VİTRAY: Günümüzde çok yaygın olarak, evlerde, otellerde, fabrikalarda, yemek ve oyun salonlarında, camilerde ve bunun gibi birçok mekânda çok amaçlı kullanılan bir sanat tekniği olan vitraya, kısaca cam resmi diyebiliriz. Vitray, insanların bulundukları mekânı süsleme ve onların duygularını ifade etme ihtiyacından doğan çok farklı ve özgün bir sanattır. Işıklı cam resmi sanatı, her şeyden önce renkli ya da renksiz cam parçalarından resim yapmak ve onları ışığın önüne yerleştirmekten ibarettir. Bu yerleştirme mimariye uygun yapılmalıdır. Dolayısıyla ışık düzeni iyi çözümlenmelidir.
Vitray, her yönü ile mekân süsleme sanatının vazgeçilmez unsurudur. Vitray sanatı, geçmişten günümüze kadar olan gelişiminde sadece kullanılan teknikler ve malzemelerdeki değişiklikler dışında, uygulandığı alanlarda da değişikliklere uğraşmıştır. Birçok alanda vitray sanatı uygulanmaktadır. Oteller, özel konutlar, işyerleri, okullar ve alışveriş merkezlerindeki pastane ve sinemalarda vitrayların örneklerini görmek mümkündür. Bu modül sizlere vitray sanatı, vitray sanatının tarihçesi, kullanılan desen ve motifler, cam türleri ve cam üstü işlemleri, kullanılan araç gereçler hakkında bilgi verecektir.
Vitray Sanatı: Vitray Fransızca‟da “vitrail”, İngilizce‟de “stained glass” ve Almanca‟da “glasmalerei” diye adlandırılmaktadır. Günümüzde vitrayın, birbirine yakın olan birkaç tanımı yapılmaktadır. Vitray, demir bir armatüre kurşun ya da çimentoyla tutturulmuş, genellikle renkli cam parçalarından oluşan ve bir açıtı kapatmak, hatta aydınlık ve süsleyici geniş bir yüzey elde etmek için kullanılan saydam düzenlemedir.
Renklendirilen cam tabakaların daha önceden eskizi yapılan tasarımlar, şekline uygun küçük parçalar halinde kesilir. Bu kesilen parçaların alçı, demir ve kurşundan çerçevelere tutturulmasıyla hazırlanmış kompozisyonlara vitray denir. Bu kompozisyonlar, renkli ya da renksiz camlardan oluşmuştur. Genellikle pencere ve kapılara uygulanmaktadır.
Tarihi Süreçte Vitray Sanatı: Vitrayın doğuşu, ana malzemesi olan camın bulunuşuna kadar gider. Şöyle ki insanlar, yapılarda ışık sağlamak amacıyla pencere ve benzeri delikler, boşluklar, aralıklar bırakmışlardır.
Bunlar (pencereler) yapıların cinslerine ve bulundukları yerlerin iklim değişikliklerine göre çeşitli biçim ve boyutlardadır. Bu boşlukların (pencerelerin) günlük veya mevsimlik hava değişimleri sebebiyle kısmen veya tamamen kapatılması yoluna gidilmiştir.
Bu amaçla taş, alçı, ahşap ve madenden parmaklık ve kafesler; yine ahşap, maden, deri, kumaş vb. malzemelerden kapak ve panjur yapılarak kar, yağmur, rüzgâr, toz, sıcak ve soğuk gibi doğal değişimlere karşı konulmuştur. İlk vitray tekniğini Romalılar bulmuştur. Bu tekniği, açmış oldukları küçük delikleri, camlarla kapatarak kullanmışlardır.
Daha sonraları delikleri taşıyan kaideler, bronz, bakır, kurşun, alçı ve mermer olmak üzere çeşitlenmiştir. VII. yy.a gelindiğinde Araplar, Bizanslılardan aldıkları tekniği, daha çok tezyini motiflerle işlemişlerdir. X ve XI. yy.da birçok kaynak, bu teknikte ağaç çerçevelerin ana eleman olarak kullanıldığını açıklamaktadır. XI. yy.a ait kaynaklar, bu eserlerden bugüne ait bir iz kalmadığını göstermektedir. 14. yy.da yapılan süslemelerde İran ve Arabistan’da çizgi süslemeleri ile üsluplaştırılmış çiçek ve yapraklardan yararlanılmıştır.
Türkler, vitrayda kendilerine özgü bir teknik geliştirmişlerdir. Eskiden ayna camı, mineli cam, bezemeli cam, buzlu, çiçekli, göbekli, hareli, isli, kaplama renkli, kavratmalı cam çeşitlerini kullanan Türkler, pencerede bulunan camların kayıtlarını ilk önce çamurdan, daha sonra alçıdan yapmışlardır. 1557 yılında inşa ettikleri Süleymaniye Camisinde, Kanuni Türbesinde ve Topkapı Sarayında bu tekniğin en güzel örneklerini sunmuşlardır.
