, Mısır’ın sanatı, edebiyatı, mimarisi, bilimi gelişmiştir.

İkinci Ara Dönem: MÖ 1650-1550 yılları arasında olan dönemdir. Bu dönemde, Mısır, yabancı bir kavim olan Hiksoslar tarafından istila edilmiştir. Hiksoslar, Mısır’ın kuzeyini ele geçirmiş, firavunları güneye sürmüştür. Hiksoslar, Mısır’a at arabası, yay, bronz gibi yeni teknolojiler getirmiştir. Bu dönemde, Mısır’ın kültürü ve dini de etkilenmiştir⁵.

Yeni Krallık Dönemi: MÖ 1550-1069 yılları arasında olan dönemdir. Bu dönemde, Mısır, Hiksosları yenerek kurtulmuş ve imparatorluk kurmuştur. Firavunlar, Mısır’ın sınırlarını Asya ve Afrika’da genişletmiş, büyük askeri ve siyasi başarılar elde etmiştir. Bu dönemde, Mısır’ın en ünlü firavunları, Tutankamon, Ramses, Nefertiti, Akhenaton gibi isimler yaşamıştır. Bu dönemde, Mısır’ın sanatı, edebiyatı, mimarisi, dini, bilimi zirveye ulaşmıştır.

Son Ara Dönem: MÖ 1069-332 yılları arasında olan dönemdir. Bu dönemde, Mısır, yine siyasi ve ekonomik bir çöküş yaşamıştır. Firavunların gücü azalmış, merkezi otorite bozulmuş, bölgesel krallıklar çoğalmıştır. Bu dönemde, Mısır, Asur, Babilliler, Persler gibi yabancı güçlerin saldırılarına maruz kalmıştır. Bu dönemde, Mısır’ın kültürü ve dini de değişikliğe uğramıştır.

Ptolemaios Hanedanı: MÖ 332-30 yılları arasında olan dönemdir. Bu dönemde, Mısır, Büyük İskender tarafından fethedilmiştir. İskender’in ölümünden sonra, Mısır, onun generallerinden biri olan Ptolemaios’un yönetimi altına girmiştir. Ptolemaios Hanedanı, Mısır’ı Helenistik kültürle tanıştırmış, Yunan dilini, sanatını, edebiyatını, bilimini, felsefesini, dini getirmiştir. Bu dönemde, Mısır’ın en ünlü kraliçesi Kleopatra yaşamıştır. Bu dönem, Mısır’ın Roma İmparatorluğu tarafından fethedilmesiyle sona ermiştir.

Bu olay, MÖ 31 yılında, Roma generali Octavianus’un, Mısır kraliçesi Kleopatra ve sevgilisi Marcus Antonius’u yenmesiyle başladı. Octavianus, daha sonra Augustus Caesar adını alarak Roma’nın ilk imparatoru oldu. Mısır, Roma’nın bir eyaleti haline geldi ve firavunların egemenliği sona erdi.

Roma döneminde, Mısır, Roma İmparatorluğu’nun en zengin ve en önemli eyaletlerinden biri oldu. Mısır, Roma’ya tahıl, pamuk, keten, papirüs gibi malları sağlıyordu. Roma, Mısır’a ise şarap, zeytinyağı, cam, metal eşya, mücevher gibi malları getiriyordu. Roma, ayrıca Mısır’ın kültürüne ve sanatına da katkıda bulundu. Roma mimarisi, heykeltıraşlığı, edebiyatı, hukuku, dini, Mısır’da iz bıraktı. Roma, Mısır’ın yerel tanrılarını da tanıdı ve bazılarını Roma tanrılarıyla eşleştirdi. Örneğin, Mısır tanrısı Amon, Roma tanrısı Jüpiter ile birleştirilerek Amon-Jüpiter olarak adlandırıldı.

Roma döneminde, Mısır’da Hristiyanlık da yayılmaya başladı. MS 1. yüzyılda, Mısır’da Hristiyan topluluklar oluştu. MS 4. yüzyılda, Roma İmparatoru Konstantin, Hristiyanlığı resmi din ilan etti. Bu, Mısır’ın dini yapısını değiştirdi. Mısır, Hristiyanlığın önemli merkezlerinden biri oldu. Mısır’da, Kıpti Kilisesi adı verilen özgün bir Hristiyan mezhebi gelişti. Kıpti Kilisesi, Roma Kilisesi’nden farklı inançlara sahipti. Örneğin, Kıpti Kilisesi, İsa’nın hem insan hem de tanrı olduğunu kabul etmiyordu. Kıpti Kilisesi, Mısır’ın kültürünü ve dilini de korudu. Kıpti Kilisesi, Mısır’ın eski yazı sistemini, hiyeroglifleri, kullanmaya devam etti.

