
Tarihte ve Günümüzde Tanınmayan Ülkeler
Andorra: Fransa-İspanya sınırındaki Pirene Dağları’nda konuşlanan Andorra, 468 km2 yüzölçümüne ve yaklaşık 71.000 kişilik nüfusa sahip, ufacık bir ülke. Başkenti Andorra la Vella, ekonomisinin başlıca kaynağı turizm. Kendi savunma bakanlığı olmasa da, İspanya ile Fransa’nın kanatları altında olduğu için güvenlikte diyebiliriz. Ülkede asıl olarak Katalanca ve Fransızca konuşuluyor. Yönetim şekli prenslik. Özellikle kış manzarasının tadına doyulmaz olduğunu söylüyor gidenler.
Angola: 1.246.700 km2’lik bir alana yayılmış, başkenti Luanda olan, 11.000.000’dan biraz fazla sayıda insanın nüfusunu oluşturduğu bir ülkecik. Güneybatı Afrika’nın Atlantik kıyısına konuşlanmış. Asıl kısımdan azıcık ayrılmış duran minik bir toprak parçası daha var kuzeyinde… Portekizce ve bir takım Afrika dilleri konuşuluyor. Portekiz kolonisi olmaktan 1975 yılında kurtulmuş. Topraklarında çeşitli değerli madenler bulunuyor. Bunun dışında balıkçılık, denizcilik ve tekstil de ülkenin ekonomisinde söz sahibi olan maddeler.
Antigua ve Barbuda: Neden iki ismi var bu ülkenin derseniz, aslında üç olacakmış ama üçüncü adacık olan Redonda ismi anılmaya layık bulunmayacak kadar ufak. Bu adalardan oluşan devlet 443 km2 genişlikte, yaklaşık 69.000 nüfuslu, aslen İngilizce konuşulan bir yer. Başkenti St. John’s, yönetim biçimi monarşi. 1493 yılında Kolomb tarafından bulunan ülke 1981 yılına kadar İngiltere himayesi altındaymış.
Belarus: Şimdiye kadar saydıklarımızdan farklı, koskoca bir ülke olan Belarus yine de fazla tanınmıyor. Türkçesi Beyaz Rusya. 207.600 km2’ye yayılmış bir alanda, 10.300.000’den fazla insan yaşıyor. Şaşıracaksınız ama insanlar Belarusça ve Rusça konuşuyor.
Başkenti Minsk ve ülke cumhuriyet ile yönetiliyor. Ormanlı, göllü, tepeli güzel bir memleket. Ama 1986 Çernobil faciasından en geniş oranda etkilenen yerlerden biri olduğu için uzun süre hastalıklarla boğuşmuş. Eskiden SSCB’nin bir parçasıyken 1990 yılında bağımsız cumhuriyet olduğunu ilan etmiş olan Belarus, çok yüksek bir okuma yazma oranına sahip.
Belize: Meksika’nın güneyinde, Karayip Denizi’ne kıyısı olan bir Orta Amerika ülkesindeyiz şimdi. 1981’de bağımsızlığını ilan etmiş olan 22.966 km2’lik ülkede 279.500 kişi yaşıyor. Başkenti Belmopan. Aslen İngilizce konuşuluyor. Dalış meraklılarının ilgisini çeken çok enteresan yerleri var su altında. Ayrıca Maya kalıntılarının zenginliği ile de tarihi önem taşıyor. Parlamenter demokrasi ile yönetiliyor.
Botswana: Güney Afrika’nın 600.370 km2’lik sıcak ülkesi Bostwana’nın büyük kısmı çöllerle kaplı. 1.640.000 insanın yaşadığı ülkenin başkenti Gaborone ve aslen İngilizce konuşuluyor. Afrika’nın en eski demokrasi yönetimine sahip olan ülke, 1966 yılında bağımsızlığını ilan etmiş. O zamana kadar Bechuanaland ismini kullanıyormuş. Ne yazık ki hastalıkların fazla, yaşam ortalamasının düşük olduğu bir yer burası.
Burkina Faso: Önceden Yukarı Volta ismiyle bilinen çöllük bir Batı Afrika ülkesi burası. 274.200 km2 yüzölçümünde yaklaşık 14.000.000 insan yaşıyor. Yoksul, okuma yazma oranı çok düşük bir ülke. En acaip başkent ismi yarışmamızın Ouagadougou ile rakipsiz birincisi. Fransızca ve yerel Afrika dilleri konuşuluyor. Bağımsızlığını 1960 yılında ilan etmiş ve parlamenter bir devlet yönetimine sahip. Ülkenin yerlilerine Burkinabe deniyor.
Burundi: Tanzanya, Kongo ve Ruanda (bunların bilindiğini varsayıyoruz) arasında yer alan Doğu Afrika ülkesi Burundi, 27.830 km2 yüzölçümüne ve yaklaşık 6.400.000 nüfusa sahip. Başkenti Bujumbura. Ülke cumhuriyet ile yönetiliyor. Fransızca, Kirundi ve Swahili dilleri konuşuluyor. Eskiden Belçika sömürgesi olan Burundi, bağımsızlığını 1962’de kazanmış. Yerli halk arasındaki çatışmalar maalesef hâlâ sürüyor. Ekonomik olanakları da çok kısıtlıdır.
Cape Verde: Cumhuriyet ile yönetilen Cape Verde, Senegal’e komşu Batı Afrika ada ülkesi. 4.033 km2’lik bir alanda yaklaşık 420.000 kişi yaşıyor. Başkenti Praia ve hakim dil Portekizce. Portekiz sömürgesi olmaktan 1975’te kurtulmuş. Yoksulluk oranı yüksek olan ülke, Avrupa Birliği’ne üye olmak için de başvuruda bulundu ancak Avrupa’dan hayli uzakta olduğu için teknik olarak onay alamayacağı söyleniyor.
Herkes Cennete Gitmek İster ama Hiç Ölmeden Cennete Gidilir mi?