Günümüzde de ortaöğretim ve yükseköğretim kurumlarında verilen vitray eğitim programları, ülkemizde ilk olarak 1950„li yıllarda Tatbiki Güzel Sanatlar Okulunda yer almıştır. Devler Güzel Sanatlar Akademisinde ise 1970‟li yıllarda Ferruh Başağa tarafından vitray teknikleri uygulatılmaya başlamıştır.
Uygulama Alanları: Vitrayın dini ve sivil mimarideki kullanım alanlarında önemli bir yer teşkil etmesi, pek eskiye gitmez. Şöyle ki camın, mimari kadar eskiye gitmemesinden kaynaklanan boşluk, vitrayı ileriki yıllarda gündeme getirir. Işık, yaşanılan mekân içerisinde gerekli olan aydınlığı önemli kılarken daha ileride estetik bir düzen içerisinde, vitrayın kullanım alanlarının da gerekliliğini ortaya konar.
Günümüze gelinceye kadar vitray daha çok pencere süslemelerinde kullanılırdı. Sanayileşme insanların, çalışma alanlarıyla evleri arasındaki sıkı bağı, kesin bir şekilde ortadan kaldırmıştır. Bu durum, vitrayın geleneksel mekânı kilise, saray ve bazı burjuva evlerinde kullanılmasında da büyük değişikliklere yol açmıştır. Sanayileşmeyle birlikte vitray, bu sanatı yapan kişilerin evlerini de süslemeye başlar. işi ile evi arasında geçen zamandan dolayı vitray sanatçıları evlerine daha özen göstermeye başlar. Böylece vitray geleneksel mekân kullanımının dışına çıkar ve kendisine yeni bir mekân bulur.
İster alçı olsun ister kurşun ister boyama, isterse de geniş yüzeyleri örtecek beton vitray olsun, hep yapının dışarıyla bağlantısını kesecek yüzeylerde uygulanmıştır. Cam, parçalar haline getirilerek ara eleman olarak da macun ve benzeri karışım ile tavan ve döşemelere yapıştırılarak kullanılır. Alüminyum, kurşun, beton, alçı, bakır, ahşap ve çelik konstrüksiyon kullanılarak kapı, pencere kaplamada iç mekândaki bölmelerde (paravan ve diğer ayrım teşkil eden bölmelerde) ve dekoratif bağlamda, süs eşyası unsuru olarak iç ve dış duvar, tavan ve zeminlerde ayrıca iç mekânlarda aydınlatma aracı olarak kullanılır.
Vitray Desenlerinin Genel Nitelikleri: Bilindiği gibi süsleme sanatları, milletlerin kültür ve sanat anlayışını gösteren unsurların başında yer almaktadır. Bu nedenle de süslemenin ana unsuru olan motifler, büyük bir önem taşımakta ve bezeme sanatının temelini teşkil etmektedir. Türk el sanatlarında uyguladığımız kompozisyonların desenlerini motifler oluşturur. Motif kompozisyonun esasını teşkil eden bir unsurdur.
El sanatlarının ve güzel sanatların her kolunda kompozisyonun esasını teşkil eden en ufak unsura motif denir. Tezyinatta süsü meydana getiren, ayrı ayrı biçimlere de motif denir. Türk motifleri, tahminlerin üstünde olağanüstü geniş bir konudur. Türk bezeme ögelerine konu olan kaynaklar genelde dört grupta toplanır.
- Bitkisel motifler
- Hayvansal motifler
- Geometrik ve sembolik motifler
- Doğadan stilize edilen motifler
Bitkisel motifler bitkilerin gövde, dal, yaprak, çiçek ve meyvelerinin sonsuz biçim ve renk zenginliği, bezeme tasarımı hazırlayanlar için bulunmaz bir kaynaktır. Orta Asya’dan Anadolu ‘ya uzanan atalarımızın yaptığı bezeme çalışmalarında bitkisel konular sürekli işlenmiştir. Bu konuyla ilgili bezeme çalışmaları Osmanlı imparatorluğu döneminde doruk noktasına ulaşmıştır.
Geometrik ögelerle yapılan bezemelerin temelinde simetrik düzenlemeler egemendir. Simetrik düzenleme insan üzerinde monoton bir etki yaptığı için rahatlatıcı bir yönü vardır. Hangi malzeme ile işlenirse işlensin güzel görünümlü, geometrik bir bezemeye sürekli bakıldığı zaman insana huzur verir. Duvar, ahşap, deri, kâğıt, çini, cam gibi düz yüzeylere değişik araçlarla istenilen teknikte geometrik bezeme çalışmaları yapılabilir.
Hayvansal motiflerde ise hayvan üslubunun doğuşunda insanların tabiatüstü kuvvetlere karşı olan eğilimleri kadar (korku, saygı, büyü, sihir) bozkır hayatının gerektirdiği konar göçerlik ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan hayvan besleyiciliği (çobanlık) ile bu hayat tarzının gerekli kıldığı ekonomik faaliyetler rol oynamıştır. Bozkırların yüzyıllarca efendisi olan Türk boyları neticede hayvan üslubu etrafında bir inançlar sistemi oluşturmuş ve bu inançlar sistemi içerisinde maddi ve manevi her alanda hayvan üslubunu içeren orijinal bir kültür yaratmışlardır.