Roma döneminin sonlarına doğru, Mısır, Roma İmparatorluğu’nun bölünmesiyle Bizans İmparatorluğu’nun bir parçası oldu. Bizans döneminde, Mısır, Bizans’ın ekonomik ve askeri gücünü sürdürdü. Ancak, Bizans, Mısır’ın dini ve kültürel özerkliğini kısıtladı. Bizans, Kıpti Kilisesi’ni bastırdı ve Roma Kilisesi’ne bağlı Ortodoks Kilisesi’ni destekledi. Bizans, ayrıca Mısır’ın yerel dillerini yasakladı ve Yunanca’yı resmi dil yaptı. Bu politikalar, Mısır halkında Bizans’a karşı bir hoşnutsuzluk yarattı.

MS 7. yüzyılda, Mısır, Arapların istilasına uğradı. Araplar, İslam dinini getirdiler ve Mısır’ı fethettiler. Araplar, Mısır’ın dini, kültürel ve siyasi yapısını değiştirdiler. Araplar, Mısır’a Arapça’yı, İslam’ı, Arap sanatını, mimarisini, edebiyatını, hukukunu getirdiler. Araplar, Mısır’ı bir İslam devleti haline getirdiler. Araplar, ayrıca Mısır’ın başkentini, Nil Deltası’ndaki eski başkent Memphis’ten, Kahire adını verdikleri yeni bir şehre taşıdılar. Kahire, Mısır’ın yeni siyasi, kültürel ve dini merkezi oldu.

Arap döneminde, Mısır, çeşitli İslam devletlerinin yönetimi altında kaldı. Mısır, önce Emevi, sonra Abbası, sonra Tolunoğulları, sonra İhşidiler, sonra Fatımiler, sonra Eyyubiler, sonra Memlükler, sonra Osmanlılar, sonra Fransızlar, sonra İngilizler, sonra Mısır Krallığı, sonra Mısır Cumhuriyeti tarafından yönetildi. Bu süreçte, Mısır, hem İslam dünyasının hem de dünya tarihinin önemli bir parçası oldu. Mısır, İslam sanatı, bilimi, edebiyatı, felsefesi, hukuku, mimarisi, tıbbı, matematiği, astronomisi, coğrafyası gibi alanlarda önemli katkılarda bulundu. Mısır, ayrıca İslam’ın farklı mezhepleri, tarikatları, akımları arasında da bir köprü oldu. Mısır, İslam’ın yanı sıra, Hristiyanlık, Yahudilik, Bahailik gibi diğer dinlere de ev sahipliği yaptı.

Antik Mısır’da hangi tanrılar vardı?

Antik Mısır’ da tanrılar, doğa, hayvanlar, insanlar, ölüm, yaratılış, güç, bilgelik gibi çeşitli kavramlarla ilişkilendiriliyordu. Mısır tanrıları, genellikle insan vücudu ve hayvan başıyla tasvir ediliyordu. Mısır dini, ölümden sonra yaşam, mumyalama, ölüler kitabı, piramitler, tapınaklar, rahipler, festivaller gibi pek çok unsur içeriyordu.

Antik Mısır Tanrıları Arasında En Bilinenleri:

Ra: Güneş tanrısı ve tanrıların kralı. Bir insan vücudu ve bir şahin başıyla gösterilirdi. Başında güneşi temsil eden bir disk taşırdı. Yaratılış efsanesine göre, ilk tanrı Ra, kendisini kaostan yaratmış ve diğer tanrıları doğurmuştur.

Osiris: Ölülerin, yeniden doğuşun ve bereketin tanrısı. Bir mumyalanmış insan olarak tasvir edilirdi. Başında bir taç ve elinde bir asa ve bir çengel tutardı. Kardeşi Set tarafından öldürülmüş, ancak karısı İsis tarafından diriltilmişti. Ölüler diyarı Duat’ın hakimiydi.

İsis: Annelik, büyü ve iyileştirme tanrıçası. Bir insan olarak tasvir edilirdi. Başında bir taç ve üzerinde bir akbaba kanadı vardı. Osiris’in karısı ve Horus’un annesiydi. Osiris’i diriltmek ve korumak için büyü kullandı.

