İnsanlığın Bitmediğini Gösteren Bir Yazı
Adamın biri akşam iş çıkışı eve gitmek üzere yola çıktı. İş yeri ile dolmuş duraklarının arası çokta uzak sayılmazdı. Akşam trafiği her yer karışık, sıkışıktı. Kısa bir zaman sonra dolmuş duraklarına vardı.
Köşede seyyar bir balıkçı bağırıyordu.
“Hadi istavrit 500, istavrit 500.”
Adam, akşama balık yemek iyi olur. Hem kızı da eşi de balığı çok sever diye aklından geçirdi, balıkçıya yöneldi.
“Kardeş, ver bakalım dedi 1 kilo istavrit.” Diye keyifle seslendi.
Balıkçı, her zamanki gibi uyanıklığını yine yapmak istedi;
“ Beyim 1,5 olmaz mı?” deyince adam gülümsedi, sesini çıkarmadı.
Balıkçı ; “Canın sağolsun beyim!” dedi, balığı bir buçuk doldurdu. Balıkçı balıkları tartarken tezgâha adamın yanına ürkek adımlarla yaşlı bir teyze yaklaştı. Üzeri başı halini anlatırcasına eski, püsküydü. “Evlat!” dedi “Bana da balık alır mısın? “
Hiç düşünmeden; “Tabi teyzeciğim!” dedi balıkçıya seslendi; “Balıklar 3 kilo oldu, bir bana 2 teyzeye tart bakalım.”
Balıkçı balıkları poşetlere koyarken adam teyzeye döndü;” Teyze, balık tamam da bunun yanında ekmek de lazım. Ekmeğin var mı? diye sordu.
Yaşlı kadın sessiz kaldı önce, bir an takıldı ağzından sözler çıkmadı sanki. Zorla kısık bir sesle; “Yok evladım!”dedi..
Adam Koştu bir çırpıda o yoğun trafiğin içinden sıyrıldı, markete girdi, 4 tane ekmek alıp geldi. Ekmekleri de balıkları almış olan yaşlı teyzeye verdi.
Sonra; “Teyzeciğim başka bir ihtiyacın var mı?” diye sordu.
Kadın, elini yırtılmaya yüz tutmuş kim bilir kaç yıllık olan pardösüsünün cebine attı, adamın gözlerine baktı, utandı, ezildi. Elinde olmadan bunu belli ediyordu.
Adam gülümsedi;” O ne teyzeciğim bir bakayım!” dedi.
Kadın cebinden bir ilaç şişesi çıkardı;
“Evladım bir de şu göz damlam var! Almayalı 2 ay oldu. Gözlerim gittikçe kötüleşiyor!” dedi.
Teyzenin elindeki şişeyi kaptı, hiçbir şey söylemeden eczaneye koştu.
Tüm bunlar gerçekleşirken balıkçı şaşkın gözlerle olan biteni izliyordu ve duygulanıyor bir garip oluyordu.
Balıkçı, tezgâhında her zaman ilişik duran tabureyi aldı, teyzeye verdi; “Otur teyze o aslan parçası gelene kadar!” dedi.
Teyze teşekkür ederek tabureye oturdu, önüne baktı.
Adam eczaneye girdi;” Bu ilaçtan var mı?” diye sordu. Eczacı ilacı raflarda ararken adam dönüp teyzenin orada olup olmadığını kontrol etti. Balıkçının teyzeye tabure verip oturttuğunu görünce içinden;” Ah be, dedi ah yurdum insanı. “
İlacı aldı balıkçıya doğru gitti, ilacı teyzenin eline tutuşturdu; “ Başka eksiğin var mı?” Dedi sonra elini cebine attı, ne kadar parası varsa teyzenin avucuna sıkıştırdı, yaşlı kadının elinden öptü, evine uğurladı.
Kadın yolda giderken adama dua ediyordu; “Allah Razı olsun evladım!” diye hem tekrar ediyor hem de mutlu bir yüz ifadesiyle ağlıyordu.
Adam tam dolmuşa yönelecekken durdu ve balıkçıyla göz göze geldiler. Bu olaylar olurken balıkların parasını vermeyi unutmuştu. Dahası tüm parasını yaşlı kadına vermişti.
Balıkçı adama baktı gülümsedi;” Hadi abi uğurlar olsun!” dedi. Konuşmaya gerek yoktu, durum meydandaydı, konuşmadan anlaştılar.
Adam, iyi akşamlar diledi dolmuşa yöneldi. Bir kaç adım daha attı yine durdu.
Cebinde ne dolmuşa binecek ne eve ekmek alacak parası vardı. Düşündü, şükretti haline, zaten şunun şurası evi de en fazla uzak değildi, sadece bir yarım saat yürüyecekti.
Hafiften bir yağmur çiselemeye başlamıştı. Sakin adımları hızlandı, hızlandı, hızlandı. Köşedeki telefon kulübesinin önünde durdu. Cüzdanından pek fazla kontörü kalmadığı için telefon kartını çıkardı, çevirdi tuşları…
Telefona kızı çıktı. Babacığım neredesin? diyordu meraklı meraklı.
Adam;” Yavrum geliyorum annene söyle bu akşam balık yiyeceğiz.” dedi
Adam tekrar eve yöneldi yağmurda artmıştı. Sıkı sıkı tuttu balık poşetini, bir eliyle rüzgârda uçuşan paltosunun yakasını kavradı yürüdü, yürüdü…
Durdu yine kafasını göğe kaldırdı ;”ALLAH’ım, dedi sana şükürler olsun. “
Ne olur bana bu güzel rastlantıları hep nasip et!” diye dua etti. Mahzunlaştı, yanağından akan yaşlar sicim gibi yağan yağmura karıştı…
Bir yanıt yazın