
Kuzey Hun Devleti
Asya’nın uçsuz bucaksız bozkırlarında, at sırtında şekillenen bir medeniyetin dirençli temsilcisi olan Kuzey Hun Devleti, Türk tarihinin önemli dönemeçlerinden biridir. Büyük Hun İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasıyla doğan bu devlet, varlığı boyunca Çin’le amansız bir mücadeleye girişmiş ve kendisinden sonra gelen Türk devletlerine siyasî ve kültürel bir miras bırakmıştır.
Bağımsızlık Ruhuyla Doğan Bir Devlet
Kuzey Hun Devleti’nin kuruluşu, Büyük Hun İmparatorluğu’nun içine düştüğü taht mücadeleleri ve Çin’in yıpratıcı politikalarının bir sonucuydu. MS 48 yılında Punu ve Payhu arasındaki veraset mücadelesi, imparatorluğun ikiye bölünmesine yol açtı. Payhu liderliğindeki boylar Çin’in himayesini kabul ederek Güney Hun Devleti’ni kurarken, Punu’ya bağlı boylar bağımsızlıktan yana tavır alarak Kuzey Hun Devleti’ni kurdu. Bu bölünme, Çi-Çi Han’ın “Çin’e tabi olmaktansa ölmek daha iyidir” sözüyle özetlenen bağımsızlık ruhunun canlı bir ifadesi oldu.
Tarihî Seyir: Zorlu Bir Yüzyıl
Kuzey Hun Devleti’nin tarihi, adeta sürekli bir varlık mücadelesinin kronolojisidir. MS 48’deki bölünmeden sonra gelen yıllar, MS 49–50’de Çin’e karşı ilk akınlar ve Siyenpilerle ittifak girişimleriyle geçti. Ancak Çin’in ustaca diplomatik manevraları bu çabaları sonuçsuz bıraktı.
MS 50–90 yılları arası, Kuzey Hunları için tam bir denge dönemiydi. Çin, Güney Hunları ve yükselen Siyenpi tehdidi arasında sıkışan devlet, hem dış baskılarla hem de içerideki taht mücadeleleriyle yıprandı. Bu zorlu süreç, MS 87–91 yılları arasında ardı ardına gelen yenilgilerle sona erdi. MS 87’de Siyenpiler ağır bir darbe indirdi. MS 89’da Jiluo Dağı’nda Çin generali Dou Xian, Kuzey Hun Kağanı Yuchujian’ı bozguna uğrattı. Nihai darbe ise MS 91’de Altın Dağ Muharebesi’nde geldi; Çin ordusu son Kuzey Hun Kağanı Yufuluo’yu kesin bir yenilgiye uğratarak devletin siyasi varlığını fiilen sona erdirdi.
Yenilginin ardından MS 91 sonrası dönemde Kağan Yufuluo ve ona bağlı boylar batıya doğru büyük bir göç başlattı. Bu göç, ilerleyen yüzyıllarda Avrupa tarihini değiştirecek Avrupa Hun İmparatorluğu’nun temelini oluşturdu. Geride kalan Hun kalıntıları ise MS 156’da Siyenpi hükümdarı Tanshihuai tarafından tamamen itaat altına alındı ve Kuzey Hun varlığı resmen sona erdi.
Gök Tanrı İnancı ve Toplumsal Yapı
Kuzey Hunları, İslamiyet’ten önceki dönemde yaşamış olduklarından, Gök Tanrı inancı (Tengricilik) çerçevesinde şekillenen eski Türk inanç sistemine bağlıydılar. Ulu ve tek bir tanrı olan Gök Tanrı (Tengri), evrenin mutlak hâkimi olarak kabul edilirdi. Kağanların kut (meşruiyet ve yönetme gücü) aldıklarına inanılır, bu nedenle Gök Tanrı’ya karşı sorumlu oldukları düşünülürdü.
Ayrıca doğa unsurlarına (dağ, ırmak, göl, güneş, ay) kutsiyet atfedilir, Yer-Sub inancı toplumsal yaşamda önemli yer tutardı. Atalara saygı ve atalar kültü Hun toplumunun temel değerlerinden biriydi. Dinî törenlerde kamlar (şamanlar), Gök Tanrı ile insanlar arasında aracılık yapar, hastaları iyileştirir ve geleceğe dair kehanetlerde bulunurlardı.
Siyasî Güç Mücadelesi ve Diplomasi
Kuzey Hun Devleti’nin siyasî tarihi, esasen iki büyük güçle – Çin ve Güney Hunlarıyla – mücadele üzerine kuruluydu. Kuzey Hunları için varoluşun temeli, Çin egemenliğini reddetmekti. Bu nedenle Çin İmparatorluğu, onları sürekli bir tehdit olarak gördü ve ya yok etmeye ya da boyun eğdirmeye çalıştı. Güney Hunları ise Çin’in himayesine girdikleri için Kuzey Hunları tarafından “hain” olarak nitelendiriliyor, iki Hun devleti arasında sürekli bir üstünlük mücadelesi yaşanıyordu.