Türk bezeme sanatında bitkisel ve hayvansal görünümlerin arasında doğadan esinlenerek stilize edilen biçimlere de rastlanır. Yuvarlak, kıvrık, dalgalı biçimler içeren bu ögeler güneş, ay, bulut, alev, su dalgaları gibi konulardan alınmıştır. Orta Asya’dan itibaren Türk süsleme sanatında kullanılan bu tür ögeler, kullanılacak bezemenin anlam taşıyan yerlerinde ya da gerektiğinde sembol olarak kullanılmıştır.
Günümüzde Vitray Sanatı ve Uygulama Alanları: Dekoratif eklentilerden arınmış, insanları zorlayıp ona bakmalarını sağlayan bir boşluk mimarisi artık mimarları da etkilemiş ve son zamanlarda gerçekten çağdaş işler çıkmıştır. Mimarların camı kullanmada yaşadıkları estetik problem, aslında onu hangi boşlukta kullanmaları gerektiğinden doğar. Günümüzde ise vitray tekniklerinin bazılarının, iç mekânda göze hoş gelmeyen, rahatsız edici bazı bölümlerde değerlendirildiği görülür. Hem mekân içindeki bazı kullanım alanlarını ayırmada, hem de aynı mekân içinde aydınlatma aracı olarak da kendini gösterir.
Mimariye biçim vermekten öte, dış ve iç mekânın etkili ve görkemli kılınmasını sağlar. Uygulama mekân olarak vitray genelde ışığı iyi alan yerlere uygulanır fakat ışık almayan bölümlere de (kapı, pencere, tavan vb.) uygulanabilir. Işığa göre vitrayın nereye ve hangi teknikle uygulanacağı bilinmelidir. Vitray uygulanmadan önce, uygulanacak alanın dışarı ile bağlantısı hatta iç dekorasyonla bağlantısı gözden geçirilerek işe başlanması daha mantıklı olur. Rengi, çizgisi, hareketi ile dört dörtlük çıkarılan bir vitrayın, mekâna uyum sağlayamadıktan sonra bir anlam ifade etmeyeceğini bilmek gerekir.
Cam üzerinde ahenkli bir Şekilde oynayan ışığın, her an değişen görünümünü, izleyiciye adeta bir tablo gibi sunan ve kalıcılığını sağlayan mekândaki doğru seçimi ve uygulamadaki titizliği gösteren sanatçılarımız, piyasada sadece ticari amaç doğrultusunda işin sanatsal yanını dahi bilmeyen kişilerle savaş vermek durumunda kalmaktadır.
Temel Vitray Çeşitler: Vitray kullanılan malzeme ve materyale göre çeşitlere ayrılır.
Kurşunlu Vitray Tekniği: Kurşunlu vitray, cam parçalarının işleniş bakımından çok elverişli bir maden olan kurşunla, birbirine bağlanmasıyla meydana getirilen tekniktir. Diğer tekniklere göre kurşunlu vitray tekniğinde ekleme ve çıkarmalar daha kolay olur. İlk vitraylar, kurşun çubukların rende ile oyulup bu oyuklara cam parçaları yerleştirilmesiyle yapılıyordu. Bu teknik gelişmiş, vitray sanatının bir numaralı metodu haline gelmiştir. Kurşunlu vitray tekniği XX. yüzyıla kadar alçılı vitray dışında tek teknik olarak görülmektedir. Günümüzde de bu teknik hala önemini yitirmemiştir ve cam parçaları bu teknikle bağlanmaktadır.
Kurşun tipleri: Kenar kurşunları tek kanal U tipidir. Aralarda kullanılacak raylar çift kanaldır. Kurşun, yumuşak olduğu için elle şekil alabilir.
Kurşun çeşitleri: Kurşunlu vitray tekniğinde işe başlamadan önce bu vitray tekniğinin uygulanacağı alanın tespitinin önemli olduğunu unutmamak gerekir. Tespitten sonra sıra, vitrayın oluşumu için gerekli olan aşamalara gelir. Bu teknik; kapı, pencere, paravan ve dolap kapaklarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Uygulama aşaması: Kurşunlu vitrayda camları kesmek için en pratik ve doğru çözüm kullanılacak camları kesmek için kartondan kalıp hazırlamaktır. Çalışmaya, hazırlanan eskizin 1/1 oranında büyültülmesi ile başlanır. Vitrayın uygulanacağı alanın çizim dışı (sınırları) kalın ve siyah bir kalemle belirtilir.
Sonra bu alanın içine çizim yapılır. Eskiz 1/1 oranında büyültülürken kurşun çubukların 3-12 mm arasında değişen kalınlıkta ve çelik çubukların 1,5 cm olmasına dikkat edilir. İkinci iş, bölmeleri meydana getiren kayıtların çizimidir. Bu çizim esnasında, pencere mimarisinde kayıtları birçok sanatçı ya kullanmaz ya da unutur.
