Osmanlı tarihinin en muhteşem devrinde yaşayan ve Kanuni Sultan Süleyman’a uzun yıllar sadrazamlık yapan Damat Rüstem Paşa, Osmanlı tarihinin en sevilmeyen simaları arasında özel bir yere sahiptir. Çünkü Rüstem Paşa’nın hayatı yalnızca sevilmeyen bir insanın yaşam öyküsü değildir; aynı zamanda bir insanın koca bir imparatorluğu, devlet düzenini nasıl yozlaştırıp çöküşünü hızlandırdığının ibretlik bir öyküsüdür. Kayıtlara bakılacak olursa, Damat Rüstem Paşa 1500 yılında bugünkü Saraybosna sınırlarının içinde dünyaya gelir.
Babası Mustafa Bey Katolik iken din değiştirerek Müslüman olan ve Osmanlı hizmetine giren bir Hırvat’tır. Zeki ve kurnaz bir çocuk olan Damat Rüstem Paşa da kısa zamanda fark edilir ve eğitim alması için Osmanlı’nın en seçkin eğitim kurumu olan Enderun’a gönderilir. İyi bir eğitimin ardından Rüstem Paşa, 1526 yılındaki Mohaç Meydan Savaşı’na Kanuni’nin birinci silahtarı olarak katılır. Hayatı boyunca talih hep kendisinin yanında olacak Damat Rüstem Paşa mevki basamaklarını hızlı adımlarla tırmanmaya başlar.
Önce Osmanlı’da padişahın atlarına bakmakla görevli olan baş imrahorluğa, ardından iyi bir sadık bir kul olarak Kanuni’nin gözüne girmeyi başardığından önce Diyarbakır Beylerbeyi görevine, sonra Anadolu Beylerbeyi görevine getirilir. Kısa süre sonra da Rüstem Paşa vezirliğe atanarak Osmanlı siyasetinin en büyük aktörlerinden biri olur. Fakat asıl büyük yükselişini, Kanuni’nin biricik kızı olan Mihrimah Sultan’ın gönlünü çalıp Osmanlı padişahının damadı olunca gerçekleştirecektir. Rüstem Paşa ikbal basamaklarını böylesine hızlı hızlı tırmanırken, olağanüstü cimriliği ve ilim sahiplerine hiçbir değer vermemesiyle neredeyse herkesi kendine düşman etmeyi başarmıştı.
Devamını oku
Herkes Cennete Gitmek İster ama Hiç Ölmeden Cennete Gidilir mi?