İman, lûgat manası bakımından, bir şeye inanmak ve bir şeyi doğrulamak demektir. “Bu iş böyledir, şöyledir” diye hüküm vermektir.
Din teriminde ise, yüce Allah´ın dinini kalp ile kabul edip Resulüllah sallallahu aleyhi ve sellem´in bildirdiği şeyleri kesin olarak kalp ile doğrulamaktır.
İmanın aslı bu olmakla beraber bir engel hal bulunmadığı takdirde kalp ile kabul edilip inanılan bu hükümleri dil ile söylemek ve şehadette bulunmak lâzımdır. Çünkü inanılması gereken şeyleri kalp ile benimseyip kabul eden kimse, bunları dili ile söylemezse, onun iman durumu insanlar tarafından bilinmez, onun Müslüman olduğuna hükmedilmez.
Kalb ile doğrulamak, dil ile söyleyip ikrar etmekle meydana gelen imanla beraber namaz kılmak ve oruç tutmak gibi ameller de gereklidir. Çünkü biz, bu görevleri yapmakla sorumluyuz. Bu görevleri yapmak imana kuvvet verir, imanın kalpteki nurunu çoğaltır. İnsanı azabdan kurtarır, Yüce Allah´ın ihsan ve ikramlarına kavuşturur.
“İslâm” sözüne gelince: Lûgat manası bakımından İslâm, teslim olmak, boyun eğmek ve itaat etmektir. Din teriminde ise, Yüce Allah´a ve O´nun peygamberine itaat etmek, Peygamber Efendimiz´in din adına bildirmiş olduğu şeyleri kalp ile kabul edip dil ile söylemek ve onları güzel görmektir. İslâm aynı zamanda din manasına gelir.