Boş bir düzeneğe yapılan eskizin uygulama safhasında kendilerine monte edilirken çıkaracağı zorluklardan haberdar olmazlar. Bu kayıtların (her bir bölümün) 1metre kareden fazla olmaması gerekir. Aksi takdirde, yapılan vitrayda, kısa sürede problem çıkabilir. Eskiz öyle olmalıdır ki kayıtla bütünleşip göze hoş gözükmelidir. Kayıtla kendini sıyıran bir eskizde, kopukluklar meydana gelebilir.
Buna dikkat etmek gerekir. Yapılacak eskizde, konuya ve mimariye uyumluluk iki önemli unsurdur. Tasarımı (eskizi) yaparken mimari plana, ışık düzenine dikkat edilmelidir. Mimari yapının dış görünüşü ve buna bağlı olarak konulacak mekânı iyi çözümleyip eskizi bu doğrultuda yapmak daha doğrudur.
Eskiz yapımı, birçok sanatçıya göre değişir. Kimi sanatçılar, ana hatları ile yaptığı işi büyütme aşamasında irdeler. Kimisi de çizimi yapıp renklendirdikten sonra vitrayı örme aşamasında, kurşun kalınlıklarına kendi kafasından ekleme ve sıralama yapar. Doğru olanı ölçekli çizimdir. Çıkan şablonlar yağlı kâğıdın birisine hafifçe monte edilir. Kesilen şablonlar eğer büyütülmüş olan eskizde numaralandırılmış yerlere konursa daha sonra yerlerine monte edilmesi hem vitrayı hızlandırır hem de işte değiştirilmesi gereken bir bölüm olursa sağlanan düzen içerisinde çabuk görülür.
Kesilen şablonlar camın düz kısmına konur. Elmasla çevresi takip edilerek çizilir. Cam üzerinde kesilecek yeri elmasla çizmeden, elmasın mutlaka gaz dolu bir kaba batırılması gerekir (Bu yöntemle hem camın kesimi kolaylaşır hem de elmasın ömrü uzamış olur.). Camın çiziminden sonra kırılması, ters tarafına bastırılmasıyla gerçekleşir.
Cam kesme işlemi sırasında istenmeyen pürüzler, cam penseleri ya da taşlama motoru yardımıyla düzeltilir. Tam yuvarlak parçalar için cam pergeli denen aletle cam çizilir ve kesim yapılır. Oval parçalara gelince, önce iç eğriler varsa onlar çizilip çıkartılır sonra diğer tarafın çizilip çıkarılması gerekir. Düz şerit camların kesiminde bant düzenekler geliştirilerek aynı genişlikteki camlar düzgün olarak çıkarılır. Kurşun eritme potasına konulan kurşunlar, kurşunu eritebilecek güçte bir ısı kaynağı ile eritilir.
Erimiş kurşun, bir kelepçe ile kalıplara dökülür. Kısa bir aradan sonra kalıptaki kurşun çıkartılır. Kalıp haline giren kurşun çubuklar, isteğe göre (ince veya kalın) kurşun çekme makinesinin dişli ve lokmaları takıldıktan sonra önce kalın, sonra ince dişlerden geçirilerek çekilir. Düzgün çıkması için makinenin diğer ucundan çıkan kurşunu çekecek ikinci bir kişinin pense ile yardımı gerekir. Günümüzde teknik imkânların zorlanması piyasaya preslenmiş kurşunu da sokmayı başarmıştır. Kurşunlama işleminden önce yapılan camların örülme aşaması, masa üzerinde oluşturulan köşeden başlanarak yapılır. Örme esnasında camların oynamasını engellemek için geçici olarak çivi çakılır.
Kurşunla camların birbirlerine kenetlenmesi (örülmesi) sonrasında sıra lehimleme işlemine gelir. Kurşun çubukların değme noktalarından elektrikli bir havya aracılığı ile lehimleme işlemi yapılır. Kurşun çubukları lehimlemeden önce birleşim noktalarının üstünden sert bir cisimle bastırılır (boşlukların kapanması için). Lehimlerin nokta halinde ve yassı olması en iyi olanıdır (Havyanın lehim çubuğuna fazla bastırılmasıyla oluşan büyük ve görünümü pek hoş olmayan lehim yığıntısı vitrayı estetik güzellikten uzaklaştırır.). Lehimleme işlemi bittikten sonra arka yüzü için de aynı işlem uygulanır. Lehim işi bitiminde İngiliz beziri ile kaba üstübeç karıştırılıp boza kıvamına getirilir. Karışım, vitrayın üzerine sert bir fırça yardımı ile sürülür.
Bunun yapılmasının nedeni camlardaki yükseklik farkından doğan, cam arasındaki boşlukları doldurup daha kuvvetli hale getirmektir. Son olarak vitray, kurşunlara çakılmış olan çivilerden kurtarılıp kaldırılır ve monte aşamasına geçilir. Hazırlanan vitray, dik taşınarak ahĢap veya madeni çerçevelerden herhangi birine monte edilmelidir. Büyük yüzeylere yapılmış olan vitray için kesinlikle bir desteğe (Metal olabilir.) ihtiyaç duyulur. Dış cephe için yapılmış kurşunlu vitrayın dışarıdan gelebilecek herhangi bir etki karşı, vitrayın ön cephesine tel ya da destek camın yerleştirilmesinde yarar vardır.
