Şemsi Tebrizi’den Güzel Sözler

Şemsi Tebrizi'den Güzel Sözler

Şemsi Tebrizi’den Güzel Sözler

  • Anlatılarak dile düşen mi, anlatılmayıp yürek deşen mi?
  • Dağı bile taşır, insan âşık olup inanınca.
  • Olurda bir gün mesafeleri aşıp bana gelirsen, yüreğinde rengârenk açan aşk ile gel.
  • Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım mecazi mi, yoksa dünyevi, semavi yada cismani mi diye sorma! Ayrımlar ayrımları doğurur. Aşk’ın ise hiçbir sıfata ya da tamlamaya ihtiyacı yoktur. Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde, ya da dışındasındır, hasretinde…
  • Bütün kapılar kapansa bile sonunda “o” kimsenin bilmediği patikalar açar.
  • Ne kadar okursan oku bilgine yakışır şekilde davranmıyorsan cahilsin demektir.
  • Gökleri bir mendil gibi dürüp avucuna almalı.. Sonsuz zevalsiz çerağı, bir kandil gibi gök kubbesine asmalı.
  • Yaşamın tek bir anahtar cümlesi var. Kul inşallah der, yaradan İnşa eder!
  • Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi?
  • Yaşarken anlayamadıkları değerleri, öldükten sonra anlamanın kimseye faydası yok. Sevdiğinizi dirileştirmenin yolu, hayatın tazeliğinde itiraf ve ifade etmektir.
  • Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir.
  • Bil ki, güneşe bakmaya cesareti olmayan, gölgede kalmaya, gölgeyi ışık sanmaya mahkumdur.
  • Bütün kapılar kapansa bile sonunda “o” kimsenin bilmediği patikalar açar..
  • Söylediklerimin hepsinden vazgeçtim, pişman oldum. Çünkü ne sözde mana, ne de mana da söz kaldı.
  • Sevmek bu kadar güzelse, kim bilir sevmeyi yaratan ne kadar güzeldir.
  • Bildiklerini unut. Diyor dost. Gel al eline bir silgi, şu yeni başlayan güne bilgilerini silmekle başla. Zanlarını, yargılarını, önyargılarını ve dahi bütün genellemelerini koy bir çuvala ve hepten terk et. Gıybet etme sakın,… bil ki dedikodu denilen şey mıknatıs gibi kötü enerji çeker. Kimsenin aleyhine konuşma, uzaktan atıp tutma, insanları kem dille yargılama, bil ki yanılırsın.
  • Hayat bu, son dediğin anda, her şey yeniden can bulur.
  • Kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten, ”ne yapalım, kaderimiz böyle” deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hakimisin, ne de hayat karşısında çaresizsin.
  • Kainat yekvücut, tek varlıktır. Her şey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır.
  • Sakın kimsenin ahını alma; bir başkasının, hele hele senden zayıf olanın canını yakma.
  • Unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir ve bir kişinin saadeti, herkesin yüzünü güldürebilir.
  • Aşk nasip işidir, hesap işi değil.
  • Aranızdaki bütün perdeleri tek tek kaldır ki, Tanrı’ya saf bir aşkla bağlanabilesin.
  • Kuralların olsun ama kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma.
  • Bilhassa putlardan uzak dur dost. Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma! İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama.
  • Önce sevgiyi anlayalım. Allah bir insanı senin elinle ayağa kaldıracaksa, sen nasıl elini uzatmazsın? Allah seni insanlara sevdirmek istiyor, Allah senin dağılmış parçalarını topluyor. Aşka nankörlük etme.
  • Şu dünyada semadaki yıldızlardan daha fazla sayıda sahte hacı hoca şeyh şıh var. Hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir. Tutup da ona hayran olmaya değil.
  • Sevmeyene karınca yük Sevene filler karınca Dağ bile taşır İnsan âşık olunca!
  • Hayatta olabileceğiniz en güzel yer, bir duanın içinde yer almaktır.
  • Derdini sade anlatan adam dertlidir. Güzel anlatan edebiyatçı, haliyle anlatan aşık, tebessümüyle örten âriftir!
  • Anladım ki gönül çuvalımdaki kelimeler sana yetmez. Oysa gönlüm güzel olmazsa, bahçemde bir gül dahi bitmez, ey sevgili, senin “aşk’ın daim olsun. Benim yaram olsa da fark etmez!
  • Bildiklerini unut. Diyor dost. Gel al eline bir silgi, şu yeni başlayan güne bilgilerini silmekle başla. Zanlarını, yargılarını, önyargılarını ve dahi bütün genellemelerini koy bir çuvala ve hepten terk et.
  • Her şeyi senin için var ettim diyen Rabb’e, her şeyi senin için terk ettim” diyebilmektir aşk.
  • Hakkın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatım alt üst olur diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden iyi olmayacağını?
  • Gönlüm o köpeğin (nefs’in) yüzünden bir aydınlığa eremedi. Hep onu şöyle idare et, böyle yaşat ki, kimse vurup inciltmesin kaygısı ile oyalandım.
  • Bazen uzaklaşmak gerekir, yakınlaşmak için. Bazen hatırlamak gerekir, hatırlanmak için. Bazen ağlamak gerekir, açılmak için. Bazen anmak gerekir, anılmak için. Bazen de susmak gerekir, duymak için.
  • Sevdiğini mertçe seven kişi, pervane gibi özler ateşi. Sevip de yanmaktan korkanın, masal anlatmaktır bütün işi.
  • Kuralların olsun, ama kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma.
  • Bilhassa putlardan uzak dur, dost ve sakın kendi doğrularını putlaştırma! İnancın büyük olsun, ama inancınla büyüklük taslama!
  • Ya tam açacaksın yüreğini, ya da hiç yeltenmeyeceksin! Grisi yoktur aşkın, ya siyahı, ya beyazı seçeceksin.
  • Mühim olan yükseklere çıkıp hayata tepeden bakmak değildir; mühim olan ne kadar yükselsen de her şeye eşit mesafeden bakabilmektir.
  • Bir an bekle, arkana dön ve unuttuklarını anımsa Kaybettiysen ara, kırdıysan af dile, kırıldıysan affet Çünkü hayat çok kısa.
  • Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden bilebilirsin hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını.
  • Ne yöne gidersen git,-Doğu, Batı, Kuzey ya da Güney-çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.
  • Aşk bir seferdir. Bu sefere çıkan her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir. Bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.
  • Unutma! Her şeyin bir hesabı var;
  • Ebedi mükâfat varsa ötelerde fani dertler bilmeyene mahsustur. İnanan bilir ki özlemlerin sonu vuslat, hüzünlerin sonu tebessümdür.
  • Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek; bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı?
  • Göz yumduğumuz kadar dürüstler ve sustuğumuz kadar insanlar!
  • Zahirdir gördüğün, zahirde dönersin.
  • Alimken arif oldun peki aşık olmaya namzet misin? Dostluk gül olmaktır, yaprağı ile de, dikeni ile de.
  • Eğer Allah seni bana yazmışsa, benden kaçışın yok! Lakin kader seni benden almışsa, ağlamaya lüzum yok.
  • Şu dünyadaki çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen sen ol kelimelere fazla takılma. Aşk diyarında dil zaten hükmünü yitirir. Aşık dilsiz olur.
  • Hayatta her şey olabilirsin; Fakat önemli  olan hayatın içinde insan olabilmektir.
  • Kalp ruha der ki: Ben severim, aşık olurum; ama acısını nedense hep sen çekersin. Ruh da cevap verir: Sen yeter ki sev.
  • Makamımız aşk, üslubumuz edeptir bizim. Kapımıza değil, gönlümüze vuran buyursun.
  • Çok üşüyorum dedim, dur üstüme bir şey alıp geleyim, dedi. Nasıl yani, üşüyen benim ama, dedim. Tamam işte, içimdesin ya, dedi ve ısındım!
  • Şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, hakikati keşfedemezsin. Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.
  • Elimde olsa cenneti ateşe verir, cehennemi de bir kova suyla söndürürüm ki geriye aşk baki kalsın!
  • Sabretmek, öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmaktır. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir.
  • Bir kişi Allah’tan başka kimseye ihtiyacı olmadığına inanırsa, Allah da onu kimseye muhtaç etmez.
  • Anladım ki: insanlar; susanı korkak. Görmezden geleni aptal, affetmeyi bileni çantada keklik sanıyorlar. Oysaki biz istediğimiz kadar hayatımızdalar. Göz yumduğumuz kadar dürüstler ve sustuğumuz kadar insanlar.
  • Devası “ah“tır. Gönlü mahzun olanın dostu Allah’tır.
  • Hileden, desiseden endişe etme. Eğer birileri sana tuzak kuruyor, zarar vermek istiyorsa, Tanrıda onlara tuzak kuruyordur. Çukur kazanlar o çukura kendileri düşer. Bu sistem karşılıklar esasına göre işler. Ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir katre şer.
  • Onun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz. Sen sadece buna inan!
    Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken, sen hiç ol. Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl ki çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutanda benlik zannı değil hiçlik bilincidir.
  • Kusursuzdur ya Allah, O’nu sevmek kolaydır. Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde bilebilir. Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan’dan ötürü yaratılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir, ne layıkıyla sevebilirsin.
  • Aranızdaki bütün perdeleri tek tek kaldır ki, Tanrı’ya saf bir aşkla bağlanabilesin.
  • Kuralların olsun ama kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma.
  • Bilhassa putlardan uzak dur dost. Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma! İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama.
  • Rahmetin kapısı her an açık. Senin kapın açık mı? Sen ona bak!
  • Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile sonunda O sadece kimsenin bilmediği gizli bir bir patika açar. Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! İstediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.
  • Hayatta her şey olabilirsiniz, fakat mühim olan hayatın içinde insan olabilmektir.
  • Her hakiki aşk, umulmadık dönüşümlere yol açar. Aşk bir milat demektir. Şayet aşktan önce ve aşktan sonra aynı insan olarak kalmışsak, yeterince sevmemişiz demektir.
  • Birini seviyorsan, onun için yapabileceğin en anlamlı şey değişmektir!
  • Ne zaman ki iyiliğim kötülük olarak algılandı, anladım ki doğru yoldayım.
  • İmtihan bu ya. Balığın gönlü, çöle vurulur.
  • Şükret! İstediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.
  • Kapımıza değil; kalbimize vuran buyursun!
  • Sevmeye layık olmayanı hatırlayarak değerli etme! Dönmek mi istiyor, bir şans daha verme. Unutma; sevgi yürekli olana yakışır.
  • Şimdi sorarım sana, hangi aşk daha büyüktür?
  • Kuran dört seviyede okunabilir. İlk seviye zahiri manadır. Sonraki batıni mana. Üçüncü batıninin batınisidir. Dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye.
  • Dostluk gül olmaktır, yaprağı ile de, dikeni ile de.
    Ey gönül, şimdi sorarım sana hangi aşk daha büyüktür? Anlatılarak dile düşen mi, anlatılmayıp yürek deşen mi?
  • Hakka teslimiyet ne zayıflık ne edilgenlik demektir. Tam tersine, böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir. Teslim olan insan çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır; emin bir belde de yaşar.
  • Mürşid mi arıyorsun? Etrafındaki ette kemikte arama, yüreğini bir yokla hele, ıssız mı, sessiz mi haykırışları. İşte ben soluğun olacağım, ta içinin içinden seni çıkartacağım celaleddin. Oyalandın, oyaladı gölgeler seni. Gel gör bendeki senleşen seni. Ben senelerdir sendeydim de, haberin yoktu!
  • Affetmeyi bileni çantada keklik sanıyorlar. Oysa ki; biz istediğimiz kadar hayatımızdalar.
  • Giderken kendimi sende bırakmayı diliyordum, gördüm ki, sana hiç gelmemişim.
  • Anladım ki, iyi niyetlerle dolu temenniler yalana sıvanmış teşekkürlerde boğuluyormuş. Merhabanın boynunu bükene, elveda demek zulümmüş.
  • Arş dönüyor, yıldızlar dönüyor dersin.
  • Kaç aşk eleğinden geçmem lazım, yedi deryayı bir yudumda içmek için?
  • O bir arslan gibi savaşa atılsın, onun timsah gibi bir kalbi olsun! O yeryüzünde kendisinden başka kimseyi bırakmasın! Hatta kendisiyle bile savaşa girsin.
  • Âlimken arif oldun peki âşık olmaya namzet misin?
  • Aşk ve sevgi arasındaki fark üzerine.
  • Hakiki Allah Aşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgah olur ama bekri aynı namazgaha girdi mi orası ona meyhane olur. Şu hayatta ne yaparsak yapalım, niyetimizdir farkı yaratan, suret ile yaftalar değil…
  • Başkalarına baktığın gözle, leylâ’yı nasıl görebilirsin? Onu göz yaşlarınla tertemiz yıkamadıkça!
  • Anladım ki gönül çuvalımdaki kelimeler sana yetmez. Oysa gönlüm güzel olmazsa, bahçemde bir gül dahi bitmez, ey sevgili, senin “aşk
  • Her insan için bir aşık olma zamanı vardır, bir de ölme zamanı.
  • Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yarimden de…
  • Dürüstlük bir şehirdir, ben de o şehrin sultanıyım, Onda kendim yaşayayım, kendim öleyim, kendim korunayım…
  • Bir şey yap, güzel olsun. Çok mu zor? O vakit güzel bir şey söyle. Dilin mi dönmüyor? Öyleyse güzel bir şey gör veya güzel bir şey yaz. Beceremez misin? O zaman güzel bir şeye başla. Ama hep güzel şeyler olsun. Çünkü Her insan ölecek yaşta…
  • Hak yolunda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil… Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzun üstündeki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol; silenlerden değil…
  • Biri gelir seni senden eder, biri gelir seni sen eder.
  • Kır kalemin ucunu. Bundan sonraki yolculuğumuz aşk yolculuğudur. Aşkı kalem yazmaz ki kitaplarda bulasın.
  • Allah sadece kalbi verir. İçini sen doldurursun !
  • Bazen, Akışına bırakmak gerekir; Yaprakları, suyu, mevsimleri, Olayları ve insanları.. Ve bekleyip görmek gerekir sonuçları..
  • Sende o var bu var , falan dedi var , falan anlattı var , peki sende senden ne var Mevlana?
  • Marifet dönmek değil, bulmaktır bilesin… !
  • Esas kirlilik dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.
  • Üstüne aşkı giydirdiğim bu yüreğe ben söz verdim, hiçbir harfi, sensiz bir cümleye kurban etmedim.
  • Gel bakalım, ateşle nasıl oynanır göstereyim. Gör bakalım ateş mi seni yakar, sen mi ateşi?
  • Kadın; bilene “nefes”, bilmeyene “nefs”tir.
  • Birini ne kadar çok aşağılar yahut dışlarsan, onun durumuna düşme ihtimalin o kadar artar. Kâinatın matematiğidir. Bir koyar, bir alır insan. Bilmeden kendi hesabını dürer diyor dost… hiçbir konuda emin olma diyor dost… kendini ayrıcalıklı sayma. Konumuna ya da mevkiine, ismine veya şöhretine güvenme. Şu hayatta tüm zahiri kisveler sabun köpüğünden ibarettir.
  • Ey sevgili! Bir geceliğine değiş tokuş etseydik yüreğimizi, Taşıyabilir miydin acaba bendeki seni…
  • Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek, beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.
  • Kaf dağı kadar yüksekte olsan da; kefene sığacak kadar küçüksün.
  • Diyorlar ki dost acı söyler? Acıyı söyleyene dost denilmez ki! Seni sevmeyen acı söyler dostun sana söyleyeceği acı dahi olsa senin canını acıtmayacak şekilde tatlı dille söyler.
  • Alimken, arif oldun, peki aşık olmaya namzet misin?
    Gıybet etme sakın, bil ki dedikodu denilen şey mıknatıs gibi kötü enerji çeker.
  • Kimsenin aleyhine konuşma, uzaktan atıp tutma, insanları kem dille yargılama, bil ki yanılırsın.
  • Bazısı gelirken, bazısı da giderken gönül açıklığı verir. Dikkat et ve iyi bak ki, sendeki bu gönül açıklığı giderken mi yoksa gelirken mi beliriyor?
  • Şu dünya bir dağ gibidir. Ona nasıl seslenirsen o da sana sesleri öyle aksettirir.
  • Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır. Şer çıkarsa, sana gerisin geri şer yankılanır.
  • İlim; zikreden dil, şükreden kalp, abreden bedendir.
  • Bana göre aşık öyle olmalı ki, şöyle bir kalkınca, her tarafı ateşler sarsın; her tarafta kıyametler kopsun.
  • Sözler hakikat değildir, ağızdan çıkan seslerdir. Hakikati öğrenmek için söze değil yaşamaya ihtiyaç vardır.
  • Elalem şarap içer sarhoş olur, biz aşk ehliyiz, içmeden sarhoş olmuşuz.
  • İnsanoğlunun edepten nasibi yoksa, insan değildir. İnsan ile hayvan arasını ayıran edeptir.
  • Herkesi kendine eşit gör, her kim olursa olsun bir insanı küçümsemek akılsızlık, çok büyük görmekte korkaklıktır.
  • Her şeyin en büyüğü iki şeydir: ilim ve hoşgörü.
  • Şeriat der ki: seninki senin, benimki benim. Tarikat der ki: seninki senin, benimki de senin. Marifet der ki: ne benimki var ne seninki. Hakikat der ki: ne sen varsın, ne ben.
  • Dedim ki : etrafında dolaşsam beni kınıyorlar?! Dedi ki : zaten biz, kınanmadık sevgi görmedik ki…
  • Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır merkezinde, ya da dışındasındır hasretinde.
  • Her şeyi senin için var ettim diyen rabb’e, her şeyi senin için terk ettim” diyebilmektir aşk.
  • Ebe bilir ki, sancı çekilmeden doğum olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz.
  • Senden yepyeni, taptaze bir sen zuhur edebilmesi için, zorluklara, sancılara, hazır olman gerekir.
  • İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile yine başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.
  • Musikinin ritminde bir sır saklıdır; eğer onu ifşa etseydim dünya alt üst olurdu.
  • Güvendiğiniz dağlara karlar yağdığında, en güzel çare, dağ ile karı başbaşa bırakmaktır. Gün gelip karlar eridiğinde; dağ yolunuzu gözleyince en güzel cevap, başka bir dağdan selam yollamaktır..
  • Mal, bir çok kimsenin kıblesidir. Yolcular onu feda ettiler. Dünyaya tapanlara göre bir pul, tatlı canlarından daha değerlidir. Sanırsın onların canı yoktur. Eğer canları olsaydı nazarlarında mal canlarından daha değerli olmazdı.
  • Şaşarım seven insan nasıl uyur? Aşık’a her türlü uyku haramdır.
  • Ey aşk! Sen öyle bir kişisin ki, dünya tokları, senin vuslatının açlarıdır.
  • Olmadı diye sızlandığın duaya, gün gelir olmadı diye şükredersin..
  • Senin baktığına herkes bakar; ama senin onda görebildiğini herkes göremez.
  • Allah bir insanı senin elinle ayağa kaldıracaksa, sen nasıl elini uzatmazsın ? Allah seni insanlara sevdirmek istiyor, Allah senin dağılmış parçalarını topluyor. Aşka nankörlük etme!!
  • Sözü süz de söyle, gönlü bulandırmasın. Sözü diz de söyle, kulağa inci diye takılsın. Sözü yüze söyle, gıybet olup utandırmasın.
  • Şeytanda insandaki özelliklerin birisi hariç hepsi vardır. Şeytanda eksik olan tek nimet aşk…şeytanın insanı çekememesi aşksızlığındandır.
  • Her kimsenin, kendisinde bulunan iki şeyin birisini öldürüp, birisini diri tutmaya çalışması lâzımdır. Öldürmesi îcâb eden şey nefsidir. Çünkü nefsi öldürmedikçe, rahata ermek düşünülemez. Diri tutması lâzım gelen şey de, gönüldür. Çünkü gönlü ölü olanların mesûd ve bahtiyâr olması düşünülemez.
  • Başkalarından saygı, ilgi ya da sevgi bekliyorsan, önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. Sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin. Yakında gül yollayacak demektir.
  • Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar.
  • Şayet Tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sende korku ve utanç içindesin çoğunlukla…Yok eğer Tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
  • Ya kor yürekli olmalı insan, ya da kor barındıracak yürekli.
  • Allah içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldür. Tek tek her birimiz tamamlanmış bir sanat eseriyiz. Yaşadığımız her hadise, atlattığımız her badire eksiklerimizi gidermemiz için tasarlanmıştır. Rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu hedefler.
  • Her şeyin bir hesabı var üzdüğün kadar üzülürsün.
  • Sen ol da; ister yar’ ol, ister ‘yara’; lütfun da başım üstüne, kahrın da.
  • Gelişim davetsizdi, gidişim de elvedâsız olsun istedim.
  • Gençliğimde aradığımı yaşlılığımda buldum, neylersin. Ya ben erken geldim, ya sen geç kaldın vuslata, neylersin. Kader!
  • Ben seni nasıl incitebilirim? Ayağına bir öpücük kondurayım desem, kirpiklerimin dikeni ayağına batar da rahatsız eder diye korkarım!
  • Ey Celaleddin, talipsen yüreğime, yalnızlığını adayacaksın bana.
  • Aşkı kalem yazmaz ki kitaplarda bulasın.
  • Sen nasıl bir pınarsın Mevlana’m, içtikçe daha çok susadığım.
  • Üzdüğün kadar üzülürsün.
  • Sen darda olduğun vakitlerde, sana bahşedilmiş olanlarla elinden geleni yaparsın en güzel çareleri düşünürsün uygularsın… Fakat yine bir şeyler olmuyorsa o zaman teslim olmayıp kendini yerden yere vurman iyi bir durum değildir. Kendi iç huzurunu bozarsın daha direnmekle. Diren direnebildiğin kadar uygula sana verilmiş olanla, o anki imkânlarınla. Teslim ol demek elin kolun bağlı otur demek değildir. Sadece sen her imkânı denediğin halde olmuyorsa onda senin için belki daha değişik güzellikler olacaktır. Veya senin için hayırlısı neyse o olacaktır.
  • Yaşarım mutlu olurum, yaşarım mutlu ederim, tabi ki mutsuzda olurum; ama yaşadığım sürece umutsuz, şükürsüz olmam. Aldatmaya çalışanlar, aldanırlar, güvenim kaybedilir hep, ama ben hep kazanırım.
  • Kainattaki her zerrede Allah’ın sıfatlarını bulabilirsin çünkü o camide, mescitte, kilisede, havra da değil, her an her yerdedir. Allah’ı görüp yaşayan olmadığı gibi, O’nu görüp ölen de yoktur. Kim O’nu bulursa, sonsuza dek O’nda kalır.
  • Kâinat yek vücut, tek varlıktır. Herkes ve her şey görünmez iplerle birbirine bağlıdır.
  • Sakın kimsenin ahını alma; bir başkasının, hele hele senden zayıf olanın canını yakma. Unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir. Ve bir kişinin saadeti, herkesin yüzünü güldürebilir.
  • Hayata tepeden bakarsan insanların sadece tepesini görürsün. Hayata daima insanlarla aynı mesafeden bak. O zaman insanların hem yüzünü, hem kalbini görürsün.
  • Sen teninle hayvan, ruhunla meleksin. Bunun için hem toprağa, hem feleğe gidersin.
  • Bir kişi, Allah’tan başka kimseye ihtiyacı olmadığına inanırsa, Allah onu başkasına muhtaç etmez!
  • İşimiz Allah’a kalmışsa, olmuş bil.
  • Madem ki indan eşref-i mahlukattır, yani varlıkların en şereflisi, attığı her adımda Allah’ın yeryüzündeki halifesi olduğunu hatırlayarak buna yakışır, soylulukta hareket etmelidir. İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile, gene de başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.
    Senin baktığına herkes bakar; ama senin onda görebildiğini herkes göremez. Herkes aşık olabilir; ama hiç kimse senin gibi sevemez. Tek fark sensin. Seni özel kılan sevdiğin değil, sevgin…
  • Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. “Aman sakın kendini” diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği: ” Bırak kendini, koy gitsin! ” Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!
    Şu hayatta ancak tezatlarla ilerleyebiliriz. Mümin içindeki münkirle tanışmalı, Tanrıya inanmayan kişi ise içindeki inananla. İnsan-ı kamil mertebesine varana kadar gıdım sıdım ilerler kişi ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır.
  • Ey aşk! Seni senelerce yaban ellerde, hoyrat dillerde aradım. Oysa bendeymişsin bilememişim. Oyalanmışım. Kalakalmışım.
  • Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım?” diye sormak için hiçbir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün. Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa, yazık. Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.
  • Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. Şayet Allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi, hiç şüphesiz öyle yapardı. Farklılıklara saygı göstermemek kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak, Hakkın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.
    Sen sevişmedeydin ay’ la, ben’ se gece’ den olma, güneş’ den doğma. Soğukluğuydun sen aşk’ın, ben yakan nar’ı sevdanın, dönüp duruyorduk bir yelkovan etrafında. Zaman günahlarını örterdi senin, ben çırılçıplak duruyorken ortada. Aşk geceydi, sen gün.
  • Cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama. İkisi de şu an burada mevcut. Ne zaman birini çıkarsız, hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak, cennetteyiz aslında. Ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak, nefrete, hasede ve kine bulaşsak, tepetaklak cehenneme düşüveririz.
  • Hüzün ki en çok yakışandır âşıklara. Yandık, yakıldık; ama hüzünden yana asla yakınmadık. Ne de olsa biz mahzun bir peygamberin ümmeti değil miyiz? Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yârimden de.
  • Sanmayasın ki; aşk akıl işidir. Gül ki her gönlün mürşididir. Kimini kokusuyla şad eder. Kimini de dikeniyle irşat eder.
  • Güzel bir gülü, güzel bir geceyi, güzel bir dostu herkes ister. Önemli olan gülü dikeniyle, geceyi gizemiyle, dostu tüm derdiyle sevebilmektir.
  • Ey insan, Kaf Dağı kadar yüksekte olsan da kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma, üzdüğün kadar üzülürsün.
  • Bir koyar, bir alır insan. Bilmeden kendi hesabını dürer. Hiçbir konuda emin olma.
  • Kendini ayrıcalıklı sayma. Konumuna ya da mevkine, ismine veya şöhretine güvenme..
  • Geçmiş, zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret. Gelecek ise, başlı başına bir hayal perdesi. Ne geleceğimizi bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz. Sufi daima şu an’ın hakikatini yaşar.
  • Kader; yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergâh bellidir. Ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse, ne hayatın hâkimisin, ne de hayat karşısında çaresiz.
  • Sana dilsiz, dudaksız sözler söyleyeceğim bütün kulaklardan gizli sırlardan bahsedeceğim bu sözleri sana, herkesin içinde söyleyeceğim ama senden başka kimse duymayacak kimse anlamayacak.
  • Senin gönlün değişirse, dünya değişir.
  • Sığ suları en hafif rüzgârlar bile coşturabiliyor. Derin denizleri ise ancak derin sevdalar. Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her şey susuyor. Anladım ki susan her şey derin ve heybetli.
  • Her yolun bir adabı vardır. Allah’ı sevmenin de bir adabı vardır. Derviş sadece gönlü geniş ve ruhu gezgin bir sufi demek değildir ki.
  • Sabırlı olun, iyi şeyler bir gecede olmuyor. Beklediğinize değeceğini zaman size gösterecektir.
  • Aradığın şey o kitaplarda değil, aradığın şeyi okuyarak bulamazsın. Sende eksik olan şeyi gözlerinle tamamlayamazsın. Aradığın şeyi Dünya’da arayacaksın, aradığın şeyi yüreğinle bulacaksın. Dünya’da ki tüm kitaplar, tüm hesaplar, akıl oyunları, sayfalarca laflar, sevginin yerini tutmaz. Okuyarak öğreneceksin ama severek anlayacaksın.
  • Eğer susarsan, konuşman daha aydınlık olur. Çünkü sükutta, hem sessizliğin ışığı, hem de konuşmanın faydası gizlidir.
  • Ey Sevgili! Bir geceliğine değiş tokuş etseydik yüreklerimizi, taşıyabilir miydin acaba, bendeki Sen’i.
  • Tanrı kılı kırk yararak titizlikle çalışan bir saat ustasıdır. O kadar dakiktir ki, sayesinde her şey zamanında olur. Ne bir saniye erken, ne bir saniye geç. Her insan için biz aşık olma zamanı vardır, bir de ölmek zamanı.
  • Sözün kıymetini lal olandan, ekmeğin kıymetini aç olandan, aşkın kıymetini hiç olandan öğren.
  • Aşk; her şeyi senin için var ettim diyen Rabbe her şeyi seni için terk ettim, diyebilmektir.
  • Heyhat! Mum gibi erimiyorsa insan, “yanıyorum” dememeli; yanmaktan korkuyorsa kişi “aşk kapısı“ndan girmemeli… ya “kor yürekli” olmalı insan, ya da “kor barındıracak yürekli“!!
  • İlmi olmayan bir beden suyu olmayan bir şehre benzer.
  • Noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır. Bu dünyadan giden her hırsız için bir hırsız daha doğar. Ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır. Hem bütün hiç bir zaman bozulmaz, her şey yerli yerinde kalır merkezinde… Hem de bir günden bir güne hiçbir şey aynı olmaz.
  • Aşık odur ki, Allah’tan aldığı aşk emanetini Allah’a verir. Aşk mezhebinde her şey yüce Aşk’a kurbandır.
  • Bir gül kadar güzel ol ama dikeni kadar zalim olma. Birine öyle bir söz söyle ki, ya yaşat ya da öldür ama asla yaralı bırakma.
  • Bazen arkasına dönüp bakması gerekir insanın; Nerden geldiğini unutmaması için.
    Olduğu ‘kadar’ olmadığı ‘kader’.
  • Sana affedilemeyecek kadar büyük hata yapan birine, akıl sınırlarının bittiği. Yerden başlayacak ceza vermek istiyorsan ; bütün samimiyetinle affet. Hissedilen her şeyi arşivleyen kader, kendisiyle en iyi biçimde ilgilenecektir.
  • Arza hacet yok, halim sana ayandır. Dile gerek yok, sessizliğim sana beyandır. Söze lüzum yok, susuşum sana kelamdır. Kelama ihtiyaç yok, aşk sana figandır.
  • Lütfun da başım üstüne, kahrın da…
  • İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama!..
  • Şikayet edeceksen şikayeti, kendi nefsine et.
  • Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.
  • Nazlı nazlı yükselir köpük, derken pat diye sönüverir. Her zaman başkalarından öğrenmeye açık ol. En iyi bildiğin konularda bile köşeli düşünme, büyük konuşma.
  • Cümlenin sonuna nokta değil, ünlem değil, virgül yahut üç nokta koy. Açık bir kapı bırak daima. Ne kadar bilsen de hiç bir zaman yeterince bilemeyeceğini unutma.
  • Tevazudan şaşma. Ancak o zaman kurtulabilirsin bilginin cehaletinden. Diyor dost…
  • Seni sevmeyen acı söyler. Dostun sana söyleyeceği acı dahi olsa, senin canını acıtmayacak şekilde tatlı dille söyler.
  • Uzun yollardan geldim, sana geldim. Yoruldum, duruldum, bir nehir bunca sene yatağını mı arar? Aradım. Aktım. Aç sadrını sana geldim, beklediğin bendim, aradığım sendin..!
  • Sahi nedir sevmek; bir muma ateş olmak mı?
  • Adam adamsa oturduğu her yer köşe olur ona! Adam adam değilse, köşe bile eşik olur ona!
  • Gönlü mahzun olanın dostu Allah’tır…
  • Allah senin kapından aşk sarayına bir insan alacaksa, o insana sen nasıl “Ben seni sevmiyorum” dersin?
  • Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret. Kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki, ağlar perişan olur onun için. Kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı, kırar ve atar. Ya aşırı kıymet verir, ya kıymet bilmeyiz. Aşırılıktan uzak dur.
  • Dünyayı ahirete götüremeyeceğine göre, öyle bir yaşa ki dünya seni ahirete götürsün.
  • Hakiki Sufi öyle biridir ki başkaları tarafından kınansa, ayıplansa, dedikodusu yapılsa, hatta iftiraya uğrasa bile, o ağzını açıpta kimse hakkında tek kelime kötü laf etmez.
  • Sufi kusur görmez. Kusur örter.
  • Eğer çok konuşmak faydalı olsaydı, Allah iki ağız, bir kulak verirdi. Onun için, çok dinleyip az konuşmak gerek!
  • Dünyada tek bir mümin üşüyorsa; ısınma hakkına sahip değilsin!
    Allah’ın sırrı sensin, kalbine yolculuk et.
  • Kalk, silkelen, kendine gel. Umutsuzluğa sarılma. Umutsuzluk şeytandan, ümit etmek ise Allah
  • Altın olsam değerimi herkes bilir, ben basit bir demir olayım değerimi anlayan bilsin.
  • Nefsini bilenlerden ol, silenlerden değil!
  • Sığ suları en hafif rüzgârlar bile coşturabiliyor. Derin denizleri ise ancak derin sevdalar.
  • Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her şey susuyor. Anladım ki susan her şey derin ve heybetli.
  • Cehennem gibi olmalı, cehennemi bile yakıp yandıracak bir gönül istemeli. Ki o gönlün önüne iki yüz deniz çıksa, hepsini de yaksın, yandırsın. Onun tek bir dalgası bilindik denizlere taş çıkartsın.
  • Allah bir insanı senin elinle ayağa kaldıracaksa, sen nasıl elini uzatmazsın ? Allah seni insanlara sevdirmek istiyor, Allah senin dağılmış parçalarını topluyor. Aşka nankörlük etme!!
  • Otunu, suyunu bilmediğin gönüllerde koyun gütme, yoksa, kaçırcağın keçilere çobanlık yapamazsın!
  • Bu nicelik ve nitelik dünyasının ucunda dertli sesiyle konuşan bir adam durmakta!
  • Gözü kartallarınkinden bile daha keskin yüzü şahididir gönül ateşinin iç ateşinin yakıcılığı artıyor her zaman arzuyla dolu bir ruhtan, yanan bir avuç topraktı aşk ve sarhoşluktan nasipsiz bilginler tedavi için nabzını hekim eline verdiler.
  • Kendini görmediğin her yerde Allah’ı görebilirsin.
  • İnsanlar maşuk aramıyor, bencil duygularına köle arıyor. Köle buluyor ama aşkı bulamıyor.
  • Her şey çok olunca ucuzlar; edep bunun aksinedir, o çoğaldıkça değeri artar.
  • Mum gibi erimiyorsa insan, yanıyorum dememeli. Yanmaktan korkuyorsa kişi, aşk kapısından girmemeli.
  • Her şey insanoğluna feda iken, insanoğlu ise kendine cefa olmuştur.
  • Biz Allah’tan gelene razı olursak Allah’ta bizden razı olur.
  • Sessizlik en güzel sestir, duyabilen için.
  •  

    Yorum yapın

    Kerim Usta sitesinden daha fazla şey keşfedin

    Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

    Okumaya devam et