19. Yüzyılda Halep Vilayeti İdaresi
Prof. Dr. Remzi Kılıç
1.Halep Adı, Halep Şehri ve Tarihî Coğrafyası:
Halep: Büyük, geniş ve hayrât-ı çok olan bir şehirdir. Eski bir sûr ve kalesi vardır. Halep adı rivayete göre; İbrahim (a.s.) koyunlarının sütünü sağdırır ve Cuma günleri fakirlere dağıtırdı. Onlar da ”haleb” derlerdi. Bu belde böylece bu adı aldı[1]. Halep, sağılmış “süt” dağıtılan süt anlamına gelir. Halep aslen İbranice bir kelimedir, Süryanice’de olabilir. Yahudiler, Süryaniler, Araplar, Kur’an’da geçen Amâlika kavminden çoğalmışlardır. Halep adı, her üç dilde de diğer şehirler gibi vardır[2].
Halep şehri, günümüzden 4000 küsur yıl önceden beri var olduğu bilinen bir şehirdir. Asurlular, Keldânîler, Persler, burada uzun süre hüküm sürmüşlerdir. Yunanlılar ve Romalılar zamanında Halep’e “Beroea” denirdi. Halep, Kuzey Suriye’nin en önemli şehir merkezi olup, Anadolu’dan Mezopotamya’ya ve Akdeniz’den İran’a giden ana yolların kavşak noktasında kurulmuştur.
Halep, bu dikkat çekici coğrafi konumu ile kervanların uğrak yeri olmuştur. Ticaretle zenginleşip medeniyette yükselirken, sık sık aynı yollardan geçen orduların tahribatına ve yağmalarına maruz kalmıştır. İlk olarak milattan önce III. Bin yıl çivi yazılı Akad tabletlerinde Halaba ve Halman/Halwan şeklinde adına rastlanan Halep M.Ö. XVIII. yüzyılda Yamhad Krallığı’nın başşehri idi.
Halep, daha sonra Anadolu’da kurulan Hitit Krallığı’nın imparatorluk döneminde en önemli eyalet merkezlerinden biri olmuştu. Hitit İmparatorluğu’nun dağılmasından sonra ise, Halpa Krallığı adıyla müstakil bir Geç Hitit Devleti haline geldi. M.Ö. IX. yüzyılın ortalarında Asur İmparatorluğu topraklarına katılan Halep, Pers hâkimiyeti sırasında ise sadece Tanrı Adad sebebiyle hatırlanan küçük bir yerleşim merkezi durumuna düşmüştü[3].
Halep şehri; Halep vilayetinin merkez idaresidir. Osmanlı memleketlerinin büyük bir ticaret merkezi olup, İskenderun’a 135 km, Şam’a 200 km’dir. Halep 36o–14 dk, kuzey paraleli ile 34o–45 dk doğu meridyenleri arasındadır.[4] Halep; Suriye kıtasının kuzey kısmında bir vilayet merkezi olup, Fırat ile Asî nehirleri arasında geniş bir ovanın içinde, büyük bir kısmı sûr ile çevrili, 9 kapısı, 155 cami, 164 mescidi, 23 medrese, 90 ilkokulu olan büyük bir şehirdi[5]. Halep tarihin hiçbir devrinde Anadolu’dan ayrı kalmamış ve ayrı düşünülmemiştir.
Halep’in Amâlika kavmi tarafından kurulduğu, daha sonraları Yunanlılar ve Silifkeliler tarafından idare olunduğu ve imarının yapıldığı bilinmektedir. İç kale Silifkelilerce, dış kale ise İslâm Medeniyeti döneminde yapılmıştır[6]. Halep Kalesi etrafı su sanalı ile çevrili ve yüksek bir yerdedir. Abbasîlere bağlı Hamdanîler tarafından IX. asırda yaptırılmıştır.
Müslüman Araplar, 635 tarihinde Hz. Ömer (r.a.) zamanında, Ubeyde b. Cerrah’ın gönderdiği Iyaz b. Ganem, Halep şehrini, Doğu Bizans’tan (Rumlardan) sulh ile almıştır. Selahaddin Eyyubî şehri tamir ile yenilemiştir. Şehirde önemli pek çok büyük eserler vardır. Camii Kebir 964 yılında, Rûmlar tarafından yıkılmışsa da, Emir Seyfüd-Devle tekrar tamir ettirmiştir[7].
Moğol Hülagu, İslâm beldesi olduğu halde Bağdat’tan sonra 1260’da Halep şehrini yakmış ise de şehir yeniden tamir edilmiştir. Memluklar devrinde de Halep şehri hak ettiği yeri temsil etmiştir. 1516 yılında Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim, Mercidâbık muharebesinden sonra Memluklardan Halep’i alarak Osmanlı memleketlerine katmıştır. Ardından Halep bir eyalet merkezi haline getirilmiştir[8].