Tiffany Vitray Tekniği: Tiffany tekniği adını Amerikalı sanatçı Louis Confort Tiffany‟den alır. Amerikalı dekoratör ve cam sanatçısı, Charles Lewis Tiffany‟in oğludur. Önceleri ressamlık yaptı. 1878‟de süsleme ve cam sanatları anlamında etkinlik gösteren bir firma kurdu. Yaklaşık 1890‟dan başlayarak Bing ile birlikte vitrayları, vitraylı abajurları, sedef etkisi yaratan birkaç katmandan oluşan, üfleme yöntemi ile yapılmış bitkisel esinli, filigranlı, cam vazolarıyla Avrupa’daki Art Nouveau üzerinde etkili olmuştur. Bu ürünler sanayi üretimine de elverişliydi. Sanatçı Tiffany bu tekniği küresel abajur yapımı için geliştirmiştir.
Temel olarak Tiffany tekniği, cam parçalarının birbirine bağlanması işleminden dolayı kurşunlu vitray tekniğine benzer ama kurşunlu vitray tekniğinde çok küçük detayların oluşturulması imkansızdır. Onun içindir ki kurşunlu vitray tekniği daha çok dış mimari alanlarda tercih edilir. Tiffany tekniğinde ise en küçük parçaların bile birleştirilmesi mümkündür. Çünkü kurşunlu vitrayda kullanılan bağlayıcı malzeme kurşun çubuğun yerine bu teknikte bakır folyolar cam parçalarının etrafına sarılır ve yine lehim ile birbirine bağlanır. Kurşun çubukların çok küçük cam parçalarının etrafına sarılmasının teknik imkânsızlığı Tiffany‟de söz konusu değildir. Tiffany‟de en küçük detaylar bile uygulanabilir.
Tiffany vitray: Tiffany tekniği, vitray tekniğine kıyasla daha ince ve dikkatli bir işçilik gerektirir. Tiffany tekniğinde, yapılacak iş için seçilmiş eskiz büyütülür. Sonra diğer vitray tekniklerindeki aşamalar uygulanır. Cam kesimi bittikten sonra diğer tekniklerden farklı olarak camlar yan yana getirilir. Ara eleman olarak da çok ince bakır bant kullanılır. Her bir parça bantla iki yüzüne gelecek şekilde kaplanır, bu parçalar daha sonra eskizdeki durumu göre yan yana getirilir ve üzerinde çok ince ve düzgün olması şartıyla lehim gezdirilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, camlar arasında lehim ile yapılacak kısımdır. Bu kısmın çok dikkatlilik ve titizlik içerisinde olması gerekir.
Uygulama aşaması: Vitray yapılacak alanın ölçüsü alınır ve bu ölçü doğrultusunda vitrayın tasarımına geçilir. ilk tasarım kartona çizilir. Kartondan parşömen kâğıdına geçirilir. Parşömen kâğıdına geçirilen model tasarımın parçaları numaralandırılır. Numaraların birbirine yakın yapılması uygulamanın ileriki aşamalarında kolaylık sağlayacaktır. Tasarımı yapılan ve numaralandırılan vitray kalıpları kartondan kesilir. Bu kesme işlemini vitray makası ile yapmak gerekir, aksi takdirde vitray örülürken birleşmez ya da parçalar yerlerine sığmaz. Kesilen parçalar, camın üzerine konulur ve elmas bıçağıyla kesme teknikleri kullanılarak kesilir.
Kesme işlemi camın üzerinde bir çizik gibi görünür, yani kesilen parça hemen düşmez. Kesilen parçanın düzgün kırılabilmesi için elmas bıçağıyla çizilen kısmın üzerinden hafif bir şekilde vurulur. Bu işlem koparılmak istenen parçanın daha rahat kırılması içindir. Cam kırılırken camın üstünden aşağıya doğru baskı yapılır. Kırılırken atabilecek çapaklar yanlışlıkla bir kazaya sebep olmaz. Kesilip çapakları temizlenen cam parçasının kenarları bakır folyo ile kaplanır. Camın her iki yüzünden bakır folyoların görünmesi gerekir.
Her cama uygulanacak bakır folyoların kalınlığı farklıdır. Folyo Ģeridin muhakkak her iki yüzde görünmesi gerekir. Sarma işlemi bittikten sonra folyo sarılan kenarlar ezilerek dümdüz hale getirilir. Vitray parçalarının örme işlemi başlamadan önce tasarımın yapıldığı karton masaya serilir. Vitray örülürken kayma olmaması için vitray masasının kenarlarına ince çıtalar çakılır.
Parçalar tasarımın üzerinde olmaları gereken yerlere konur bu şekilde vitray örülmeye başlanmıştır. Örülen vitrayın üzerine bezir yağı sürülür. Bu yağ lehimleme işleminde çok yardımcı bir kimyasaldır. Yağlama bittikten sonra lehim çubukları, lehim makinesinin ucu ile eritilir ve camların uç noktalarından ilk önce birer lehim damlatılır. Bu işlem örülen parçaların lehim sırasında kaymamasını önler. Bu işlem bitikten sonra parçaların her yeri lehimlenir. Lehimleme işlemi bittikten sonra vitray sabunlu su ve süngerle iyice temizlenir. Montaj işlemi yapılır.
