Ey yar!
Bu kaçıncı yırttığım kâğıt,
Yazmak istediğime başlayamadım bile,
Göz yaşlarımla ıslanan kâğıdı yoğuruyorum,
Çırpınan denizde boğulurcasına,
Cesaretimi toplayıp yine bir sayfa gidiyor,
Kim bilir ne zaman bitecek bu ıstırap,
Kaçıncı yırtılan sayfa, kaçıncı şiir,
İçimdeki deniz yine coştu,
Hiç bir yere sığmadı aşkın.
Yüreğime sığdı yalnız.
Şimdi yüreğimede sığmıyor,
Gözlerimden sızıyor.
Aşk kalbimin seninle tattığı duyguyu,
Başkasına kapadım diyebilmektir.
Rahat ol ey gönül.
Senin olmazları olduran..(Rabbin var)
Sakın bana hakkını helal et deme.
Hakkım olan sensin.
Şimdi seni kime helal edeyim..!
Ağzının söylediğini yüreğin ispatlayamıyorsa susacaksın..!
Asıl cehennem aşkın olmadığı yürektedir…!
Havada aşk kokusu var diyorlar,
Cuma’dandır o cumadan
Dünyada ünlü olmak İsteyene kırmızı halı,
Ahirette ünlü olmak İsteyene seccade serilir.
Sırf toprak kokunu duyayım diye ,
Şiirlerimde yağmur yağsın İstiyorum…
Öyle sessizce sar yüreğimi,
Sükûtumda hapsedelim sabahın fecrini.
Aşk kimin kime vardığı değil
kimin kimde yandığına bakar,
Allah aşkıyla yanan yüreklere selâm olsun..!
Teheccüd’ler aşkın tavan yaptığı zamanlardır.
Huzur denilen o mübarek kumaşın İhtiyacım var, her santimine…
Acele etme ey gönül bir dünyalık sabret…..
Kararan bir günün ardında bırakılacak en güzel şey;
günahsız bir gündür.
Sana küser miyim hiç,
babam küçükken öğretmişti,
Sofraya küsülmez diye.
Nimet’tensin benim için…!
Ey yar! Gönlüm gönlüne, ruhum ruhuna,
Benliğim benliğine meftun.
Aklım avare; inliyorum sen diye.
Bir hicran çölünün ortasında kurumuşum.
Bir hasret yangınında ben,
Her gece kül olmuşum.
Yok bu dertten kurtuluşum.
Doruklarda kovulan garip ben miyim?
Kaderin şaşkın bekçisi,
Varoluşunu yokluğa bağlayan meczup muyum?
Yaşarken, beni gören seni ansın diyedir mecnun oluşum.
Girersem bir gün ölüm yaşıma,
Gören varsa, leylamın gözlerini çizsin mezar taşıma.
Sen kalbini demlik yap.
Ben çay olur bir ömür orda demlenirim.
Aşk bâkidir, yari seven gönülde. . .
Sevda, değil mi bu, pir Sultan’ın her daim, dilinde
Ey rüzgâr_!…
Eğer sevdamın şehrine gidersen…
Onun şehrinde deli deli esersen…
‘O’na de ki;
sevdalar yaşanmasa da birlikte,
Yaşanıyormuş gönülde gönlünce
Ey gönlümün seferi yolcusu,
Gönlüne giden yola girdi gönlüm
Hasretin dem almışken içimde
Taze bahar çiçekleri gibi açtın gönlümde
Önce aklıma düştün, sonra yüreğime
Ah gözümün değil, gönlümün gördüğü
Şimdi vakt-i vuslat zamanı
Duyuyor musun?
Bu yollar, bu ayak sesleri vuslatın habercisi…
Esirgeyen ve bağışlayan allah’ın adıyla başlasam duâ ma
Başkalarından esirgeyip bağışlar mı rabbim seni bana?
Ah hafîz…
Söz gibi aşikar sükut gibi gizlisin kalbimde…
Vesveseli bir kargaşasın dilimde…
Şimdi dualar sürüyorum sükutunla beslediğin yaralarıma…
yazıp bittim…
Söyleyip sustum…
Ne duyuldum…
Ne unuttum…
Ey hüznünü çay tadında sevdiğim
İftara bir cay demle de hüznümüzü içelim
Oruç “Aşk” tır!
