İman – Amel İlişkisi
Müminlerden kendi kendine zulmeden ise, iman ve takvası oranında Allah’ın velisi olduğu gibi, günahkarlığı (fücuru) oranında da bunun aksidir. Çünkü bir kişide ceza ve mükafat görebilecek şekilde hem sevabı gerektiren iyilikler (hasenat), hem cezayı gerektiren günahlar (seyyiat) bulunabilir.
Bu, bütün ashabın, imamların, ehli sünnet ve cemaatin görüşüdür. Bunlar, kalbinde zerre kadar iman olan kişinin cehennemde ebedi kalmayacağını söylerler.
Hariciler ve Mutezile gibileri ise; kıble ehlinden cehenneme giren kişinin orada ebedi kalacağını ve çıkmayacağını söylerler.
Büyük günahları (kebair) işleyenler hakkında cehenneme girmeden önce veya girdikten sonra ne peygamberin, ne başkasının şefaati olur, derler. Onlara göre bir kişide sevap ve ceza, iyilikler ve kötülükler birarada bulunamaz. Mükafatlandırılan kişi ceza görmez ve cezalandırılan kişi de mükafat görmez, derler. Bu konunun Kur’an, Sünnet ve icma’dan delilleri çoktur. Onları ilgili yerlerinde belirttik.