Horus: Gökyüzü, savaş ve krallık tanrısı. Bir insan vücudu ve bir şahin başıyla gösterilirdi. Başında bir taç ve gözünde bir hilal vardı. Osiris ve İsis’in oğluydu. Amcası Set ile taht için savaştı ve kazandı. Firavunlar, Horus’un yeryüzündeki temsilcileri olarak görülüyordu.

Anubis: Ölülerin ve mumyalamanın tanrısı. Bir insan vücudu ve bir çakal başıyla tasvir edilirdi. Ölülerin kalplerini teraziyle tartar ve onları Duat’a götürürdü. Ölüleri mumyalamak için gerekli ritüelleri öğretti.

Thoth: Bilgelik, yazı, ay ve zaman tanrısı. Bir insan vücudu ve bir ibis başıyla gösterilirdi. Elinde bir papirüs ve bir kalemi vardı. Tanrıların kayıtçısı ve hakemiydi. Mısır yazısını ve matematiği icat etti.
Hathor: Aşk, güzellik, müzik ve dans tanrıçası. Bir inek veya bir insan olarak tasvir edilirdi. Başında bir taç ve üzerinde bir inek boynuzu vardı. Ra’nın kızı ve Horus’un eşiydi. İnsanlara neşe ve mutluluk verirdi.

Sekhmet: Savaş, hastalık ve şifa tanrıçası. Bir insan vücudu ve bir aslan başıyla gösterilirdi. Başında bir güneş diski ve üzerinde bir uraeus yılanı vardı. Ra’nın kızı ve Ptah’ın eşiydi. Ra’nın emriyle insanları cezalandırırdı, ancak aynı zamanda onları iyileştirirdi.

Ptah: Yaratılış ve zanaatkarlık tanrısı. Bir mumyalanmış insan olarak tasvir edilirdi. Başında bir taç ve elinde bir asa tutardı. Asasında yaşam, istikrar ve gücü temsil eden üç sembol vardı. Dünyayı ve her şeyi kalbinden geçen sözlerle yarattığına inanılırdı.

Anuket: Nil Nehri, avcılık ve doğum tanrıçası. Bir insan olarak tasvir edilirdi. Başında bir taç ve üzerinde bir devekuşu tüyü vardı. Nil’in taşkınlarını kontrol eder ve insanlara bereket verirdi. Khnum ve Satis’in kızıydı.

Antik Mısır Firavunları:

Antik Mısır firavunları, Mısır devletinin başında bulunan kral veya kraliçelerdir. Firavunlar, tanrıların soyundan geldiklerine ve tanrıların temsilcisi olduklarına inanılırdı. Firavunlar, hem siyasi hem de dini liderler olarak Mısır’ı yönetir, tapınakları idare eder, savaşlara katılır ve halkın refahını sağlardı. Antik Mısır firavunları arasında Narmer, Tutankhamun, Ramses II, Nefertiti, Akhenaton, Kleopatra ve daha birçokları vardır.

Firavunların sayısı tam olarak bilinmemektedir, çünkü bazı firavunlar tarihten silinmiş, bazıları da tartışmalı olarak kabul edilmiştir. Antik Mısır’ın hanedanlık öncesi döneminden Roma dönemine kadar hüküm sürmüş olan bilinen firavunların sayısı Mısır firavunları listesi bazı kaynaklara göre, yaklaşık 330 civarındadır. Bu sayı, farklı kaynaklarda farklılıklar gösterebilir.

Antik Mısır’da hangi hayvanlar kutsaldı?

Antik Mısır’da birçok hayvan kutsal olarak kabul ediliyordu. Bu hayvanlar, tanrıların sembolü, koruyucusu veya temsilcisi olarak görülüyor ve onlara tapınılıyordu. Antik Mısır’da kutsal olan hayvanlar arasında şunlar sayılabilir:

Kediler: Kediler, Mısır’da çok sevilen ve saygı duyulan hayvanlardı. Kediler, özellikle Bastet adlı tanrıça ile ilişkilendirilirlerdi. Bastet, aşk, güzellik, müzik ve dans tanrıçasıydı. Kediler, ayrıca sağlık, güç ve mutluluk gibi konularla da ilişkilendirilirlerdi.