Kanunî Sultan Süleyman, 3. İran (Nahçıvan) Seferi’ne çıktığı zaman askeriyle kışlamak için Antep üzerinden 8 Kasım 1553’te Halep’e gelmiştir. Kanunî Sultan Süleyman, Halep’te Kış mevsimi boyunca boş durmamış, 1534-1535 kışında Bağdat’ta yaptığı gibi, bu seferde Halep’te bir takım asâyiş ve vergi usûlünün sağlanması için çalışmıştır.
Bazı zalim ve zorba insanların ellerinde olan vakıfları ve arâziyi tahkik edip, halktan aldıkları haksız kazanç ve ağır vergileri kaldırmış, adil ve dürüst, sevk ve idare için beyleri kontrol eylemiştir. Ulemâ, halk ve erdemli kişilerin görüşleri ve şikâyetleri üzerine Rumeli Kadıaskeri Müeyyed-zâde Abdurrahman Efendi, Şeriat kurallarına göre işleri düzene koymakla görevlendirilip, kanun ve hukuka aykırı uygulamalar kaldırılmıştır. Kanunî, bu süre içerisinde Hama ve civarında avlanmış ve eğlenceli zamanlarda geçirmiştir[9]. Hatta oğlu Cihangir burada vefat etmiştir.
Birçok bakımlardan Osmanlı Türkleri hâkimiyetinin ilk devri (16.-18. yüzyıllar) Halep’in tarihinde en parlak dönemi teşkil eder. 1831’den 1839’a kadar geçici olarak Kavalalı Mehmet Ali ve oğlu İbrahim Paşa Halep’i Türk idaresinden çıkarmış ve ağır vergiler ile halka zulüm etmişlerdi.
Halep XIX. yüzyılın ikinci yarısında pek çok değişime ve gelişmeye sahne olmuştur. II. Abdulhamit zamanında 1906 yılında Halep demiryolu ile Hama ve Şam’a, 1912 yılında da İstanbul ve Bağdat’a bağlanmıştır. Bu sayede istasyon çevresi ile yeni kurulan mahalleler bir kat daha Halep’in gelişmesine katkı sağlamıştır[10]. İstanbul-Hicaz demiryolu üzerinde bir Türkmen kenti olan Halep, stratejik bakımdan daha da önemli bir ticaret merkezi haline getirilmiştir.
Osmanlı devrinde dört yüz yıldan fazla Türklerin idaresinde kalan Halep şehri, imar ve bayındırlık sahasında hayli gelişmiştir. Ayrıca eğitim ve kültür bakımından da gelişmeler olmuştur. Halep’in ahalisi 300.000 nüfusa ulaşıp, şehrin mamuriyeti artmıştır. 1822 yılında meydana gelen şiddetli deprem ile Halep ahalisinin yarısından çoğu zâyî olmuş, şehir küçülmüştür[11]. Halep şehri, İstanbul, Kahire ve Hint yolları arasında önemli bir Akdeniz ticaret merkezidir. Özellikle Basra’dan İskenderun’a uzanan demiryolu ile Hindistan ticaretinin bu yola çevrilmesi önemini daha da artırmıştır[12].
2.Halep Vilayeti:
Suriye Vilayeti’nin kuzeyinde bulunan Halep Vilayeti, Fırat nehri tarafından sulanır. Halep ayrıca demiryolu ile İstanbul ve Medine’ye bağlıdır[13]. Asya’daki Osmanlı vilayetlerinin en büyüklerinden olup, Suriye Kıtasının Kuzeyi ile Anadolu’nun ve Cezire’nin bir küçük parçasından ibarettir. Batıda Adana Vilayeti ve Akdeniz ile Güneybatıda Beyrût ve Suriye Vilayetleri ile Güneydoğuda Müstakil Zûr Sancağı ile Kuzeydoğu yönünden Diyarbakır, Kuzeyde ise Elazığ ve Sivas vilayetleri ile çevrili ve sınırlıdır[14].
Halep Vilayeti; Doğuda Bağdat ve Musul vilayetleri, Kuzeyde Diyarbakır Vilayeti, Güneyde Suriye (Şam) Vilayeti ve Batısında Adana Vilayeti ve Akdeniz ile çevrilidir. Bu vilayetin Kuzeyinde ve Batısında yüksek dağlar vardır. Güneydoğusunda geniş kum sahaları ve Şam Çölü yer almaktadır[15].