Alçılı Vitray Tekniği: Alçılı vitray tekniği, camların birbiriyle bağlantısının alçı ile sağlandığı, iş bittikten sonra tekrar bir müdahalenin zor olacağı, genelde cami süslemesinde yer alan ve Türklere özgü bir tekniktir. Alçılı vitray tekniği ilk zamanlar, kesinlikle bir destek camı gerektirirdi ve o narin alçılı düzenek yıllar boyu güzelliğini, diriliğini korurdu. Vitray tekniğinin 15.yy. daki çöküşünü iyi değerlendiren Türkler, kendilerine özgü teknik ve motiflerle alçılı vitray tekniğini geliştirmiş ve ağırlıkla Süleymaniye (1557), Yeni Camii Hünkâr Kasrı, Topkapı Sarayı gibi dini yapılarda olmak üzere, az da olsa sivil mimariye de yerleştirmişlerdir.
Uygulama aşaması: ilk önce mekâna uyum sağlayacak bir tasarım seçilir. Sonra 1/1 ölçekteki tasarım, 3 ayrı kâğıda büyütülür. Uygulamanın yapılacağı alan olarak mermer bir altlık kullanılır. Büyütülen karton üzerinde cam yerleri tespit edilip çıkartılır. Şablonlar büyütülen diğer kâğıdın üzerine monte edilir. Şablonun biri cam büyüklüğünde, diğeri cam boşluğu büyüklüğünde olmalıdır. Kartondan çıkartılan cam boşluklarını meydana getiren karton parçaları, 5 cm’lik strafor üzerine konur ve elektrik akımı geçiren rezistans yardımı ile parçalara ayrılır.
Diğer taraftan büyütülmüş olan 1/1 ölçekli çizimin üzerine kesilen strafor parçaları tutturulur. Kâğıdın üzerinde alçı iskeleti oluşturacak çizgiler, yüzeyde oluşturularak aralıklar ayarlanır. Uygulanacak alana ne kadar alçı kullanılacağının hesabı iyi yapılmalıdır. Alçı, geniş bir kapta boza kıvamına gelene kadar karıştırılarak hazırlanır. Dizim işlemi bitmiş straforların arasındaki kanallar, alçı ile doldurulur. İşin etrafı ahşap çerçeve ile kapanır (Alçının donmasını yavaşlatmak için içine sirke ve tutkal konulabilir.).
Alçı donduktan sonra ağırlığı kaldırabilecek bir tezgâh üzerine (masa, metal sehpa…) dik olarak konur. Kasnaktaki cam boşlukları eğer çamur ile yapılacak olursa alçının şekillendirilmesi için temizlenmesi gerekir. Bu temizleme işi, strafor kullanıldığında hem daha temiz hem de çabuk ve daha kolay olacaktır. Straforları alçı iskeletten ayırmak için sert bir cisim kullanılır (tokmak, bıçak sapı gibi). Alçıya verilecek eğimler görüş mesafesine göre değişir.
Göz seviyesine göre alçıya, ucu sivriltilmiş bir bıçak yardımıyla eğim verilir. Eğim işinden sonra boşluklardan biraz daha büyük kesilen camların monte edilmesine sıra gelir. Camlar yerleştirildikten sonra arka taraftan üzerine hazırlanan alçı karışım dökülür. Bu aşamadaki alçı karışım şerbet kıvamında olursa iyi olur. Kanallar iyice donduktan sonra cam üzerinde oluşan alçılı yüzey, bir sünger yardımı ile temizlenir.
Eğer tek taraflı değil de iki düzen arasında yer alacaksa ilk kat strafordan sonra biraz büyük kesilmiş olan camların üzerine kıstırıp diğer bir tabaka için yine üstüne strafor döşenir. Daha sonra kanalları yine alçılayıp aynı işlem uygulanır. Dış etkilerden çok rahat zarar görebilecek nitelikte olan alçı vitrayı, dış cepheden korumak için koruyucu pencere kullanmak gerekir. Nitekim Osmanlılardaki cam sistemi de böyledir.
Betonlu Vitray Tekniği: XX. yüzyıla kadar uygulanan alçı ve kurşunlu vitray tekniklerinin birçok örneklerinin yanı sıra renkli ve kalın camlı, yapımında çimentonun bulunduğu yeni bir teknik ile karşılaşılır. Beton vitray tekniği diye adlandırdığımız bu tekniğin kendine mimari yapıda çok çabuk yer bulduğu gözlenir. İki boyutlu ve dekoratif özelliği fazla olan betonlu vitray, ışık almayan mekânlar için ideal bir tekniktir. Uygulama aşaması: Beton vitray tekniğinin uygulama aşaması çok önemlidir.
