Sirke Hakkında Herşey

Sirke Hakkında Herşey

Sirkeyi sadece salata sosu olarak kullanıyorsanız, çok şey kaybediyorsunuz!
Bazı yiyeceklere, özellikle salatalara çeşni katmak için kullanılan sirke, mayalanmış ve ekşimiş meyve suyundan başka bir şey değildir.

Sirkenin kendine özgü ekşi tadı, “sirke asidi” de denen asetik asitten ileri gelir. Bu asit doğal olarak meyvelerde bulunmaz; ama mayalar ve bakteriler gibi mikroskobik canlıların rol oynadığı iki basamaklı bir süreçle meyve suyu sirkeye dönüşebilir.

Bu sürecin ilk basamağı meyve, örneğin üzüm suyundaki şekerin mayaların etkisiyle alkol ve karbon diokside ayrışmasıdır. İkinci basamakta ise, artık şarap denen bu mayalanmış üzüm suyundaki alkol, Acetobacter cinsinden bazı bakterilerin etkisiyle havadaki oksijenle birleşip bu kez asetik asit ve suya dönüşür. Nitekim insanlar sirkeleşme denen bu süreci ilk kez, ağzı açık bırakılmış ya da şişe mantarları iyi kapatılmamış şarapların hava alarak ekşimesi sonucunda rastlantıyla fark etmişlerdir.Belki siz de herkes gibi arada sırada sirkeyi tencerelerinizi ovmak ve kireç tabakalarını yok etmekte kullanıyorsunuz. Hatta büyükanneniz size, saçlarınızı sirkeyle durulamanın en pahalı saç kremlerinden daha iyi parlattığını ya da sivrisinek ısırıklarına iyi geldiğini öğretmiş olabilir. Fakat, sirkenin faydaları bu kadarla sınırlı değil.

Sirke, özellikle de elma sirkesi, sağlığınızın dostu ve en değerli yardımcısıdır. Sayısız faydaları, onu her derde deva yapar ve sirke, bu nitelikleriyle evdeki doğal eczanenizde hatırı sayılır bir yeri hak eder. Sirke, kil ve magnezyum klorürle beraber sağlığınız için çok etkili bir sinerji yaratır.
Ne güzel katık!”

PEYGAMBER EFENDİMİZ (asm), Mekke’nin fethinde, amcası Ebu Talib’in kızı Ümmehani’nin evini şereflendirmişti.

Ona:

“Yanınızda yiyecek bir şey var mı?” diye sordu.

Ümmühani, mahcup bir ses ile cevap verdi:

Hayır, kurumuş ekmek kırıntıları, tuz ve biraz da sirke var. Ben de, bunları sana ikram etmekten utanırım…

Mübarek ömrü boyunca, önüne konulan hiçbir yemeği küçümsemeyen ve beğenmemezlik etmeyen Allah’ın Resulü:

Getir onları!” emretti. Sonra o kuru ekmekler suyun içine ufalandı. Bir miktar tuz ilave edildikten sonra da, üzerlerine sirke döküldü!

Bu mütevazi yemeği, afiyetle yiyen Peygamber Aleyhisselam, Rabbine hamd duaları ettikten sonra, şöyle buyurdu:

Ey Ümmühani! Sirke ne güzel katıktır! Sirkesi bulunan bir ev, katıktan mahrum sayılmaz!

Sihirli İksir: Sirke

Ucuz ve basit bir ilaç
Hastalıklar söz konusu olduğunda, Bechamp’ın söylediği şeyi hatırlamakta fayda var: “Önemli olan mikrop değildir, bünyedir!” Bu nedenle gündelik hayattaki tehditlere karşı direnç gösterebilecek sağlıklı bir yapıya sahip olmak için bütüncül bir yaklaşım sergilemek gerekir. Mesela grip salgını olduğu zaman sadece hastalığı kapmış kişilerden uzak durmaya çalışmak değil, doğal savunmamız olan bağışıklık sistemimizi kuvvetlendirmeliyiz ki, o bizi korusun. Sadece belirtileri yok eden bir ilaç yerine sağlık problemlerinizi ciddi olarak ele almalısınız.

HANGİSİNİ SEÇMELİ?
Elmadan elde edilen sirkenin haricinde, hurma, kavun, muz, orman meyveleri (frambuaz vb.), hintdarısı, pirinç, patates, Hindistan cevizi, akçaağaç şurubu, bal, melas (şeker pekmezi), şeker pancarı, buğday ve hatta biradan bile sirke üretilebiliyor. Üzüm sirkesi en çok kullanılan türü olsa bile tedavi edici sayısız etkilerinden dolayı ‘altın madalya’ elma sirkesinindir. Burada her türlü duruma ve yaygın kullanıma uygun olan sirke tariflerini sunacağız. Fakat siz asla saf sirke tüketmeyin, her zaman bir miktar sulandırarak kullanın. Bu tarifler geleneksel ve popüler tıptan yararlanılarak verilmiştir. İhtiyaç halinde doktora gitmeyi ihmal etmeyin. Tıbbi tedavinize doktor tavsiyesi olmadan kesinlikle ara vermeyin.

ADAÇAYI SİRKESİ
150gr. adaçayı l 1 lt. sirke
Adaçayını sirkenin içine ekleyip bir ay boyunca dinlendirin. Bu sirke diyabete, hormonal sorunlara, yorgunluğa, aşırı terlemeye, mide ağrılarına, depresyona ve sıcak basmasına karşı bire birdir.

ON AROMALI SİRKE
Salatanızı tatlandırmak için kullanılabileceğiniz gibi sağlığınıza da çok iyi gelecektir. Bu karışımı üç hafta demlenmeye bırakın. Sonrasında salatanızı çeşnilendirmek için normal sirkeyle beraber ufak miktarlarda kullanabilirsiniz.

l 15 gr. kıyılmış sarımsak l 10 gr. kıyılmış soğan l 30 gr. Pelin otu l 15 gr. biberiye l 15 gr. sedef otu l 15 gr. adaçayı l 10 gr. lavanta l 8 gr. tarçın l 3 gr. muskat l 1 lt. beyaz üzüm veya elma sirkesi

Tamago-Su
Samurayların sihirli içeceği
Bu sihirden siz de faydalanmak ister misiniz? Bundan daha kolay bir şey yok. Tek problem, esmer pirinç sirkesi bulmakta. En kuvvetli doğal reçete olarak kabul edilen Tamago-Su veya yumurtalı sirke, aşağıdaki şekilde hazırlanıyor:

  • Taze bir yumurtayı esmer pirinç sirkesi dolu bir bardağın içine tamamen batacak şekilde bir hafta bırakın. Sirke, kabuğu dahil tüm yumurtayı tamamen çözüp eritecektir. Geriye sadece kabuğu iç taraftan saran zar kalacaktır.
  • Ertesi hafta, yapmanız gereken, sirkenin içindeki bu zarı delip, içindekini sirkeye katmak ve iyice karıştırmak. (Zarı değil, onu atabilirsiniz!)
  • Uzun ve sağlıklı bir yaşam için yapmanız gereken, günde üç defa bu karışımın bir miktarını, bir bardak sıcak suya karıştırıp içmek.

BAL SİRKESİ
Hazırlaması keyifli başka bir sirke tarifi:
-İki litre kaynar suyu bir kilo balın üzerine dökün. Bal iyice eriyinceye kadar karıştırın. Mayalanmayı hızlandırmak için karışıma bir bardak taze meyve suyu eklerseniz, sonuç çok daha iyi olacaktır.
-Bir çorba kaşığı ılık suyun içinde bir miktar mayayı karıştırın.
-Bu mayayı ballı suyun üzerine koyacağınız bir dilim ekmek içi üzerine yayın.
-Kabın üzerini bir tülbentle örtüp, on beş gün kadar dinlendirin.
-Ardından üzerindeki ekmek dilimini alıp, köpüğü temizleyin ve süzün.
-Elde ettiğiniz sıvıyı üzerine tülbent örtülü olarak açık havada sirkeleşinceye kadar yaklaşık bir ay boyunca dinlenmeye bırakın.

FRAMBUAZ SİRKESİ
Nefis ve hazırlaması çok kolaydır. Tek zorluğu bol miktarda frambuaz gerekmesidir.

  • İki litre suyu dört bardak taze frambuazın üzerine döküp bir gece boyunca bekletin. Ardından süzüp posasını atın.
  • Aynı işlemi bir önceki adımda elde ettiğiniz sıvı ve yine dört bardak frambuazla tekrarlayın ve bütün bir gece bekletin. Bu işlemi, toplamda beş defa tekrarlamak gerekiyor.
  • Elde edilen frambuaz suyuna 500 gr. rafine edilmemiş şeker ilave edin. Üzerine tülbent örtüp, sıvıyı yaklaşık 25 derecede iki ay boyunca bekletin. Son olarak süzün.

SİRKE TEKNOLOJİSİ
Sirke, üzüm ve bünyesinde şeker bulunan diğer yaş veya kurutulmuş meyvelerin veya şıraların çeşitli işlemler uygulanmak suretiyle önce etil alkol sonra asetik asit fermantasyonuna uğraması sonucu veya şarapların asetik asit fermantasyonu ile elde edilen ürünü şeklinde tanımlanır (Üzüm sirkesi, elma sirkesi gibi).

Sirke üretiminde iki aşama vardır. Birinci aşamada; mayalar, anaerobik yolla şekerleri etanole çevirirler. İkinci aşamada; üretilen bu alkol, sirke bakterileri tarafından aerobik koşullarda asetik aside okside edilir.

Sirke bakterileri, Acetobacter ve Gluconobacter cinslerine ait türler olup ticari sirke üretiminde yaygın olarak Acetobacter türleri kullanılır.

Asetik asit fermantasyonu:
CH3CH2OH+OH → CH3COOH+H2O
Asetik asit fermantasyonu başlamadan alkol fermantasyonu bitmiş olmalıdır. Sirke bakterileri havanın oksijeni yardımıyla alkolü okside ederek asetik aside çevirir. Kimyasal bakımdan asetik asit fermantasyonu bir oksidasyon (dehidrogenasyon) olayıdır. Asetik asit üretimi bir çok fermentatif bakteri tarafından yapılmakla beraber ticari olarak üretimde özel bir grup bakteri “asetik asit bakterileri” kullanılmaktadır. Asetik asit bakterileri iki grup altında toplanır. Gluconobacter ve Acetobacterler.

Asetik asit bakterileri Gram(-) genelde çomak şeklinde fakat değişen morfolojiye sahip, aside toleranslı, aerop kirpikli bakterilerdir. A. pasteurianus, A. aceti ve A. peroxidans sirke yapımında kullanılan türlerdir. Optimum üreme sıcaklıkları, 25-30°C ve optimum üreme pH aralığı ise 5.4-6.3’tür. Etanolün dışında gliserol ve laktatı da karbon kaynağı olarak kullanabilirler.

Asetik asit Biyosentezi : İlk oksidasyon aşamasında etanol, alkol dehidrogenaz enzimi ile asetaldehite oksitlenir. İkinci oksidasyon ise asetaldehit dehidrogenaz enziminin faaliyeti ile asetaldehit hidratın asetik asite oksidasyonudur. Sonuçta 1 mol etanolden 1 mol asetik asit oluşur. Glukonobakterler etanolü sadece asetik asite oksitlerken (tamamlanmamış oksidasyon) Acetobakterler etanolü önce asetik asite daha sonra da oksijen varlığında CO2 ve H2O indirgerler.

Sirke üretiminde bu durum asit niceliğini azaltacağından pratikte önem taşır. Glukonobakterler ayrıca glukozu glukonik asite de oksitleyebilirler. Glukonik asit ilaç endüstrisinde kullanılan kalsiyum glukonatın yapımında kullanılır. Doğal sulara sodyum glukonat ilavesi ile de tuz çökelmesi önlenmektedir.

Sirke bakterilerinin çalışmasını etkileyen faktörler:
Alkol: Asetik asit bakterileri %10 ile %14 alkol içeren ortamlarda rahat çalışırlar. Eğer alkol oranı %14’ün üzerinde olursa alkolün asetik aside dönüşmesi tam gerçekleşmez. Diğer taraftan alkol konsantrasyonu çok düşük olursa, üretilen asetik asit sirke bakterileri tarafından karbon kaynağı olarak kullanılarak karbon dioksit ve suya dönüştürülür (aşırı oksidasyon).

  • %6 -7 alkol konsantrasyonuna dayananlar: A. oxydans, A. xylinum
  • %9- 11 alkol konsantrasyonuna dayananlar: A. aceti, A. pasteurianum
  • %11- 13 alkol konsantrasyonuna dayananlar: A. curum, A. schutzenbach
  • Oksijen: Etil alkolün asetik aside dönüşmesi aslında bir oksidasyon olayıdır.

Sirkeleşmenin meydana gelmesi için ortamda bol ve taze oksijen bulunmalıdır. Her 1 g alkolün oksidasyonu için yaklaşık 12 lt hava gerekir.

Sıcaklık: Sirke bakterilerinin çalışması 15°C’nin altında yavaşlar. 5 -10°C aralığında ise çalışamazlar. Sirke bakterilerinin optimum çalışma sıcaklığı 28- 34°C’dir. Mezofilik mikroorganizmalardır. Diğer taraftan asetik asit bakterilerinin fermantasyonu ekzotermik bir olay olduğundan sıcaklık yükselmesi olur.

Asit: Asetik asit bakterileri türden türe değişmekle birlikte %3- 18 arasında asetik asit konsantrasyonuna kadar dayanıklılık gösterir. Ör: A. aceti ve A. pasteurianum %6 aside kadar, A. rances ise %8-9 aside kadar dayanır.

Sirke Üretimi: Sirke üretiminde, alkol elde edilebilen tüm maddeler, nişasta içeren maddeler, hammadde olarak kullanılabilir. Sirke ülkemizde daha çok üzümden yapılır. Bununla birlikte Amerika da elma sirkesi Kanada da malt sirkesi kullanımı yaygındır. Dünyada sirke yapımında kullanılan ham maddeler şunlardır: Şarap, taze ve kuru üzüm, yaş ve kuru meyveler, malt, şeker şurupları, bal, çeşitli hububat, yabancı ot tohumlarının tatlı üsareleri ve meyveleri vb.

Sirke yapımında yavaş (basit yavaş, orleans yöntemi ve pastör yöntemi haftalar – aylar alabilir), hızlı (jeneratör yöntemi ve daldırmalı, 20 saat- 3 gün sürer) olmak üzere iki farklı yöntem kullanılır. Şaraptan sirke yapılacaksa şarabın en az %11-12 alkol içermesi gerekir. Sirke yapımından hemen önce alkol oranı seyreltilerek %7-5,5’e düşürülür. Üretilen sirkede asetik asit oranı en az %5 olmalıdır.

Yavaş Yöntem (Kesikli/Geleneksel Yöntem): Önce hammaddede alkol fermantasyonu gerçekleştirilir. Alkol oranı %13 düzeylerine çıktığında, asetik asit bakterileri sıvı yüzeyde gelişerek bir zar oluşturur (sirke anası).

Yüzeyde oluşan sirke anası etil alkolün asetik aside dönüşmesini gerçekleştirir. Bu yöntemle oldukça yavaş sirke üretilir. Ama üretilen sirkenin kalitesi oldukça yüksektir. Tahta fıçı veya kaplar kullanılır. Sirkeleşme uzun sürer ve üretim oranı da oldukça azdır. Bununla birlikte iyi kalitede yüksek aromalı sirke elde edilmektedir.

200-300lt hacimlerinde fıçılar kullanılır. Şarap yüzeyinden 3- 5 cm üstte veya fıçının 2/3 oranında üst kısmında 2-3 cm çapında delikler açılır. Deliklere tülbent konur. Üst deliğe de sapı şarap içine uzanan huni konur. Fıçıya tahta musluk takılır. Fıçının yarısına kadar şarap konur. Bu şaraba 1/3- ¼ oranında pastörize edilmemiş keskin sirke konur. 28- 30°C’de sirkeleşmeye bırakılır.

Bir süre sonra sıvının yüzeyinde zar oluşur. Üretilen asetik asit alkolden daha yoğun olduğundan fıçının dibine çöker. Alkol sürekli sirke anasıyla temas halindedir. Sirkeleşme devam eder ve 6-8 hafta sonra tamamlanır.
Sirkeleşmenin sona erdiği sirke anasının kendiliğinden dibe batmasıyla anlaşılır.

Orleans Yöntemi: Orleans metodunda 220-230 litrelik fıçılar kullanılır. Yatayına birbiri üzerine yerleştirilirler. Ön çeperin üst tarafında iki delik bulunur. Çapı 6-7 cm olan, göz denilen bu deliklerden biri şarabı doldurmaya ve sirkeyi boşaltmaya yarar. İkincisi hava deliğidir, tapa denir. Fıçılarda, sirkeleştirme için içinde bolca sirke bakterisi bulunan 8 derecelik 150 litre sirke hazırlanır, buna her 8 günde bir 10 lt şarap katılır, sıvı seviyesi gözün 5 cm altına çıkana kadar devam edilir. 15 gün sonra sirkeleşme tamamlanır, fıçıdan 10 lt sirke çekilir ve 10 lt şarap konur.

Pastör Yöntemi: Esası yavaş usuldeki fıçıları üst üste koymak ve borularla bağlamak suretiyle kontinu hale getirmektir. Bir devirde şarabın sirkeye dönüştürülmesi sağlanır.

Jeneratör Yöntemi: Ülkemizde üretilen sirkelerin bir bölümü bu yöntemle üretilmektedir. Sirke bakterilerine geniş yüzey sağlamak amacıyla fermantör içine yonga, taneleri alınmış mısır koçanı parçaları, vs kullanılır. Sirkeleştirilecek şarap bu geniş yüzey üzerinden yayılıp yavaş yavaş akarken bu geniş yüzeye yerleştirilmiş sirke bakterileri tarafından sirkeleştirilir. Gereksinim duyulan bol havada kabın kenarlarında açılan deliklerden karşılanır.

Bu yöntemde üretim tankının üst bölümünden alkollü sıvı püskürtülür. Tankın orta kısmında içersinde asetik asit bakterilerinin bulunduğu odun talaşı vardır. Tankın en alt bölümünde ise oluşan sirke toplanır.

Bu jeneratörlerin çapları 0,8-3 m ve yükseklikleri 2m- 12m arasına olabilir. Genellikle 1m çapına ve 2 m yüksekliğindedir. Birkaç tanesi yan yana da kurulabilir. Dolgu maddelerine asetik asit bakterilerinin tutturulması için dolgu maddesinden birkaç kez keskin sirke geçirilir. Veya kap hava delikleri kapatılarak sirke ile doldurulur. Dolgu maddesine sirke bakterilerinin yerleşmesinden sonra (7- 10 gün sürer) fıçının üst kısmından alkollü madde aralıklarla akıtılır.

Yağmur gibi geniş bir yüzeye dökülen alkol aşağıya doğru akarken sirke bakterileri tarafından sirkeleştirilir. Jeneratör sisteminde sirke iki yöntemle elde edilir. Birinci yöntemde sirkeye dönüştürülecek şarap % 3-3,5 asit içerecek şekilde veya yarı yarıya sirke ile karıştırılır. Bu karışımın jeneratörden bir kere geçirilmesiyle sirkeleşme tamamlanır.

Asit oranı % 5-6 ya yükselir. Diğer yöntem de ise şarap aynı jeneratörden birkaç defa veya 2-3 jeneratörden sırayla geçirilerek asit miktarını istenilen orana yükseltir. Jeneratör yönteminde 1m3 olgu materyali günde 2,5-3 litre saf alkolü okside eder.

Jeneratör yöntemi jeneratörün altında toplanan henüz sirkeleşmesi tamamlanmamış şarabı alıp bir motor yardımıyla tekrar jeneratörün üzerinden sisteme verilmek suretiyle sürekli sistem haline getirilebilir (Frings jeneratörü) bu yöntemle sirke verimi de artar ve daha kısa sürede sirke üretimi mümkün olur.

Daldırma (Submers) Yöntemi: Bu yöntemde dolgu maddeleri olmaksızın asetik asit bakterileri substratın içinde çoğalırlar. Bu yöntemde sirke üretimi jeneratör yöntemine göre 30 kez daha hızlı olmaktadır. Fermantasyon 24- 29°C arasında, %8- 12 arasında alkol içeren ortamda sürekli karıştırılarak Acetobacter kültürü ile gerçekleştirilir. Fermantasyon sıvının yüzeyinde değil iç kısmında meydana gelir. Fermantasyon sırasında ortama kontrollü şekilde oksijen verilir. Bu yöntemde soğutucu boru tertibatı olan fermantörler kullanılır.

Fermantör aside dayanıklı, paslanmaz çelikten, tahtadan veya sentetik materyalden yapılmıştır. Üzerinde sıcaklık, pH, alkol ve hava miktarını kontrol eden sistemler vardır. Bu yöntemle kısa zamanda çok yüksek oranlarda sirke yapılabilir. 24 saatte %4-6 asitli 5-10 ton sirke bu yöntemle yapılabilir. Dolgu materyali kullanılmadığından dolgu materyalinden kaynaklanan sorunlar yaşanmaz

Sirke yukarıda anlatılan metotlara göre üretildikten sonra dinlendirmeye bırakılır. Sirkede kalan %0,5-1 alkol asitlerle birleşerek esterleri meydana getirir. Dinlendirme aşamasında dayanıklılığı artırmak için 50-75mg/lt düzeyinde kükürtleme yapılır. Durultma işlemi için eskiden bez torbalar kullanılmakta idi ancak günümüzde ultrafiltrasyon uygulanmaktadır. Filtrelerin gözenek çapı 0,2mikrondur. Bu işlemden sonra pastörizasyon veya sterilizasyona gerek kalmaz. Son üründe asitlik %4, kül miktarı 0,8g/l ve alkol miktarı %0,1 dolaylarındadır.

“Sirke Hakkında Herşey” üzerine 8 yorum

    • Sirke iki aşamalı bir fermantasyonla oluşur. Bahsettiğiniz yöntemler ilk aşamada yani alkole dönüşümde farklılık gösterse de Alkole dönüştükten sonra ikinci aşamada her iki yöntem de asetik asite dönerek aynı olurlar. Aromaları farklılık gösterir ama bitim aşamasında alkol miktarı en fazla %0,1 olur ki yok kabul edilir.

      Yanıtla
    • Bu soruyu cevaplamak için alkole dönüşmeyi kısaca hatırlama yapalım. Alkole dönüşme için şeker gereklidir.Şekerin fermantasyon olması sonucu ise alkol meydana geliyordu. Sirke haline ise bu dönüşme esnasında mayalanmanın bozulması neticesinde asitli bir hal almaktadır.Bu durumda sirke içerisinde şeker kalmadığı için fermantasyon oluşamaz.şeker katılırsa da sirke tekrarlanır.Şüphelendiğiniz durumda 0-10 aralığında ki alkolemetre ile mutlak alkolü kontrol edebilirsiniz.Eser miktarda bulunabildiğini,fakat sıcaklık düzeltmesi neticesinde hiç alkol olmadığını görürsünüz. Bunun için okuduğunuz derceyi sıcaklığa göre düzenleme yapmanız gerekiyor.

      Sirkeyei alkole dönüştüren sistem geliştiyse bilenler bizlere yorumlarıyla zaten anlatacaklardır.

      Yanıtla
  1. Merhaba Ergun Bey,

    Ben evde doğal elma sirkesi kurdum. 10 gün oldu. 40 gün sonra %100 sirke olur mu? Sirkenin olduğunu nasıl anlarım? Başından beri cam kavanozun üzerinde tülbent var ve hava ile temas durumunda. Bildiğim kadarıyla önce alkol oluşması gerek. Ortam anaerobik olmadığı halde alkol oluşur mu? Yoksa kapalı kapta bekletip alkol oluştuktan sonra mı tülbentle kapamaliyim? Birde ben sadece dilimlenmiş elma, her 2 lt su için 1 yemek kaşığı bal ve su kullandım. Bazı kimseler tuz koymayı öneriyor, bazıları da tuzun sirke işlemine faydası olmadığını söylüyor. Sizin fikriniz nedir?

    Teşekkürler

    Oguz Aydar

    Yanıtla
    • Oğuz bey yaptığınız işlemler genelde doğru kavanozun kapağı kapalı olması gerekli 30 ila 35 derecede tutsanız 40 güne kalmaz.tuz koymanız gerekli en güzel tarafı kendinizin kurmuş olması.kolay gelsin.

      Yanıtla

Kerim Usta için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Kerim Usta sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et