Osmanlı Devleti’nde Askeri Teşkilat
Ordu-yi Hümâyûn :Osmanlı İmparatorluğu’nun ordusudur .
Osmanlı kara ordusu; Kapıkulu askerleri ve Eyalet askerleri olarak ikiye ayrılır.
Kapıkulu Askerleri ve Piyade Birlikleri:
- Acemi Oğlanlar Ocağı: Devşirme kanununa göre toplanan Hıristiyan çocukları bu ocakta eğitilir ve kabiliyetlerine göre diğer ocaklara gönderilirdi.
- Yeniçeriler Ocağı: Ocaklar içerisinde en önemlisi olup komutanlarına Yeniçeri Ağası idi. Yeniçeriler savaşta padişahın otağının yanında bulunurlardı. Barış zamanında İstanbul’da şehrin güvenliğini sağlarlardı. Ayrıca yangın söndürme gibi işlere de bakarlardı. Yeniçeri ocakları kendi aralarında; Ağa bölükleri, Sekban bölükleri ve Yaya ortaları olmak üzere üçe ayrılırlardı.
- Cebeci Ocağı: Ordunun ok, yay, kalkan, kılıç, tüfek, balta, kazma, kürek, kursun, barut, zırh, tolga, harbe gibi savaş aletlerini imal, tamir ve tedarik eden ocağa “Cebeci Ocağı” denirdi. Cebecibaşı en üst rütbeli komutanlarınaverilen addır.
- Topçu Ocağı: Top döken, topçulukla ilgili malzemeleri hazırlayan ve savaşlarda topları kullanan sınıftır. Topçu ocağının en büyük subayına “Sertopî” veya “Topçubaşı” denirdi. Bundan başka Dökümcübaşı, Ocak kethüdasi ve çavuşu gibi yüksek rütbeli subayları ile “Çorbacı” veya “Bölükbaşı”, Dökücü halifeleri” gibi subayları ile Ocak kâtibi vardı.
- Top Arabacıları Ocağı:Sefer sırasında hayvanlarla taşınamayan topları savaş bölgesine götüren sınıftır. Arabacıbaşı en üst rütbeli komutanlarına verilen addır.
- Humbaracı Ocağı: Havan topları (Humbara) ve el bombası yapımı ile uğraşan ve komutanlarına Humbaracıbaşı denilen sınıftır.
- Lağımcı ocağı: Kuşatma sırasında tüneller kazarak kale duvarlarını çökertmekle görevli olan sınıftır.
- Bostancı Ocağı: Osmanlı sarayları ile saray çevresinin ve iskelelerin asayişinden sorumlu hizmetlilerin bağlı bulunduğu ocaktır. Bostancıbaşı en üst rütbeli komutanlarına verilen addır.
- Sakalar: Su dağıtımından sorumludur. Yeniçeri çorbacılarından “saka başı” adında bir kişinin gözetiminde bulundurulan kapıkulu ocaklarının en alt sınıfıdır.
Kapıkulu Süvari Birlikleri:
- Sipahi: Yeniçeri ocağından sonra en mühim kapıkulu ocağı olarak, kapıkulu sipahisi görülür. Tımarlı sipahisinden ve diğer atlı sınıflardan farkı, aynen yeniçeriler gibi XVI. yüzyılda devşirme çocuklarından meydana gelmiş bir kapıkulu ve merkez askeri olmasıdır. XVI. yüzyıl sonlarından itibaren bunların en büyük çoğunluğu Türk asıllı kimselerden seçilmiş, bunların da mevcudu bu tarihten sonra çok artmıştır. Çok iyi süvari, okçu ve kılıç dövüşçüsü idiler.
- Silahdar: Silah taşıyan anlamında kullanılan bir deyimdir. Osmanlı Devleti’nde, ileri gelen devlet adamları ve vezirlerin kapı halkından, bir bölüğüne kapıkulu süvarilerinden ikinci bölüğe verilen bir addır.
- Sağ Ulufeciler: Sağ ulûfeciler, seferde padişahın sağında yürüyen Sipahi bölüğünün sağında yürürlerdi. Savaş meydanında ve ordunun konak yerinde ise, padişah sancağının sağında dururlardı. Hazineyi korumak bunların görevleri arasındaydı
- Sol Ulufeciler: Savaşta ordunun ağırlıklarını ve hazineyi korurlardı. Sol ulûfeciler, seferde pâdişahın sağında yürüyen sipah bölüğünün solunda yürürlerdi. Savaş meydanında ve ordunun konak yerinde ise, padişah sancağının solunda dururlardı. Hazineyi korumak bunların görevleri arasındaydı.
- Sağ ve sol Garipler: En önemli görevleri padişahın sancağını korumaktı. Bu bölüklere Galata, İbrahimpaşa ve Edirne saraylarından çıkanlara ve savaşlarda büyük kahramanlık gösterenler alınırdı. Atları için büyük otlaklara gereksinim olduğundan bu süvariler doğrudan İstanbul’a değil Anadolu ve Rumeli’de muhtelif yerlere gelirlerdi. Ok, yay, balta, pala, mızrak, hançer, kalkan ve bozdoğan (gürz) kullanırlardı.
Eyalet Askeri Birlikleri dört ana gruba ayrılırlar:
1-Yerli Kulu Askerleri:
- Azaplar: Kelime olarak bekar anlamında olan bu birlikler ordunun ön saflarında yer almalarından dolayı düşman saldırısına en çok maruz kalan askerlerdir. Osmanlı ordusunda: bekâr, güçlü ve kuvvetli olan gençlerden meydana getirilen Anadolu Müslüman Türklerden oluşmuş hafif piyade askerî birliktir.
- Sekbanlar ve Tüfenkçiler: Gönüllü olarak toplanan köy halkından oldukları için, diğer birlikler gibi sağlam bir askerî eğitime sahip değillerdi. Bazen Hıristiyanlar bile bu birliğe iştirak edebiliyorlardı. Bunlar, bulundukları bölgenin paşasından başkasını tanımazlardı. Hizmet gördükleri müddetçe ulûfe alırlardı. Sekbanlar, “Bayrak” ismi ile sınıflara ayrılırlardı.
- İcareciler: Sınır boylarında bulunan şehir ve kalelerde istihdam edilen yerli topçulardan meydana getirilen bir sınıftır. Ücretle vazife gördüklerinden dolayı kendilerine bu isim verilmiştir.
- Lağımcılar: Kapıkulu lağımcılarıyla aynı işi yaparlar ama fark olarak barış zamanında bulundukları yerden ayrılmazlar.
- Müsellemler: Savaşta ordunun geçeceği yolları temizlemek, köprüleri tamir etmek ve yol açmak gibi görevleri vardı.
2-Serhad kulu askerleri:
- Akıncılar: Müslüman Türklerden meydana getirilen hafif süvari kuvvetlerine verilen addır. Bunlar, atlarla düşman içlerine kadar sokulur gerek bizzat gördükleri gerekse düşmandan elde edilen esirler vâsıtasıyla öğrendikleri bilgileri değerlendirerek önemli bir istihbarat ağı kurmuşlardı. Öncü kuvvetler oldukları için, ordunun keşif hizmetlerini görüyorlardı. Bundan başka onlar, düşman topraklarındaki araziyi tetkik ederek orduya yol açıyorlardı. Çok seri hareket ettikleri için, düşmanın pusu kurmasına imkân vermiyorlardı. Ayrıca ordunun geçeceği yerlerdeki mahsulü korumak suretiyle ekonomik bir fayda da sağlıyorlardı. Akıncılar, esir almak suretiyle bölgede bulunan nehirlerin geçit yerlerini de öğreniyordu. Bunun içindir ki akıncılar, esas ordudan dört beş gün daha ileride bulunurlardı. Günümüzün motorize birlikleri gibi pek seri ve süratli hareket ettikleri için, düşmana karşı dehşet saçar ve onların maneviyatı üzerinde çok etkin psikolojik tesirde bulunurlardı
- Deliler: Öncü birliklerden olan ve deli denilen bu atlılar da akıncılar gibi gözünü budaktan sakınmıyorlardı. Gerçekten bu sınıfa mensup olanlar, öyle bir cesarete sahip idiler. Cesaretlerinden dolayı halk arasında “deli” olarak meşhur olmuşlardı. İri yarı ve cesaretli kimselerden meydana gelen bu hafif süvari birlikleridir.
- Gönüllüler: Sınır bölgesinden seçilirlerdi. On beşinci yüzyıl sonları ve on altıncı yüzyıl başlarında kurulan teşkilâtın hudut şehir ve kasabalarını korumakla görevliydiler.
- Beşliler: Düşmana yakın yerlerde bulunan siper ve hendekler ile çevrilmiş yerlerin korunmasında görevli idiler.
- Farisanlar: Kalelerde görev yapan askerlerdi.
- Martoloslar: Sınır boyları ile geçitlerin korumasını sağlayan birliklerdir.
- Derbentçiler: Askeri ve ticarî yolları, dağ geçitlerini, sınır noktaları ile köylerden geçen yolları korumak için kurulan müstahkem karakollarda bulunan asker sınıfıdır.
