Eserin Adı: Fatih Sultan Mehmet Yapım tarihi: 1480 Orijinal Ebadı: 69,9 × 52,1 cm Tekniği: Tuval Üzeri Yağlıboya Bulunduğu Yer: National Portrait Gallery, / Londra – İngiltere
Gentile Bellini (1429-1507), Rönesans döneminde Venedik’te yaşamış İtalyan bir ressamdır. 1478’de Venedik Cumhuriyeti tarafından Fatih Sultan Mehmet’in portresini yapmak üzere İstanbul’a gönderilmiştir.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin zayıflaması ve yıkılması sırasında kurulan Türk beyliklerinin en uzun ömürlülerinden birisi olan Karamanoğulları Oğuzlar’ın Afşar boyuna mensuptur. Bu Afşar Türkmenleri, Xİİİ. yüzyılın ilk yarısından itibaren devam eden Moğol istilâsi sırasında ülkelerini terk ederek önce Azerbaycan ve Şirvan taraflarına gelmişler ve buradan Anadolu’ya geçerek Türkiye Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykübad (1220-1237) tarafından Ermenek vilâyetine yerleştirilmişlerdir (1228).
Bu Türkmenlerin başında Nûre Sûfî b. Sâdeddin isimli bir reis bulunuyordu. Nûre Sûfî bu sıralarda Anadolu’da yayılmakta olan Babaîler tarikatına girmiş ve böylelikle o bölgedeki Türkmenler üzerinde nüfuz kurmuştur. Nûre Sûfî’nin Babaî şeyhi olarak müridleriyle birlikte gazaya çıktığı, Ereğli ve Sılıfke taraflarında başarılı akınlar yaptığı bilinmektedir. Daha sonra Ereğli’yi Hristiyanların elinden alan Nûre Sûfî bu suretle arazisini genişletmeye başlamıştır.
Nûre Sûfî’nin ölüm tarihi kesin olarak belli değildir. Mezarının Mut kazasının Sinanlı bucağının Değirmenlik yaylasında olduğu bilinmektedir.
İstiklal Marışı şairi Mehmet Akif Ersoy’u 27 Aralık 1936 yılında kaybettik. Siroz hastalığına tutulunca hava değişikliği iyi gelir düşüncesiyle önce Lübnan’a, sonra Antakya’ya gitti fakat Mısır’a hasta olarak döndü.
“Kostantîniyye elbette fetholunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandandır! Onu fetheden askerler ne güzel askerlerdir!“(SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM)
Atlıların, Alnındaki Secde İzini Takip Ederek, İlk hucumda Nefsin Kalesini Yıktığı FATİH, Denizin Hırkasından O Karanlık Gemileri Kolay Bir Düğme Gibi Çözüp Atan, Her Sözcüğüyle Düşman Toprağının Dizlerini Titreten, Her Duasıyla İstanbul’un Gönlünü Gülümseten FATİH, Sen Yinede Bizi Ve İstanbul’u Bıraktığın gibi Hatırla, Cennette Müjdelendiğin O Güzel Makam Şimdi Seni Bekliyor…
Bugün İstanbulun Fethi
Osmanlı’nın tarihe adını yazdırması tüm dünya tarafından surları yıkılması imkansız sayılan konstantinapolis’in
“Senin istifa ettirdiğini bizde istifa ettirdik”
Mehmet Akif Ersoy, Sultan AHMET Camii’ne her gittiğinde orada iki gözü iki çeşme ağlayan yaşlı bir zâta rastlamaktadır. Bu yaşlı zât, başından geçen bir olayı kendisine anlatınca, Mehmet Akif Ersoy bundan çok etkilenmiş, bu yaşlı zatla aralarında geçen konuşmayı ise bizlere şöyle nakletmiştir:
Sabah namazlarını kılmak için Sultan AHMET Camii’ne gidiyordum. Her sabah ne kadar erken gidersem gideyim, mihrabın bir kenarına oturmuş, saçı sakalı bembeyaz olmuş ihtiyar bir adam, ümitsizce, bedbin bir şekilde durmadan ağlıyor. O kadar ağlıyor ki, ağlamadığı tek bir dakikayı yakalayamadım. Nihayet bir gün yanına sokuldum ve “Muhterem” dedim,”A efendim!” dedim.
“Niye bu kadar ağlıyorsun? ALLAH’ın rahmetinden bir insan bu kadar ümitsiz olur mu?”
Önce olayın kahramanı Baltacı Mehmed Paşa (ölümü 30 Kasım 1721) hakkında kısa bir malumat arz etmeye çalışayım…
Osmancık’ta dünyaya geldi. Genç yaşta içini saran ilim merakı ile Trablus, Tunus ve Cezayir’e gitti. Daha sonra İstanbul’a döndü ve akrabalarından Hacı Sefer Ağa vasıtasıyla saraya girdi. Enderun’da yüksek eğitim aldı. “Baltacı” (sarayın oduncusu diyebiliriz) oldu. Ardından “Baltacı Halifeliği”ne yükseldi. Sesinin güzelliği yüzünden musikiye teşvik edildi. “Müezzin” oldu. Oradan yazıcılığa terfi etti, 1703 Aralık ayında da “Mirahurluk”a yükseldi.