İslamdan önce Yemen, Arap Yarımadası’nın güneyinde yer alan ve zengin bir tarihi ve kültürel mirasa sahip olan bir bölgeydi. Yemen, çeşitli uygarlıklara, krallıklara ve imparatorluklara ev sahipliği yapmıştır.
- MÖ 12. yüzyıldan itibaren Güney Arabistan olarak adlandırılan bir bölgede kurulan Saba, Ma’in, Kataban, Hadramut ve Himyer gibi antik krallıkların merkeziydi. Bu krallıklar, Hint Okyanusu ve Kızıldeniz ticaret yollarının önemli bir parçasıydı. Yemen, baharat, tütsü, altın, gümüş, inci, kumaş, deri gibi değerli malların üretim ve ihracatında önemli bir rol oynadı.
- MÖ 4. yüzyılda Büyük İskender’in orduları tarafından işgal edilmeye çalışıldı, ancak başarılı olunamadı. Daha sonra Yemen, MÖ 1. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun etkisi altına girdi. Roma İmparatoru Augustus, Yemen’i Roma’ya bağlamak için bir sefer düzenledi, ancak Yemenlilerin direnişi karşısında geri çekilmek zorunda kaldı.
- MS 3. yüzyılda Himyer Krallığı’nın egemenliği altında birleşti. Himyer Krallığı, Yemen’in tümünü ve Arabistan Yarımadası’nın bazı bölgelerini kontrol etti. Himyer Krallığı, Yahudilik, Hristiyanlık ve Zerdüştlük gibi çeşitli dinlerin etkisinde kaldı. MS 6. yüzyılda Himyer Kralı Yusuf As’ar Yath’ar, Hristiyanları katlettiği için Etiyopya Kralı Ella Asbeha tarafından saldırıya uğradı. Etiyopya, Yemen’i işgal etti ve burada bir valilik kurdu.
- MS 7. yüzyılda İslam’ın doğuşuyla birlikte yeni bir döneme girdi. Yemenliler, İslam’a ilk giren Arap kabilelerinden biriydi. Yemen, Hz. Muhammed’in elçilerini kabul etti ve İslam’a girdi. Yemen, daha sonra halifelerin yönetiminde kaldı. Yemen, İslam’ın yayılmasında ve medeniyetinin gelişmesinde önemli bir rol oynadı. Yemen, ilim, sanat, edebiyat, mimari, tarım, ticaret gibi alanlarda İslam kültürüne katkıda bulundu.
Osmanlı Devleti Yemen’i fethetmeye yönelik birkaç girişimde bulunmuştur. İlk olarak, 1538 yılında Hadım Süleyman Paşa komutasındaki bir seferle Aden’i ele geçirmiş ve Yemen Eyaleti’ni kurmuştur. Daha sonra, 1630’larda, 1849’da ve 1872’de Yemen’i tekrar işgal etmeye çalışmış, ancak yerel Zeydi imamlarının direnişiyle karşılaşmıştır. Osmanlı Devleti’nin Yemen’deki son hâkimiyet devresi 1872-1911 yılları arasında yaşanmıştır. 1911 yılında İtalya’nın Trablusgarp Savaşı’nı başlatmasıyla Osmanlı Devleti Yemen’deki birliklerini geri çekmek zorunda kalmış ve Yemen’in bağımsızlığını tanımıştır. Bu tarihten sonra Osmanlı Devleti Yemen ile diplomatik ilişkilerini sürdürmüş, ancak Yemen’de askerî veya idarî bir varlık gösterememiştir.
Osmanlı Devleti Yemen’i fethetmek istediği birçok sebeplerden bazıları şunlardır:
- Hint Okyanusu ve Kızıldeniz ticaret yollarının önemli bir kavşağıydı. Osmanlı Devleti, bu ticaret yollarını kontrol etmek ve Portekiz gibi rakiplerine karşı üstünlük sağlamak istiyordu.
- Zengin bir tarım ve hayvancılık potansiyeline sahipti. Osmanlı Devleti, Yemen’in ürettiği kahve, baharat, pamuk, tütün, incir, bal, deri, kumaş gibi malları vergilendirmek ve kendi ihtiyaçlarını karşılamak istiyordu.
- İslam’ın ilk yayıldığı ve pek çok peygamberin yaşadığı veya iz bıraktığı kutsal bir bölgeydi. Osmanlı Devleti, Yemen’i İslam’ın koruyucusu olarak gördüğü için, Yemen’de yaşayan Müslümanları himaye etmek ve Yemen’deki Hristiyan ve Yahudi nüfuzunu azaltmak istiyordu.
- Arap Yarımadası’nın güney ucunda stratejik bir konumdaydı. Osmanlı Devleti, Yemen’i fethederek, Arap Yarımadası’nın diğer bölgelerine, özellikle de Hicaz’a ve Mekke ve Medine gibi kutsal şehirlere ulaşmak ve hakim olmak istiyordu.
Osmanlı Devleti’nin Yemen’de yönetimi, fethettiği 1538 yılından bağımsızlığını tanıdığı 1911 yılına kadar farklı dönemlerde değişiklik göstermiştir. Genel olarak, Osmanlı Devleti Yemen’i bir eyalet veya vilayet olarak idare etmiş, ancak yerel Zeydi imamlarının ve kabilelerinin isyanlarıyla sık sık karşılaşmıştır. Osmanlı Devleti, Yemen’de merkezi bir otorite kurmakta zorlanmış, bölgeyi vergilendirmiş, ticaret yollarını korumaya çalışmış, ancak bölge halkının kültürel ve dini hassasiyetlerine tam olarak uyum sağlayamamıştır.
Osmanlı Devleti’nin Yemen’deki yönetimini etkileyen başlıca faktörler şunlardır:
- Yemen’in coğrafi yapısı: Yemen, dağlık, çöl ve sahil olmak üzere üç farklı coğrafi bölgeye ayrılır. Bu bölgeler arasında ulaşım ve haberleşme zordur. Ayrıca, Yemen’in iklimi sıcak ve kuraktır. Bu şartlar, Osmanlı Devleti’nin Yemen’de askerî ve idarî bir varlık göstermesini güçleştirmiştir.
- Yemen’in mezhepsel yapısı: Yemen’in büyük bir kısmı Zeydi Şiiliğine bağlıdır. Zeydiler, Osmanlı Devleti’nin Sünni Hanefi mezhebini benimsemesine karşı çıkmış, kendi imamlarını seçme ve yönetme hakkını savunmuşlardır. Osmanlı Devleti, Zeydilerle uzlaşmaya çalışmış, bazen onları vergiden muaf tutmuş, bazen de onlara askerî ve siyasi tavizler vermiştir. Ancak Zeydiler, Osmanlı Devleti’ne tam olarak bağlanmamış, zaman zaman isyan etmişlerdir.
- Yemen’in tarihi ve kültürel yapısı: Yemen, İslam’ın ilk yayıldığı ve pek çok peygamberin yaşadığı veya iz bıraktığı kutsal bir bölgedir. Yemen halkı, tarihî ve kültürel mirasına bağlıdır. Osmanlı Devleti, Yemen’i İslam’ın koruyucusu olarak görmüş, Yemen’deki kutsal yerleri ziyaret etmiş, Yemen halkının dini ve adli işlerine müdahale etmemeye çalışmıştır. Ancak Osmanlı Devleti, Yemen halkının geleneklerine ve örflerine tam olarak vakıf olamamış, bazen onları değiştirmeye veya asimile etmeye çalışmıştır. Bu da Yemen halkının tepkisine neden olmuştur.
Herkes Cennete Gitmek İster ama Hiç Ölmeden Cennete Gidilir mi?