İmsaktan iftara süren
Sabır makamıdır
Ezan duyulunca
Tüm hücrelerin bayramıdır
Mükafatı ise Allah’tandır
Yârim…
Vuslatımız bayram olsun diye..
Ben her gün orucum sana
Anlıma yazılan en güzel yazı sensin ey yâr….!
Senin yüreğini öyle özlüyorum ki
Sanki aylardır hasretini çekiyorum..
Öyle içime bürünmüşsün ki,
Derinden geliyor sevgin,
Sende kaybolmuş benim yüreğim,
Gözlerine bakmak mutluluğun gerçeği olsa gerek,
öyle özlüyorum ki, gülüşünü,
Yüreğini, ellerini, tebessümünü..
Gel sevdiğim geceme gel,
Gecemdeki ay’ımsın rüyama gel,
Ruhuma gel can ver bana,
Ellerini hissedeyim soğuk kış akşamında,
Teninde tadayım aşkın çıkmazlarını,
Hissedeyim nefesini.
Öyle özlüyorum ki ; bu sefer ki bambaşka.
Sen’i herkese benzetecek kadar değil
Baktığım her yerde sen’i görecek kadar sevdim.
Ben
Aşkı uzaktan tattım .
El tutmadan
Sarılmak nedir bilemeden ,
Göz göze bile gelemeden !
Uzaktan sevdim ben!
Karşılık beklemeden ,
Bir şeyler istemeden ,
Aşkı hiç kirletmeden !
Uzaktan kurdum tüm hayallerimi.
Belki
bedenim değil !
Ruhumdu hisseden .
Dedim ya
Uzaktan sevdim ben.
Herkes “İlk” olmak ister ,”İlk aşk”
Oysa ilk geçicidir .
Sahip olduğunuz hangi ilk hala sizin
Ama kimsenin istemediği son farklıdır
Çünkü ondan ötesi yoktur.
Heyecandan avuçlarınızın terleyerek tuttuğu
İlk elle değil ,
Güvenerek sımsıkı tuttuğunuz ,
Son elle girersiniz mezara
Zengin şiirlerim yoktur benim,
Yazamam sana altın uçlu kalemle.
Fakirdir şiirlerim,
Bir cebi delik.
Üstü başı yırtıktır sözlerimin.
Ama temizdir dizelerim,
Ama sıcaktır sana yüreğim.
Ve bu hayatı seviyorum senle,
Sakın hiç bir yere gitme..
Sana gelince..
Sen, tek bir cümleye sığdırılamayacak kadar büyük
Duygularımın sahibi,
Bir cümleyle ifade edilemeyecek kadar özel birisin.
Sen insanın kendinden bile önce sevebileceği biri.
Sen iyi ki varsın…
İnsan bir gözlerine dolanı, birde yüreğine kördüğüm olanı anlatamaz.
Sadece susar.
İnsanın kalbinden daha büyük çöl
İnsanın kalbinden daha derin göl var mı ki .?
Yangın da burada, yağmur da.
Söyle vuslatı ahirete ertelemiş yâr
Seni Allah İçin çok sevdim diye mi
Rabbime giden yolda !
İmtihanımsın.
Ey siyah hüzün; vur gamını siyah geceye.
Gök kubbeden boşalırcasına yağan siyah geceye bak.
Belki Bilal-i siyahı hatırlarsın,
Hüznün en muhteşem yıllarında,
Kızgın kumlarda,
Yanan siyah bedenin hıçkırıklara gömüldüğü,
Lâ İlahe illallah diyen,
Bilal’in manevi sesleri,
Çınlar kulaklarda.
Bilirmisin gülün matemini,
Oda ağlar,
Lakin kıpkırmızı göz yaşlarıyla.
Nerden bilirsin diye sorarsanız eğer
Hafızın kabrinde bir gül vardı her gün kanayan rengiyle ağlardı