Yılanlar: Yılanlar, Mısır’da hem korkulan hem de saygı duyulan hayvanlardı. Yılanlar, özellikle kobra yılanları, Ra adlı tanrının sembolü olarak kullanılırlardı. Ra, güneş tanrısı ve tanrıların kralıydı. Yılanlar, ayrıca ölüm ve yeniden doğuşu temsil ederlerdi.

Timsahlar: Timsahlar, Mısır’da Nil Nehri’nin kutsal hayvanlarıydı. Timsahlar, Sobek adlı tanrı ile ilişkilendirilirlerdi. Sobek, Nil Nehri’nin, bereketin ve gücün tanrısıydı. Timsahlar, ayrıca koruma ve şifa gibi konularla da ilişkilendirilirlerdi.

Şahinler: Şahinler, Mısır’da gökyüzünün kutsal hayvanlarıydı. Şahinler, Horus adlı tanrı ile ilişkilendirilirlerdi. Horus, gökyüzü, savaş ve krallık tanrısıydı. Şahinler, ayrıca güç ve koruma gibi konularla da ilişkilendirilirlerdi.

İnekler: İnekler, Mısır’da bereketin ve doğurganlığın kutsal hayvanlarıydı. İnekler, Hathor adlı tanrıça ile ilişkilendirilirlerdi. Hathor, aşk, güzellik, müzik ve dans tanrıçasıydı. İnekler, ayrıca neşe ve mutluluk gibi konularla da ilişkilendirilirlerdi.

Mısırlılarda mumyalama geleneği

Antik Mısır’da çok tanrılı dinlere inanan bir sürü toplumun ölülerin bedenlerini muhafaza etmek için çeşitli işlemler uyguladığı bir gelenektir. Mısırlılar, ölülerinin ruhlarının öteki dünyada dirilip yeniden bedenlerine döneceklerine inanmışlar ve bedenlerinin sağlam kalması amacıyla da mumyalama işine büyük önem vermişlerdir.

Mumyalama işlemi, 70 güne kadar süren ve 7 farklı aşamadan oluşan bir yöntemdir. Bu yöntemde, ölen kişinin cesedi yıkanır, iç organları çıkarılır, kurutulur, yağlanır, sargılanır ve tabuta konur. Çıkarılan iç organlar ise ayrıca mumyalanarak kaponik adı verilen çömleklere yerleştirilir.

Mumyalama geleneği, Antik Mısır’ın dini inançlarının ve kültürünün bir yansımasıdır. Mumyalama sayesinde, Mısır’ın tarihine, sanatına, bilimine, edebiyatına, felsefesine ışık tutan birçok eser günümüze kadar ulaşmıştır.

Mısırda Sanat:

Antik Mısır’ın sanatı, MÖ 31. yüzyıl ile MS 4. yüzyıl arasında eski Mısır’da üretilen sanatı ifade eder. Antik Mısır’ın sanatı, çok çeşitli ve zengin bir sanattır. Resimler, heykeller, papirüs, fayans, mücevher, fildişi, mimari ve diğer sanat ortamları üzerine çizimler içerir. Antik Mısır’ın sanatı, aynı zamanda çok muhafazakâr bir sanattır. Sanat tarzı zamanla çok az değişmiştir. Antik Mısır’ın sanatı, dini ve ideolojik amaçlara hizmet eder. Sanat eserleri, tanrıların ideal dünyasını yansıtır ve ölümden sonra yaşamı sağlamak için kullanılır. Antik Mısır’ın sanatı, denge, uyum, simetri, orantı gibi kavramlara dayanır. Antik Mısır’ın sanatı, tarihi, kültürel, bilimsel ve estetik açıdan çok değerlidir.

Antik Mısır’ da Sanatın Farklı Türleri ve Özellikleri:

Mimari: Antik Mısır’ın en ünlü sanat eserleri mimari yapılarıdır. Piramitler, tapınaklar, dikilitaşlar, mezarlar, obeliskler, sfenksler gibi devasa ve etkileyici yapılar Antik Mısır’ın mimari sanatının örnekleridir. Antik Mısır’ın mimarisi, taş, tuğla, ahşap gibi malzemelerden yapılır. Antik Mısır’ın mimarisi, firavunların, tanrıların ve ölülerin anısına yapılır. Antik Mısır’ın mimarisi, geometri, matematik, mühendislik, haritacılık gibi bilimlerden yararlanır.

