Mevlid kelimesinde “doğum” mânası vardır. Kandil kelimesinde de, belli günlerde yakılan aydınlık anlamı mevcuttur. İkisini bir araya getirip de Mevlid Kandili dediğimizde, Resûlüllah (asv)’ın doğum gecesinde minarelerde yakılan kandiller hâtıra gelmektedir. Müslümanlar, her sene Rebiü’l-evvel ayının on ikinci gecesine giriş teşkil eden geceyi dinî merasimlerle ihyâ eder, farklı bir huzur ve neş’eyle tes’id etme titizliği gösterirler. Kandillerle donatılan camiler bu niyetle dolar, taşar…
Peygamberimiz
Hoş Geldin Ya Rasulallah
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV)’in dünyaya teşriflerinin 1444. yıldönümünü, birlik ve beraberlik duyguları içinde idrak etmenin mutluluğuna erişmiş bulunmaktayız. Ey Solmayan Yeryüzünün Gülü Bizleride Şefahatlerine Nail Eyle. Ya Rasulallah Biz Seni
Satuk Buğra Han Destanı
Satuk Buğra Han Destanı Tezkire-i Buğra Han adlı bir eserde kayıtlıdır.
Bu eserin muhtelif el yazmaları vardır. Peygamberimiz Hazreti Muhammed, Miraç esnasında, diğer bütün peygamberleri de görür. Aralarından birini tanıyamaz ve Cebrail Aleyhisselelama o zatın kim olduğunu sorar. Cebrail de:
–Bu zat Peygamber değildir, der. Bu zat, sizin ruhunuzu Ulu Tanrıya emanet ettiğiniz günden üç yüzyıl sonra yer yüzüne inecek ve sizin dininizi Türkistan da yayacaktır.
Dar-ul Harptir Diyenler
Cuma namazı Peygamberimiz (sav) zamanında ve dört cihar-ı yari devrinde bir şehirde bir yerde ve bir camide kılınmıştır. Kıldıran o şehrin valisi olmuştur. Cephede bir yerde kıldırılmış, kıldıran başkumandan olmuştur.
Kesinlikle bunların dışında kılınmamış, kıldırılmamıştır. Hasta ise o gün için geçerli olmak üzere yerine vekil tayin eder. O tayin ikinci Cuma için geçerli değildir. Bu şartlara riâyet edilmiştir. Cuma namazı kılınacak yerde, çarşı, pazar, jandarma, polis, otel, dükkan, han olması lazım.Bunların olmadığı yerde Peygamberimiz (sav) ve ashâb kılmamışlar, kıldırmamışlar. Köylerde bir yerde kılınır. Bu şartlar yok, şehirde bu şartlar var. Fakat çok yerde
Peygamberimizin Zamanımızla İlgili hadisleri
Peygamberimizin Zamanımızla İlgili hadisleri
Peygamberimiz(S.A.V.) bazı hadislerinde ümmetinin ömrünün binbeşyüz seneyi geçmeyeceğini söylüyor. Ve ahirzaman olarak belirtilen son safhada da yaşanacak kıyamet alametlerini sıralıyor. Aşağıdaki yazıda, Peygamber Efendimiz (S.A.V.) ‘in 14 asır önce haber verdiği bu alametleri okuyacaksınız……..
- İnsanların başına bir zaman gelecek ki, onlardan faiz yemiyen kalmayacak, yemese bile tozu mutlaka bulaşacaktır.
- Bir çok kişi az bi dünyalık zarfında dinini feda edecektir.
- Kazanç, belirli kişiler arsında dolaşacak, dar gelirliler açlık ve sıkıntıya düşecekler.
- Fitne her eve girecek ve tecrübesiz gençler başa geçecekler.
- Kur’an’dan bir resim, islam’dan bir isim, Müslümandan bir cisim kalacak.
- Üç şey çok kıymetlenecek; Helâl para, Kendisiyle amel edinen sünnet ve Candan bir dost.
- Ecnebiler çoğalacak ve Müslümanlara galebe edecekler.
- Sonradan gelen nesiller, önceden gelenlere sövüp sayacaklar.
Hz. Muhammed s.a.v’den Altın Değerinde Öğütler
* AYVA ;
‘’Ayva yiyiniz, yürek sıkıntılarınızı alır, göğüsteki balgamı temizler. Kalbe kuvvet ve şecaat verir. Şayet hamile kadın yerse çocuğu güzel olur.’’
* BAKLA;
’’Bir kimse bakla yerse, Cenab-ı Hak o kimseden yediği baklanın misli kadar hastalık çıkarır.
* ÇÖREKOTU ;
’’Çörekotuna kıymet veriniz muhakkak ki o ; ölümden başka her derde şifadır. ’’
* ET ;
’’ Et yemek insanın ahlâk ve cemalini güzelleştirir. ’’
Dünya ve ahrette yiyeceklerin efendisi ettir. ’’
* HURMA;
Kim sabahları aç karnına Medine’nin ACVE denilen hurmasından yerse o gün ona zehir ve sihir tesir etmez. ’’
Hurma yemek kulunçtan kurtarır. ’’
ACVE hurması Cennet meyvelerindendir. Zehre karşı şifadır. ’’
İslam Tarihindeki Eğitim Faaliyetleri
Hz. Muhammed Dönemi:
Tarihi kaynaklardan ve hadislerden, Peygamberimiz (sav)’in ilme çok büyük bir önem verdiğini anlamaktayız.
Hz. Muhammed (sav)’in yol göstermesiyle, Kuran’ın indirilmesinden sonra oldukça dinamik bir yapıya kavuşan dönemin Arap toplumunda, sürekli bir tebliğ ortamı sağlanarak insanlara Allah’ın varlığı ve din ahlakı anlatılmış, her geçen gün çok fazla sayıda insanın İslam ahlakını tanımasına vesile olunmuştur. Burada en önemli etkenlerden biri, Kuran’da yer alan ilmi bilgilerin insanlara aktarılmasıdır. O dönemde bilimsel bilgide pek fazla ilerleme olmamasına rağmen, yalnızca Kuran’da yer alan bilgilerden örnekler verilerek, kişilerin samimi olarak bunlar üzerinde düşünmesi sağlanmıştır. Kuran’da bildirilen ‘evren’, ‘doğum’ ve ‘canlıların yaratılışındaki detaylar’ gibi örnekler anlatıldıkça, bunların insanlar üzerinde uyandırdığı etki çok büyük olmuş ve İslamiyet o dönemde çok geniş bir kitleye yayılmıştır.