Seni özledim ey yâr…
Kelimeler hiç olmadığı kadar yalnız bugün.
Şiirler bile suskun sen uzaklardasın diye
Özlem yağıyor yine gönlüme,
Özlem kanıyor yine yüreğimde,
Çünkü sen yine uzaklardasın…
yaşamak
Ömrüm Şiiri-Osman Nuri Koçak
Ömrüm
Şu önümde giden ömrüm değil mi?
Mesafeyi her an açar da gider.
Ben elimi uzattıkça kendine.
Rahvan ata benzer kaçar da gider.
Benimle kaynayıp taşan değil mi?
Sevda yollarında coşan değil mi?
Aşılmaz dağları aşan değil mi?
Şimdi akıl baştan şaşar da gider.
Ömür Dedikleri Şey-Ulvi Emre
Ömür dedikleri şey !
Dün, bugün, yarın,
Bir film oynuyor,
Sanki arkası yarın.
Geçmiş ve gelecek arasından,
Neler gelip, neler geçecek,
Ömür denilen zaman,
Kimbilir nerede, nasıl bitecek.
Bu Dünyanın Sonu Boşdu Ha Boşdu-Kısıklı
Bu Dünyanın Sonu Boşdu Ha Boşdu
Çıkıf mecrasından aşsada insan
Ömrün yollarında şaşsada insan
Aşılmaz dağları aşsada insan
Bu dünyanın sonu boşdu ha boşdu
Evelden hamıya etibar vardı
İndi o inancın galmıyıf ardı
Sonzuza dek daha gözel olardı
Bu dünyanın sonu boşdu ha boşdu
Gençlikte Hayatı Anlayamazsın Şiiri- Orhan Afacan
Gençlikte Hayatı Anlayamazsın
Hayat başlangıcı ihtiyarlıktır,
Gençlikte hayatı anlayamazsın,
Akıl, sağlık, iman kutsal varlıktır,
Gençlikte hayatı anlayamazsınız.
Saçların ağarır, hatta dökülür,
Dizin kireçlenir; belin bükülür,
Gözüne katarak sürme sürülür,
Gençlikte bunları yaşayamazsın.
Saniyeler Kala Hayatta Kalmak
Saniyeler Kala Hayatta Kalmak (12 Hareketli Fotograf)
Zamanı gelmeyince ölmek bile sizin elinizde değil…Konunun devamında hareketli resimleri görebilirsiniz.
Sevgiyi Yaşamak…
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine:
‘Sevginin sadece sözünü edenlerle,
onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?’diye.
‘Bakın göstereyim’ demiş ermiş.
Önce
sevgiyi dilden gönlüne indirememiş olanları çağırarak
onlara bir sofra hazırlamış.
Hepsi oturmuşlar yerlerine.
Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş
ve arkasından da derviş kaşıkları denilen
bir metre boyunda kaşıklar…
Ermiş
‘Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz’diye bir de şart koymuş.
‘Peki’ demişler ve içmeye teşebbüs etmişler.
Fakat o da ne?
Kaşıklar uzun geldiğinden
bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına…
En sonunda bakmışlar beceremiyorlar,
öylece aç kalkmışlar sofradan.
Bunun üzerine ‘
Şimdi…’ demiş ermiş.
‘Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe.
‘ Yüzleri aydınlık,gözleri sevgi ile gülümseyen
ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa…
‘Buyurun’ deyince