Kalaşlar-Büyük İskender’in Torunları

Kategori: Tarihi Konular | 0

Kalaşlar-Büyük İskenderin Torunları

Pakistan’ın kuzeyinde Afganistan sınırında yaşıyorlar. Mavi gözlü sarı saçlı bu insanların burada işi ne merak ettiniz mi…Pakistan’ın kuzeyinde, Afganistan sınırında yaşayan Kalaşlar ne fiziksel görünüşleri ne de gelenekleri ile komşularına benziyor. Çünkü onların geçmişi çok uzaktan, Makedonya’dan bu topraklara gelen büyük İskender’in ordusuna dayanıyor.

Büyük İskender, en büyük hayali olan Asya’nın fethi için ikinci adımı, bundan 2 bin 300 yıl önce atmıştı. Daha önce Persler’i yenen, Anadolu, Ortadoğu ve İran’ın fethini tamamlayan İskender’in yeni hedefi Hindistan’dı.
Bu amaçla MÖ. 330’da harekete geçti ve ordusunu İran’dan Afganistan’a geçirdi. Afganistan’da yaklaşık 2 sene geçiren İskender buradan son hedefine ulaşmak için güneye, Hindistan’ın içlerine yöneldi. Bugün, Afganistan’da ne İskender’den ne de onun Helenistik İmparatorluğu’ndan geriye fazla bir şey kalmadı.

Bu amaçla MÖ. 330’da harekete geçti ve ordusunu İran’dan Afganistan’a geçirdi. Afganistan’da yaklaşık 2 sene geçiren İskender buradan son hedefine ulaşmak için güneye, Hindistan’ın içlerine yöneldi. Bugün, Afganistan’da ne İskender’den ne de onun Helenistik İmparatorluğu’ndan geriye fazla bir şey kalmadı.

Ama İskender’in torunları ya da bir başka değişle İskender’in kayıp kabilesi halen Afganistan-Pakistan sınırında yaşıyor; KALAŞLAR İskender’in ordusunda yer alan askerlerin soyundan geldiği düşünülen, sarı saçlı mavi gözlü bu insanlar, Asya’nın ortasında yaşayan diğer komşu halklardan kolayca ayrılabiliyor. Ancak Kalaşlar’ı farklı kılan sadece fiziksel özellikleri değil.

Kalaşlar, Hint-Avrupa dil ailesinde yer alan kendi dillerini konuşuyor. Bugün yaklaşık 5 bin kişi tarafından kullanılan bu dil, UNESCO’nun tehlike altındaki diller listesinde yer alıyor.

Kalaşlar’ın dinleri, kültürel ritüelleri ve mitolojileri de komşularından farklı. Zaman içinde bazıları İslam dinine geçmişse de kendi kimliklerini koruma konusunda kararlı olan Kalaşlar’ın yaklaşık yarısı Hinduizm, Zerdüşt ve diğer İran dinleri ile eski mitolojilerin bir karışımı olan kendi dinlerinde ibadet ediyor.

Kalaşlar, ergenlik çağına gelen erkek çocukların, yazın köy dışında iyice beslendikten sonra köye getirilip seçtiği kadınla seks yapmalarını sağlayan ayinlerini, bugüne kadar sürdürdüler. Kendi dinleri uyarınca sonbaharda, kış ortasında ve Mayıs ayında olmak üzere üç festivaleri var bulunuyor. Afgan ve Pakistan’da hakim olan kültürlerin tersine Kalaşlar’da yaşam kadın ve erkekler için net çizgilerle ayrılmamış. Kadınlar da erkekler kadar hak sahibiler. Evlilik bu konulardan biri. Kalaşlar’da sevdiği kişiye kaçma oldukça yaygın. Ama kaçanlar arasında kızlar kadar erkekler de var.

Genelde erken yaşta evlenen kadınlar, isterlerse eşlerini değiştirebiliyor. Bunun için yapmaları gereken, kendisine talip olan erkeğe bir mektup yazmak ve evliliklerinin gerçekleşmesi için kocasına başlık parası ödemesini istemek. Günlük yaşamda kullandıkları kıyafetleri de dikkat çekici. Kalaş erkekleri, sıradan Pakistanlı erkeklere benzer kıyafetler giyerken, Kalaş kadınları yüzlerine dövme yapıyor ve renkli işlemelerle süslü, siyah kaftanlar giyiyor. Bu nedenle Müslümanlar onlara ‘kara kafir’ diyor.‘Kafir’lik Kalaşlılar için en bilinen yaftalardan biri.