Heykelcilik: Antik Mısır’ın en yaygın sanat eserleri heykellerdir. Firavunlar, tanrılar, insanlar, hayvanlar, bitkiler gibi çeşitli konuları tasvir eden heykeller Antik Mısır’ın heykelcilik sanatının örnekleridir. Antik Mısır’ın heykelleri, taş, ahşap, fildişi, metal, alçı, kil gibi malzemelerden yapılır. Antik Mısır’ın heykelleri, genellikle gerçekçi, idealize ve simetrik bir şekilde yapılır. Antik Mısır’ın heykelleri, tapınaklarda, mezarlarda, saraylarda, bahçelerde, müzelerde bulunur.

Resim: Antik Mısır’ın en renkli sanat eserleri resimlerdir. Günlük yaşam, dini ritüeller, savaşlar, avlar, doğa, tanrılar gibi çeşitli konuları betimleyen resimler Antik Mısır’ın resim sanatının örnekleridir. Antik Mısır’ın resimleri, papirüs, duvar, ahşap, taş, seramik gibi yüzeylere yapılır. Antik Mısır’ın resimleri, bitki, hayvan, mineral gibi doğal kaynaklardan elde edilen boyalarla yapılır. Antik Mısır’ın resimleri, genellikle iki boyutlu, stilize ve sembolik bir şekilde yapılır. Antik Mısır’ın resimleri, mezarlarda, tapınaklarda, saraylarda, evlerde, kitaplarda bulunur.

Antik Mısır’da Yazı ve Edebiyat:

Antik Mısır’da yazı, MÖ 3100 yılı civarında geliştirilmiş ve MÖ 332 yılına kadar kullanılmıştır. Yazı sistemi, hiyeroglif, hiyeratik ve demotik olmak üzere üç ana biçimden oluşmaktadır. Hiyeroglif, resimli sembollerden oluşan kutsal bir yazıdır. Hiyeratik, hiyeroglifin kolaylaştırılmış ve hızlandırılmış bir biçimidir. Demotik, halkın kullandığı daha basit ve pratik bir yazıdır.

Antik Mısır’da edebiyat ise çok çeşitli ve zengin bir edebiyattır. Edebiyat, mitler, hikayeler, efsaneler, dini yazılar, felsefi eserler, otobiyografiler, biyografiler, tarihler, şiirler, ilahiler, kişisel denemeler, mektuplar ve mahkeme kayıtları gibi çok çeşitli düzyazı ve şiir biçimlerinden oluşmaktadır.

Genellikle papirüs, taş, ahşap, fildişi, metal, alçı, kil gibi malzemeler üzerine yazılırdı. Papirüs, Nil Nehri’nde yetişen bir bitkinin yapraklarından elde edilen bir kağıt türüydü. Papirüs, yazı ve edebiyatın korunmasına ve yayılmasına büyük katkı sağladı.

Antik Mısır’da yazı ve edebiyat, dini ve ideolojik amaçlara hizmet ederdi. Yazı ve edebiyat, tanrıların, firavunların ve ölülerin anısını yaşatmak, ölümden sonra yaşamı sağlamak, bilgi ve bilgelik aktarmak, eğlendirmek ve öğretmek gibi işlevler görürdü.

Antik Mısır’da yazı ve edebiyat, tarihi, kültürel, bilimsel ve estetik açıdan çok değerlidir. Yazı ve edebiyat, Antik Mısır’ın tarihine, kültürüne, sanatına, bilimine, edebiyatına, felsefesine, dini inançlarına, günlük yaşamına, toplumsal yapısına, siyasi olaylarına, duygu ve düşüncelerine ışık tutar. Yazı ve edebiyat, Antik Mısır’ın dünya kültürüne yaptığı büyük katkıyı gösterir.

Antik Mısır’da Hukuk Sistemi:

Antik Mısır’da hukuk, MÖ 2925 yılında Yukarı ve Aşağı Mısır’ın birleşmesiyle ortaya çıkmış ve MÖ 30 yılına kadar Roma’nın Mısır’ı işgaline kadar devam etmiştir. Antik Mısır tarihinin hukuku, diğer medeniyetlerin hukukundan çok daha uzundur. Hatta Roma işgalinden sonra bile, Mısır’ın hukuksal ilkeleri ana kentlerin dışında unutulmamıştır.