Hun yönetim yapısında kağan, en yüksek siyasî otoriteydi. Onun yanında, özellikle batı kanadını yöneten “yabgu” (yapgu) unvanlı yöneticiler bulunurdu. İslam Ansiklopedisi’nin “Yabgu” maddesinde belirtildiği üzere, bu unvan ilk defa Hunlar döneminde görülmüş olup, merkezî otoriteye bağlı ama belli bir bölgeyi yöneten yarı bağımsız hükümdarları ifade eder. Bu yapı, daha sonraki Türk devletlerinde (özellikle Göktürkler ve Karahanlılar’da) da devam etmiş, siyasî ikili teşkilatın kökeni olmuştur.
Bilgi Notu: “Yabgu” (yapgu) unvanı, Hunlardan itibaren Türk devlet geleneğinde merkezî otoriteye bağlı, batı kanadını veya belirli bir bölgeyi yöneten yarı bağımsız hükümdarları ifade eder. Bu kavram, Türk siyasî teşkilatlanmasının en eski örneklerinden biridir. (TDV İslam Ansiklopedisi, “Yabgu” maddesi)
Kuzey Hunları zaman zaman Çin’e karşı diğer bozkır kavimleriyle (örneğin Wusunlar) ittifak kurmaya çalıştılarsa da Çin’in “böl ve yönet” politikası nedeniyle bu girişimler kalıcı olamadı. Çin’in Siyenpileri ve Güney Hunlarını kışkırtarak kullandığı bu strateji, Kuzey Hunlarının askerî ve siyasî gücünü sürekli zayıflattı.
Kültürel Miras ve Askeri Yenilikler
Kuzey Hunları, yazılı edebiyat veya mimari eserlerden ziyade göçebe yaşam tarzı, atlı savaş kültürü ve askerî organizasyon alanlarında önemli izler bıraktı. At yetiştiriciliği, demircilik ve hayvancılık temel geçim kaynaklarıydı. Giyim, silah teknolojisi (özellikle bileşik yay) ve savaş taktikleri (örneğin hilal taktiği ve sahte geri çekilme) daha sonraki Türk devletlerine model oldu.
Orduları onlu sistem (onluk, yüzlük, binlik) üzerine kurulmuştu ve bu yapı, Türk askerî geleneğinin temel taşlarından biri hâline geldi. Yerleşik hayata geçmedikleri için anıtsal mimari eserler bırakmadılar; ancak çadır kültürü ve hareketli yaşam biçimi, Türk kimliğinin sembollerinden biri olarak sonraki yüzyıllara taşındı.
Çöküş ve Tarihi Miras
Kuzey Hun Devleti, dış baskılar ve iç çekişmelerin birleşmesiyle giderek zayıfladı. Çin’in ekonomik ambargoları, askerî seferleri ve komşu kavimleri kışkırtması devleti sarstı. Merkezî otorite zayıflayınca boylar arasında anlaşmazlıklar arttı; bazı Hun grupları Çin veya Güney Hunlarına sığındı.
MS 91’deki Altın Dağ Muharebesi, Kuzey Hun Devleti’nin siyasi varlığının fiilen sona erdiği dönüm noktası oldu. Ancak batıya göç eden Hun boyları, Avrupa tarihinde derin izler bırakacak Kavimler Göçü’nü başlattı. Kuzey Hunlarının mirası, daha sonraki Türk devletlerinin (Göktürkler, Uygurlar) teşekkülünde kültürel bir temel oluşturdu.
Kerim Yarınıneli / KerimUsta.com
Kaynaklar
- Ahmet Taşağıl, Bozkırın Kağanlıkları: Hunlar, Tabgaçlar, Göktürkler, Uygurlar, Kronik Kitap, 2022. (Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi)
- Bahaeddin Ögel, Büyük Hun İmparatorluğu Tarihi (Cilt I & II), Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1981. (Cilt I – Cilt II)
- İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, Ötüken Neşriyat, 1999. (Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi)
- Hüseyin Salman – Osman Gazi Özgüdenli, “Yabgu” maddesi, İslâm Ansiklopedisi, Cilt 43, Sayfa: 170–171
- Jean-Paul Roux, Orta Asya: Tarih ve Uygarlık (L’Asie Centrale: Histoire et Civilisations), Kabalcı Yayınevi, 2001. (Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi)
Yazar Hakkında
Herkesin Bir Yaşama Sebebi Var... Benimkiyse Bir 'Sevda'
Bu yazıyı kaleme alan Kerim Usta, teknoloji, eğitim ve güncel konularda kaynaklarıyla beraber doğru içerikler üretmeye çalışıyor. İyi olan her şey paylaşımda...