Yaşadıkları bölgenin bugünkü adı ‘Nuristan’ ancak bölge yüzyıllardır Müslümanlar tarafından ‘Kafiristan’ olarak adlandırılıyor. Kalaşlar’ın yurdu olan Kalaş Vadisi son dönemde Taliban’ın artan gücü nedeniyle tehdit altında. Son olarak Kalaşlar’a önemli ölçüde yardımda bulunan Yunanlı Profesör Athanasion Larounis, Taliban tarafından kaçırıldı. Kalaşlar, bu eylemi Taliban’ın kendi kültürlerine karşı açtığı savaşın en belirgin göstergesi olarak görüyor.

Ergen olan erkekler, ergen olmalarının kutlanması sebebiyle halkın oturduğu bölgeden uzak yaylalara yürür, orada beslenir ve köye döndüğünde seçtiği bir kadınla beraber olabilir.
Kalaş erkekleri günlük yaşamda (bayram ve düğünler haricinde) Pakistan erkeklerine benzer giyinirler. Kalaş kadınları ise giyimlerine çok özen gösterirler. Renkli, işlemeli, siyah veya beyaz kaftanlar giyerler. Çok fazla makyaj yaparlar, yüzlerine dövme yaptırırlar. Kalaş erkeği kadının giydiği kıyafetin rengine göre tanınır. Erkeğe çekici görünmek kadınların en büyük görevidir.

Doğan erkekler üç, kızlar ise iki yıl emziriliyor ve bu süreçte anne ve babanın yakınlaşması yasak.
Ocak 1998’de Haberci çekimleri için Kafiristan’a giden Coşkun Aral, Müjde Bilgütay’ın yapmış olduğu röportajda Kalaş kadınlarını şöyle anlatır: “Kalaş kadınlarını gördüm. İnanılmaz makyajlar yapıyorlar. Ege’deki ünlü bağbozumu şenliklerindeki kadınların benzerleri. Hem dansları hem de fiziksel gösterişleriyle çok çekiciler. Olağanüstü bir çekicilik ama yanlarına yaklaşamıyorsun. Çok kötü kokuyorlar. Yağlıyorlar kendilerini. Çok soğuk olduğu için hayvan yağlarını karıştırıp vücutlarına sürüyorlar. Alışıyorsun bir süre sonra ama Allah kocalarına sabır versin.

Gelişmiş dünya sağlıklı ve uzun yaşamanın sırrını, ilkel, dağda yaşayan, teknolojiden nasibini alamamış, çok tanrılı Kalaş halkından öğrenmeye çalışıyor. Öyle ki dünyada uzun ve sağlıklı yaşam vaadiyle Kalaşlar tarafından üretildiği iddia edilen binlerce ürün pazarlanıyor. Ya da pazarlama teknolojisi eşliğinde Kalaş halkının dinsel, kültürel yaşayışları masaya yatırılıp içinden bir tılsım, bir öneri çıkarma çabasıyla irdeleniyor.

Böylece güya yere göğe sığdırılamayan bu halk, bir yandan da Yunanlılar tarafından İskender’in torunları diye markalaştırılmaya çalışılırken, muhafazakar Müslümanlar tarafından kafir diye algılanıyor.

Kalaş halkı, her ne kadar kendi kendilerine yaşamaya devam etseler de, dünyanın kendilerini farklı farklı algılamalarından haberdar olmasalar da özgür ve huzurlu yaşamaya devam ediyorlar.

Kalaşlarda bütün düğünler aralık ayında yapılır. Evli insanların boşanması mümkün değildir. Ancak kadınlar istediklerinde eşlerini değiştirebilirler. Bu değiştirme olayı bazı şartlara bağlıdır. Kadın yeni erkeğe mektup yazar ve yeni evliliğin gerçekleşmesi için kocaya başlık parası ödenir.

Takip Et Ergunca:

Herkes Cennete Gitmek İster ama Hiç Ölmeden Cennete Gidilir mi?

Son yazıları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir