
Tokat’ta doğdu. Asıl adı Osman Nuri’dir. Babası, İstanbul kereste gümrüğünde kâtip olan Mehmed Efendi, annesi Şâkire Hatun’dur. Ailenin tek erkek çocuğu olan Osman Nuri, henüz yedi sekiz yaşlarında iken ailesiyle birlikte İstanbul’a babasının yanına gitti.Önce Beşiktaş Askeri Rüşdiyesi’ne, daha sonra 1844’te dayısının ders nâzırı bulunduğu askeri idâdiye yazıldı.
Buradaki beş yıllık tahsisini tamamlayarak Mekteb-i Harbiye’ye girdi ve 1853 yılında mülâzım-ı sâni rütbesiyle okuldan mezun oldu. Erkânıharp sınıfına kaydolduysa da Kırım harbinin çıkması üzerine Rumeli’deki orduya sevkedildi. Savaşta gösterdiği yararlılık ve kahramanlık dolayısıyla rütbesi 21 Mart 1855’te mülâzım-ı evveliğe yükseltildi.
Kırım Harbi sona erince İstanbul’a dönerek erkânıharp sınıfına devam etti. Bu tahsilin ardından bir süre Erkânıharp Dairesi’nde çalıştı ve bir yıl sonra kolağası oldu.1859 ‘da Osmanlı ülkesinin nüfus sayımı ile kadastro usulünde haritasının çizilmesinin kararlaştırılması ve bu arada Bursa ilinden başlanmasına hükümetçe karar verilmesi üzerine bu hizmete askeri temsilci olarak tayin edildi ve iki yıl bu vazifede kaldı. 1861’de Rumeli Ordusu’nda görev yaptıktan sonra Suriye’de başlayan Yusuf Kerem ayaklanması sebebiyle Cebelilübnan’a gönderildi ve burada önemli hizmetlerde bulundu.
Devamını oku
Herkes Cennete Gitmek İster ama Hiç Ölmeden Cennete Gidilir mi?