Taşıyıcı birime göre parçalamalar yapmak gerekir. Küçük alanlarda parçaların hacmini küçültmek ve bunun gibi yerlerde bu tekniği uygulamak pek tekniği göstermez ve yetersizdir. Uygulamadan önce yapılan taslakta organik hareketlerin aksine düşey, yatay, dik çizgilere, bölünmelere yer vermek tekniğin uygulanırlığını daha rahatlatır. Buradan amaç parçaları daha rahat monte edebilmektir.
Bazı sanatçılar, kuvvetlendirici demir tel ve çubuklar kullanırlar. Fakat bu pek gerekli değildir. Nitekim ingiliz çimento imalciler derneği bu usulün geçerli olmadığını bildirmiştir. Bakır pirinç veya galvanizli tel veya çubuk kullanılabilir. Bunlarında çimento ile sağlanmaları demir kadar olmamakla birlikte amaca biraz olsun götürür. Yüzeye çok yakın olan metal oksitlenir (Bilhassa demirde oksitlenme diğerlerine nazaran daha hızlı olur.).
Tel kullanmakta bir başka sakınca, camlar arasına dökülen çimentonun, özellikle dar bölmelere dökülürken çimentonun karıştırabilmesidir. Eğer yine de tel kullanılmak istenirse bu desene ve telin alacağı yola göre çizilen ana hatlara bakılmalıdır. Büyütülen eskiz ince bir kâğıda geçirilip numaralandırılır ve renklendirilir. İşin etrafı ahşap veya demir bir kasayla sarılır. Cam ya elmas ya çelik bir kesiciyle kesilir. Küçük parçalar elmas, büyük parçalar çelik keskiyle kesilir.
Kesilen camları yerlerine tutturmada kil veya macundan faydalanılır. Karışım esnasında, kimi sanatçılar normal çimentoya boya katıp değişik renk elde etmeye çalışır fakat normalde vitrayın taşıyıcı elemanı, zaten gölgede kalacağından bu kısmı siyaha yakın görünecektir. Bu olayın sadece iç ve dış ışığın eşit olduğu durumlarda uygulanabileceği görülür. Dökme işleminden sonra 2–3 gün beklenir. Iş kurduktan sonra sıra camın temizlenmesine gelir. Temizleme işlemi yapılırken iş dik tutulur. Vitrayın kuruması 2-3 haftayı bulacaktır.
Yapıştırma Vitray Tekniği (Mozaik, Sandviç, Yığma Cam Teknikleri) bu teknik diğer tekniklerdeki gibi camların kurşun, alçı, beton yerine düz bir (renksiz) cam plaka üzerine yan yana getirilerek renksiz bir cam yapıştırıcı ile tutturulmasından ibarettir. Yapıştırma vitray, cam parçalarının desenin şekline göre bütün bir camın üzerine yapıştırılarak yapılan çalışmadır. Kontrolünün kolay olması, rahat darbe alabilecek mekânlarda uygulanabilmesi sebebiyle diğer uygulamalara göre seçiciliği daha fazla olan bir tekniktir. Bu teknik diğer tekniklerin yanı sıra son dönem vitray sanatında ek bir dönem olmuştur. Tabiatıyla uygulanış ve malzemede, en azla yetinen bu tekniğin, diğer tekniklere göre uygulanışı daha kolaydır.
Camlar yan yana dizilerek resmin kompozisyon kısmı, taşıyıcı elemanların endişesi duyulmadan çok rahat halledilir. Bu teknikte ölçü sınırı yoktur. Ölçü, üzerine monte edilen cam ve destek kullanılan renksiz camın büyüklüğüyle sınırlıdır. Diğer tekniklere göre koruyucu camın geçerli yol olmasına rağmen, yapıştırmada kullanılan malzemenin güneş alan yerlerde, zamanla iş üzerinde sararmaya yol açtığı ve işin görünümünü bozduğu görülmüştür.
Uygulama aşaması: Yapılan eskiz bir karton üzerine büyütülür, şablon isteğe bağlıdır. Sadece küçük parçaların yerleştirileceği alanların çizimi yeterlidir. ½ metrekareyi geçen alan için 4 mm, ½ metrekareden büyük alanlar için 5 mm ve daha büyük alanlar için 7–8 mm’lik destek camına gerek duyulabilir. Cam kesiminden sonra aralık bakımından eskize göre dizilerek renksiz vernik ile yapıştırılır.
Yapıştırılmış olan küçük camların arasında bırakılan boşluklara, macun ve hazırlanan harcın doldurulması, bilinen bir yöntemdir. Birçok dolgu maddesinin yanında Oktay Maral‟ın bulduğu dolgu maddesi bu işe doğru sonuç verir. 1 ölçek portland çimentosu, 3 ölçek temizlenmiş ince dere kumu veya çok iyi yıkanmış deniz kumu, siyah renk elde etmek için 2/4 ölçek siyah toz boya (suda eriyebilen) birbirine karıştırılıp su yerine inceltilmiş plastik tutkal kullanılarak yapılan karışımla bu aralar doldurulur.