3-Geri hizmet kıtaları:
- Yayalar ve Yörükler: Osmanlı Devleti’nin ilk muntazam yaya sınıfını meydana getiren teşkilâtta Anadolu’dakilere yaya, Rumeli’dekilere ise Yörük denirdi. Yeniçeri ocağının kurulup bu ocakta yaya kuvvetlerinin yetiştirilmesinden sonra Yörük ve yayalar yavaş yavaş on beşinci yüz yıl ortalarına doğru, savaş hizmetinden alınarak geri hizmetlerde kullanıldılar. Yayalar harp zamanında yol açmak, hendek ve siper kazmak, top çekmek, gülle, ağırlık ve zahire nakletmek gibi vazifeler yaparlar; sulh zamanlarında ise, ihtiyaca göre, kale tamiri, madenlerde çalışma, tersane hizmeti gibi görevlerde bulunurlardı.
- Müsellemler: Bunlar da yaya veya Yörüklerle birlikte kurulan Osmanlı ordusunun ilk muntazam ordu teşkilâtının süvarisi olup, sonradan geri hizmette kullanılmışlardır. Müsellemlerin Anadolu’dakileri genellikle Müslümanlardan seçilmekle beraber, Rumeli’dekiler hem Müslüman hem Hristiyan oluşmuşlardı. Atlı olan müsellemler, harp zamanlarında, bir-iki gün evvel ordudan ileri sevk edilerek; yol, köprü ve ormanlıkları açarlardı.
- Cerahorlar: yol açmak, kale yapmak, ordunun geçmesine mâni ormanları kesmek, bataklıkları temizlemek, siper kazmak ve ordu ağırlıklarını nakletmekle vazifeliydiler. Serhat boylarındaki Hristiyan halkından alınırlardı.
- Canbazlar: Osmanlıların ilk devirlerinde teşkil olunan askerî kuvvetlerden birinin adı. Canbaz, can ile oynayan, canını tehlikeye atan demektir. Ancak harp zamanında faaliyet gösteren bu teşkilât mensupları, sefere çıkıldığı zaman öncülük ederler ve daha ziyade cesaret isteyen tehlikeli işlere girişirlerdi. Sulh zamanlarında ise ordu için at beslemek veya satın almak gibi vazifeleri vardı.
- Voynuklar: Osmanlı Devleti’nde askerî hizmette bulunup ekseri Bulgarlar Hristiyanlardan meydana gelen, saray ahırları hizmetlerinde kullanılmış olan askerlerdir. Bunlar amme ve hassa voynukları diye ikiye ayrılırlardı. Amme voynukları harp zamanlarında sipahilerin atlarına bakarak ağırlık naklederler ve ordugâhın kurulup kaldırılmasında hizmet görürlerdi. Hassa voynukları ise saray hizmetinde bulunurlardı. Bunlar, çayır biçmek ve çayır zamanlarında hassa beygirlerine bakmakla mükellef idiler
- 4-Tımarlı sipahiler: Merkeze bağlı eyaletlerde dirlik sahiplerinin besledikleri atlı askerlerdir. Bu sınıf tamamen Türklerden oluşup, Osmanlı ordusunun asıl gücünü oluştururdu. Tımarlı sipahiler barış zamanında bulundukları sancakların güvenliklerini sağlar, savaş zamanında ise bağlı bulundukları sancakbeyi ve beylerbeyinin emrinde savaşa katılırlardı
Osmanlı Deniz Ordusu; Orhan Bey zamanında Karesi Beyliğinin alınması ile kurulmuştur.
- Kaptan-ı Derya: Donanmanın başkomutanına verilen addır. Aynı zamanda Kaptan Paşa da denilmiştir.
- Reis: Donanmanın diğer komutanlarına verilen addır.
- Levent: Donamada görevli askerlere verilen addır.Osmanlı Donanmasında önemli deniz komutanları:
- Barbaros Hayrettin Paşa
- Salih Reis ,
- Piri Reis,
- Seydi Ali Reis,
- Murat Reis
Osmanlı Donanması Tersaneleri:
- İstanbul Tersanesi,
- Gelibolu Tersanesi,
- Ruscuk Tersanesi,
- Süveyş Tersanesi,
- Sinop Tersanesi
- İzmit Tersanesi
- Basra Tersanesi
Osmanlı Donanması Önemli Gemileri:
- Çektri,
- Karamürsel,
- Kalite,
- Kadırga,
- Mavna
Kaynak:
- Türk Tarihinin Gözyaşları- Ulvi Emre
- Nedir. org
- Osmanlı Tarihi Dersi 2(Yard. Doç. Dr. Ali Galip BALTAOĞLU)
Herkesin bir yaşama nedeni var.Benimkiyse, bir "Sevda"...
Kerim Usta tarafından yazılan son yazılar (Hepsi)
- Çapa: Denizde Güvenlik, Karada Dayanıklılık - 10 Aralık 2024
- Çimariva: Denizcilik Tarihinden Günümüze Bir Gelenek - 9 Aralık 2024
- Ziya Gökalp: Türkçülüğün Büyük Düşünürü - 8 Aralık 2024
Bunu Paylaş:
- Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- X'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Pinterest'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Tumblr'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Telegram'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
Benzer Yazılar
Sayfalar: 1 2