Müslümanın Temizlik Yolculuğu

Müslümanın Temizlik Yolculuğu

Müslüman Temizliği, Sihir Büyü Kirliliği: Sahih ve sağlam bir inanç insanı huzura, saadete ve ebedi hayatta cennete kavuşturur. Bâtıl inançlar ise sahibini vehme, sefalete ve cinnete sevk eder.

Hak olan inançlarla kalbini tenvir, aklını tezyin eden kimseler, İslâm’ın nurlu caddesi üzerinde yol almakta bulunan ehl-i hakikatin arasına katılarak, dünyadan ahirete giden “dosdoğru yol” üzerinde Kitabullah’a ve Cenab-ı Hakk’ın rızasına uygun olarak yolculuğuna devam ederler.

Devamını oku

Gayb Aleminin Varlıkları Üç Harfliler

Gayb Aleminin Varlıkları Üç Harfliler

İslam’a göre Gayb Aleminin Varlıkları olan cinler; akıl, idrak, irade ve şuur sahibi varlıklardır. Bu sebeple Allah’a iman etmek, Onun emirlerine itaat ve ibadet etmekle mükelleftirler. Bu Kur’an-ı Kerim’de Cin Suresinde ve diğer ayetlerde bildirilmektedir. Cinler hem Peygamberimize hem de Hz. Musa ve diğer peygamberlere muhatap olup tebliğlerini dinlemişler ve bir kısmı iman edip bir kısmı da inkar etmişlerdir.

Müslim’in rivayet ettiği bir hadisi şerifte, “Her insanın meleklerden ve cinlerden bir yoldaşı bulunduğu” bildirilmiştir. Cabir’den nakledilen bir hadisi şerifte Peygamberimiz (s.a.v); “Yanlarında kocaları bulunmayan kadınları ziyaret etmeyin. Çünkü şeytan, herhangi birinizin damarlarında, kan nasıl akıyorsa o şekilde dolaşmaktadır.” Buyurmuştur. Bunun üzerine ashab: “Seninde mi?” diye sordular. Hz. Peygamber: “Benim de, fakat Allah, şeytana karşı bana yardım etti de, o bana teslim oldu (veya Müslüman oldu) buyurmuştur. Hadiste parantez içinde verdiğimiz “Müslüman oldu” ifadesi tercih edilen bir başka anlamdır. Ancak hadisçiler, şeytanın Müslüman olmasının söz konusu olmadığını söyleyerek, “teslim oldu, boyun eğdi” anlamına kullanmanın daha doğru olacağını söylemişlerdir. Burada kastedilenin kafir bir cin olduğunu düşünmek, problemi çözer. Nitekim cinlerin kafirlerine şeytan denilmektedir.

Devamını oku

Siyonların Gizli İlmi “Kabala”

KABALA İSLAMİ GÖRÜŞ
İsrailoğulları henüz Hz. Musa hayatta iken dahi Eski Mısır’da gördükleri putların benzerlerini yapıp onlara tapınmaya başlamışken, Hz. Musa’nın vefatının ardından daha ileri sapmalara kaymaları zor olmamıştır. Kuşkusuz tüm Yahudiler için aynı şey söylenemez, ama aralarından bazıları Mısır’ın putperest kültürünü yaşatmış, dahası bu kültürün temelini oluşturan Mısır rahiplerinin (Firavun büyücülerinin) öğretilerini sürdürmüş, bu öğretileri Yahudiliğin içine sokarak onu tahrif etmişlerdir.
Eski Mısır’dan Yahudiliğe devrolunan öğreti, Kabala’dır. Kabala da, aynı Mısır rahiplerinin sistemi gibi, ezoterik (gizemli) bir öğreti olarak yayılmış ve yine Mısır rahipleri gibi temelde büyü ile ilgilenmiştir. Ünlü Yahudi araştırmacı Shimon Halevi, “Kabala, Tradition of Hidden Knowledge” (Kabala, Gizli İlmin Geleneği) adlı kitabında Kabala’yı şöyle tanımlamaktadır:

“Pratikte Kabala, kötülüklerle ilgilenmenin yolu ve semboller yoluyla psikolojik dünya üzerinde güç kazanmanın tehlikeli bir sanatı ve büyüye dayalı bir formudur.”

Kabala’nın en önemli özelliği, büyü ile yakından ilgili olmasıdır. Kabala’yı tanıtan en tanınmış kitaplardan biri “Die Kabala” (Von Papus) da, Kabala-büyü ilişkisini şöyle vurgular
“Kabala’nın teorisi, büyünün genel teorisine bağlanır.”

Devamını oku