Tutkalın suyu sızar, verniği bozmaz. Zamanla sertleşip çok dayanaklı bir hale gelir. iş bitiminde konulacağı kasa ve çerçevenin altına keçe, lastik veya macun koymak gerekir. İşin basınç nedeni ile sağlayacağı kuvvetle köşelerinin zarar görmemesini sağlamak için gerekli olan bir sistemdir. Monte esnasında yapıştırma vitrayın düz plaka kısmı, cephenin dışına bakacak şekilde yapıştırılan alanın içine ve üzerine tekrar bir plaka camı gerektiği bilinmektedir.
Füzyon Vitray Tekniği: Bu teknik, insanlık tarihinin en eski cam tekniklerinden biridir ve eski Mısır’da 4500-5000 yıl önce kullanılmıştır. Aynı dönemlerde bu teknik Anadolu’da da kullanılmıştır. Özellikle Konya Karatay Medresesi Müzesi ve Ankara Sanat Müzesinde bu eserleri görmek mümkündür. Daha sonraları unutulmuş olan bu teknik, 1930‟lu yıllarda Amerikalı bir sanatçı tarafından tekrar kullanılmaya başlamış ve bugünkü teknolojiyle, batı kültürünün sanatsal ortamında yer almıştır.
Uygulama aşaması: Yapılan tasarıma uygun olarak camlar el işçiliği ile kesilir (Bu camlar plaka halindedir.). Daha önce kesilmiş olan zemin camı üzerine dizilir ve fırına yerleştirilir. Bu fırınlara füzyon fırını denir. Yüksek sıcaklığa (0‟dan – 900 ºC‟ye) kontrollü olarak çıkıp inebilen fırınlardır. Fırın içerisinde 750 ~ 850 ºC’de pişen camlar bir bütün haline gelir. Fırın içindeki camlar kontrollü olarak soğutulduktan sonra fırından alınır. Füzyon camlar kullanıma veya montaja hazırdır. Füzyon tekniği yapılış açısından full füzyon ve tekli füzyon olmak üzere iki çeşittir. Füzyon tekniği ile üretilmiş camların kullanım alanları:
- Kapılarda
- Pencerelerde
- Merdiven kovalarındaki pencerelerde
- Çatı ışıklarında
- Ara bölmelerde
- Duvar panolarında
- Merdiven korkuluklarında
- Masa üstü veya duvar objelerinde
- Hediyelik eşya objelerinde
- Banyo ve mutfaklarda dekor veya bordür olarak
- Aydınlatmalarda
- Tavan aydınlatmalarında
- Mobilya sektöründe
- Mimaride çeşitli alanlarda kullanılır.
Çeşitli Diğer Uygulamalar Camı parçalamadan sadece cam üzerine uygulanan tekniklerden bazıları da şunlardır:
Dökme, Doldurma Cam Tekniği Kalıplar kullanılarak oluşturulan bir uygulamadır. Bu işlemde küçük parçalar haline getirilen camlar belirlenen kalıp içerisine doldurulur. Isıl işleme tabii tutularak elde edilmiş olur.
Polyester Tekniği: Sentetik alçı olarak nitelendirilen polyester malzemesi, alçı uygulanılan alanlarda rahatlıkla kullanılan bir malzemedir. Alçı vitrayda alçının ağırlığından dolayı yapılan ürünün tavanda, kapılarda uygulanması zordur. Polyesterle bu ağırlık azaltılmaktadır.
Boyama (Taklit Vitray): 14. yy.da gümüş renkleriyle sarıya boyanan camlara kadar uzanır. Daha sonra boyama ile yapılan vitrayların dayanıklı olmadığı anlaşılmıştır. Birçok karışımla (10 ölçü sentetik, vernik, bezir, neft karışımına, toz boya ve talk karışımı) ve piyasada bulunan hazır cam boyalarıyla boyanmış camların, gün ışığında dayanıklılığının az olduğu ve içinde bulunan vernik ve neftin camın rengini değişime uğrattığı görülmüştür. Fakat tiner ve alkollü boyayla boyanmış, renklendirilmiş camların yapay ışık altında etkisinin kaybolmadığı da görülmüştür. Cam üstünde yapılan boyama aşamasında püskürtme, fırça ve ipek baskı tekniği uygulanabilir.
Uygulama aşaması: Boyama çalışmalarında çizilen eskize göre kesilen camın bir yüzü matlaşma atölyesinde kum püskürtülerek matlaştırılır. Daha sonra temizlenen cam, çizilen desenin üzerine yatırılır, matlanmış tarafın üst tarafa gelmesine dikkat edilir. Daha sonra desenin hatları kontur pasta ile çizilir, kontur pastanın kuruması beklenir. Bundan sonra cam boyaları, fırça veya enjektör yardımıyla boyama işlemi yapılır. Enjektörle yapılan çalışmada fırça izleri görünmeyecek ve yapıt daha güzel olacaktır. Bu çalışma fırçaya göre öncelikle tercih edilir. Çalışma düz zemin üzerinde yapılmalı, ortam temiz ve tozsuz olmalıdır. Çalışma bittikten sonra yapıt kurumaya bırakılır.
Kaynak:
- Millî Eğitim Bakanlığı
- SÖZER Metin, Uğur TANYELĠ, Sanat Kavramlar ve Terimler Sözlüğü
- TOPAL Ferhat, Cam Boncukları
Bir yanıt yazın