İstiklal Marşımızın Kabulü

İstiklal Marşımızın Kabulü

İstiklal Marşı

Güftesi, Anadolu’da Milli Mücadele’nin devam ettiği sırada Mehmet Âkif Ersoy tarafından kaleme alınmış şiir; şairin Kurtuluş Savaşı’nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, Hakk’a, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirir.

Şiir, 12 … Devamını Oku

Mehmet Akif Ersoy’u Anıyoruz.

Mehmet Akif Ersoy'un 82.Ölüm Yıldönümü

Mehmet Akif Ersoy

İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy’u 27 Aralık 1936 yılında kaybettik. Siroz hastalığına tutulunca hava değişikliği iyi gelir düşüncesiyle önce Lübnan’a, sonra Antakya’ya gitti fakat Mısır’a hasta olarak döndü.

Devamını Oku

Mehmet Akif Ersoy’un Beyazıt Camiindeki Hutbesi

Mehmet Akif Ersoy'un Beyazıt Camiindeki Hutbesi

Milli Şairimiz üstad Mehmed Âkif Ersoy’un Bayezid Camii kürsüsünde verdiği hutbe:

“Ey iman edenler! Sizi kendinize hayat verecek şeylere davet ettiği zaman Allah’a ve Resulüne icabet edin ve bilin ki Allah gerçekten kişi ile kalbinin arasına girer ve siz gerçekten … Devamını Oku

Mehmet Akifi Anma ve İstiklal Marşı’nın Kabulü

Mehmet Akifi Anma Ve İstiklal Marşı'nın Kabulü

Üç kıtada şanlı zaferlerle fetihler yapmış, 23 milyon km2’ye sahip olmuş, küreselleşen dünyaya inat 6,5 asır adaletiyle ayakta durmuş olan Osmanlı İmparatorluğu, girdiği 1. Dünya Harbi’nden yenik çıkmıştır. Emperyalist devletlerce vatan toprakları işgal edilmiş, halkımız adeta her taraftan bir soykırıma … Devamını Oku

İstiklal Marşının Kabulü ve Mehmet Akifi Anma

İstiklal Marşının Kabulü Ve Mehmet Akifi Anma

İstiklal Marşının Kabulü 

İstiklâl Marşı, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin millî marşı. Mehmet Âkif Ersoy tarafından kaleme alınan bu eser, 12 Mart 1921’de Birinci TBMM tarafından “İstiklâl Marşı” olarak kabul edilmiştir.Türk Kurtuluş Savaşı’nın başlarında, İstiklâl Harbi’nin milli bir ruh … Devamını Oku

Bir Gece-Mehmet Akif Ersoy

Bir Gece-Mehmet Akif Ersoy
BİR GECE

On dört asır evvel, yine bir böyle geceydi,
Kumdan, ayın on dördü, bir öksüz çıkıverdi!
Lâkin, o ne hüsrandı ki: Hissetmedi gözler;
Kaç bin senedir, hâlbuki bekleşmedelerdi!

Nerden görecekler? Göremezlerdi tabî’î:
Bir kerre, zuhûr ettiği çöl en sapa … Devamını Oku