Antik Mısır’da hukuk Özellikleri

  • Yazılı bir kanun kitabına dayanmazdı. Gelenek, örf, adet, tanrıların iradesi ve firavunların otoritesi gibi kaynaklardan beslenirdi. Hukuk, aynı zamanda önceki davalara ilişkin belgeleri kaydedip saklayan katipler tarafından geliştirilirdi. Bu belgeler, mevcut davalar için emsal olarak kullanılırdı.
  • Antik Mısır’da hukuk, toplumsal düzenin korunması ve sürdürülmesi amacını taşıyordu. Hukuk, tanrıça Ma’at’ın ilkelerine uygun olarak denge, uyum, adalet, gerçek gibi kavramlara dayanıyordu. Hukuk, aynı zamanda ölümden sonra yaşamı sağlamak için de önemliydi. Çünkü Mısırlılar, ölülerin ruhlarının öteki dünyada dirilip yeniden bedenlerine döneceklerine inanıyorlardı.
  • Tüm sınıflardan insanları (kadın ve erkek), esasen hukuk önünde eşit olarak kölelerden ayrı tutuyordu. Tüm Mısırlıların, hatta en alt tabakadan köylülerin dahi, yapılan bir haksızlığın düzeltilmesi için vezire ve onun mahkemesine dilekçe verme hakkı vardı.
  • Anlaşmazlıkların çözümünde nihai yetkili firavundu. En büyük karara bağlama yetkisi ondaydı. Çünkü yerel yönetimin karmaşık tabiatından dolayı firavun illere güçlü valiler ve memurlar atardı. Firavunun yanında çok güçlü özel veziri olurdu ve bu direkt olarak hükümetin bütün yönetimsel kollarında olurdu. O mahkemelerdeki kararların başında bulunur ve hakimi o belirlerdi.
  • Adli işlemlerde, dava için davacı gerekirdi. Mahkeme bir hukuk anlaşmazlığı içine girerse, davalıyı getirmeleri için emrederdi. Katipler, yerel sistemi destekleyen hukuki bilgiler üzerine devamlı çalışırlardı. Avukatlar bu tarafları temsil etmediler. Her iki taraf kendisi için konuştu ve ilgili belgeleri sundular. Bazı zamanlar şahitler çağrıldı fakat genellikle hakim her iki tarafın kanıtları ve belgelerine bakarak kararını verirdi.
  • Ceza hukukunda, adalet sisteminde suça göre bir hiyerarşiye ihtiyaç duyulurdu. Sadece çok iğrenç ve kötü suçlarda firavun tek başına hakim olabilirdi. Son karar için veziriyle beraber tahkikatı sürdürürdü. Bazı durumlarda firavun, tam yetkili bir özel komisyona ihtiyaç duyardı. Ciddi suçlar için ceza; ağırlaştırılmış hapis ya da idamdı.

Mısırlılar Hangi Dili Konuşuyorlardı?

Mısırlılar, tarihin farklı dönemlerinde farklı diller konuşuyorlardı. Antik Mısır’da, firavunların dili olan Kıptice konuşuluyordu. Kıptice, hami dillerinden olup, alfabesinde 32 harf vardı. Kıptice, MS 7. yüzyılda Arapların Mısır’ı fethetmesiyle yerini Arapça‘ya bıraktı. Arapça, Mısır’ın resmi dili haline geldi ve bugün de öyle kalmaya devam etti. Ancak Arapça, Mısır’da farklı lehçe ve diyalektlere ayrıldı.

Bunlardan en yaygın olanı Mısır Arapçası veya Masri‘dir. Masri, Nil deltası ve Kahire bölgesinde gelişti ve Kıptice’nin etkisiyle farklılaştı. Masri, Mısır’da yaşayanların çoğunluğu tarafından konuşulduğu gibi, Mısır dizilerinin popülaritesi sayesinde diğer Arap ülkelerinde de anlaşılmaktadır. Mısır’da konuşulan diğer Arapça lehçeleri arasında Saidi Arapçası: ve Bedevi Arapçası sayılabilir. Saidi Arapçası, Mısır’ın güney kırsal bölgelerinde konuşulurken, Bedevi Arapçası, Sina yarımadasında yaşayan bir azınlık tarafından konuşulmaktadır.

Kerimusta.com/Kerim Yarınıneli

Kaynak:

Takip Et Kerim Usta:

Herkesin bir yaşama nedeni var. Benimkiyse, bir "Sevda"...

2 Responses

  1. Okuyan Panda

    Hazırlamış olduğunuz bu güzel içerikte web sitemizi kaynak olarak göstermeniz bizi çok mutlu etti. Çok teşekkür ederiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir