Selamün Aleyküm-Kuran’da Selamlaşmanın Önemi

O Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur. Melik’tir; Kuddûs’tur; Selam’dır.” (Haşr Suresi, 23)

Selam, Allah’ın kullarını, her türlü tehlikelerden selamete çıkaran, cennetteki kullarına selam eden Rahman sıfatlarından biridir. Selam vermek ise müminlerin birbirlerine en güzel dilek ve temennilerini sunma şekillerindendir.

Selam verilen bir kişinin o selama daha güzeliyle veya en azından aynısıyla karşılık vermesi Kuran’da farz kılınmıştır:

“Bir selamla selamlandığınızda, siz ondan daha güzeliyle selam verin ya da aynıyla karşılık verin. Şüphesiz, Allah herşeyin hesabını tam olarak yapandır.” (Nisa Suresi, 86)

Selamın karşılığını daha güzeliyle vermek, tam anlamıyla alçak gönüllü, hoşgörülü olmanın ve büyüklenmemenin ifadesidir.

Cahiliyenin kötü ahlak modelinde ise, verilen bir selamı almamak, duymazdan gelmek gibi tavırlar karşı tarafa bir üstünlük gösterisi olarak yapılır.

Sosyal statü olarak kendinden daha küçük gördüğü kimseleri ezmek, haddini bildirmek gibi çirkin niyetlerle bu tarz davranışlara sık sık başvurulur.

İslam’da ise müminler arasında bu tarz bir üstünlük anlayışı, değerlendirme modeli kesinlikle yoktur. Konumu ne olursa olsun, kendisine verilen bir selamı almak her mümin için Kuran’da bildirilen bir emirdir.

Selam dilimizde de çok önemlidir. Arkadaşlığın, dostluğun ve samimiyetin ifadesidir.

Oysa günümüzde selamlaşmak neredeyse yok denecek kadar azdır.

Kuran ahlakının tam olarak yaşanmadığı toplumlarda, bir çok ifadenin dejeneri olduğu gibi, Allah’ın en güzel sıfatlarından biri olan Selam’ın anlam ve önemi de gereği gibi anlaşılmamaktadır.

Bu durum önceleri büyük şehirlerde hızlı ve hareketli yaşantının sonucu olarak düşünülürdü. Fakat şimdi küçük köy ve kasabalardaki, eski samimi selamlaşmalar da aranır hale geldi. Hatta yıllarca aynı binada oturup da, kapı komşuları olanlar bazen birbirlerini hiç tanımazlar, bazen karşılaşsalar da, birbirlerini görmezlikten gelirler.

Birinin diğerinden belki maddi anlamda, veya eğitim anlamında kendince üstün olması, bazan da memleket veya ırk anlamında, kendilerince doğulu veya batılı olması gibi asılsız gerekçelerle selamlaşılmıyor. Dinimizde komşunun önemini ayrıca din, dil, ırk ayrımı olmaksızın herkese güzellikle davranmayı, Allah Kuran ayetleriyle bizlere şöyle haber vermektedir.

“Allah’a ibadet edin ve O’na hiç bir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü, Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.” (Nisa Suresi,36)

Bir diğer önemli konu da; evlere girerken selam verme konusudur. Müminlerin evlere girerken selam vermeleri, güzel ahlaklarının göstergesidir. Yüce Allah bu konuda Kuran’da şöyle buyurmuştur:

“… Evlere girdiğiniz vakit, Allah tarafından kutlu, güzel bir yaşama dileği olarak birbirinize selam verin. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklar, umulur ki aklınızı kullanırsınız.” (Nur Suresi, 61)

Ayetin de ifadesiyle akıl kullanılır ve bu sözün anlamı tefekkür edilirse verilen selamla şunlar gerçekleşmiş olur: En önemlisi Allah’ın ayetle farz kıldığı bir hüküm yerine getirilmiş olur. Bununla birlikte Allah’ın barış ve esenlik veren anlamındaki “Selam” ismi anılır.

Müminler böyle bir vesileyle sık sık birbirlerine en güzel dilekte bulunup karşılıklı sevgi ve bağlılıklarını pekiştirirler. Birlikte Allah’ı anmış olurlar ve bir cennet tavrı olan selamlaşmayla ahirete duydukları özlemi ifade ederler.

Selam sözü, aralarındaki güvenilirlik ve esenliğin de bir ifadesi olur.

Cennete girerken müminler selamla karşılanırlar, cennette de birbirleriyle selamlaşırlar. Dünyada ve ahiretteki güzel ve huzurlu bir yaşam, mümin kulları üzerinde, sonsuz şefkat sahibi olan Allah’ın ‘Selam’ sıfatının tecellilerindendir.

Dünyada güzel bir hayatla yaşayan, Rabbimize kulluk edip yaptığı salih amellerden ecir kazanan mümin, ahirette de ‘hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak’ cennete girecektir. Allah samimi kullarının ahirette karşılaşacakları ortamı Kuran’da şöyle haber vermiştir:

“İşte onlar, sabretmelerine karşılık (cennetin en gözde yerinde) odalarla ödüllendirilirler ve orda esenlik dileği ve selamla karşılanırlar.” (Furkan Suresi, 75)

Allah’ın Selam sıfatı, aynı zamanda cennete kabul ettiği kullarına, selam vermesi anlamına da gelir. Allah Kendisine inananlara sonsuz cenneti müjdelemiştir ve onları selamla ağırlamıştır.

Allah, Yasin Suresi’nin 58. ayetinde “Çok esirgeyen Rabb’dan onlara bir de sözlü “Selam” (vardır)” şeklinde buyurarak cennete giren insanlara sözlü olarak selam vereceğini bildirir.

Kuşkusuz Allah’ın selamı müminler için olabilecek en büyük müjdedir. Bu durum ayetlerde belirtilmektedir. Ayrıca Kuran’da Selamın anlamı ve önemini çeşitli ayetlerde görmekteyiz. Bu ayetlerden bazıları şöyledir:

“Orada, ne ‘saçma ve boş bir söz’ işitirler, ne günaha sokma. Yalnızca bir söz (işitirler “Selam, selam.” (Vakıa Suresi, 25-26)

“Ona ‘esenlik ve barış (selam)la’ girin. Bu, ebedilik günüdür.” (Kaf Suresi,34)

“Sabrettiğinize karşılık selam size. (Dünya) Yurdun(un) sonu ne güzel.” (Ra’d Suresi,24)

Bir başka ayette ise, müminin ölüm anında da Selamla karşılandıklarını Allah bize şöyle bildirmektedir:

“Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: “Selam size” derler. “Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin.” (Nahl Suresi,32)

Görüldüğü gibi selamlaşmanın önemini, Kuran çeşitli örneklerle anlatmaktadır. Doğumdan ölene dek selam, hoşgörü, barış ve alçak gönüllülüğün simgesi olmuştur.

O Rahman (olan Allah)ın kulları, yeryüzü üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler ve cahiller kendileriyle muhatap oldukları zaman “Selam” derler. (Furkan suresi, 63)

Selamların en güzeli ile selamlıyorum sizleri:

Selamün Aleyküm

 

Takip Et Kerim Usta:

Herkesin bir yaşama nedeni var. Benimkiyse, bir "Sevda"...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir