Dört İşlemi Kendi Üzerinde Yap
Kendini kendinle topla
- Herkes biliyor ki:
- Herkes için her şey olamazsın
- Her şeyi bir anda yapamazsın.
- Her şeyi mükemmel yapamazsın.
- Her şeyi herkesten iyi yapamazsın.
- Sen de herkes gibi bir insansın.
Öyleyse:
- En azından, birisi için önemli bir şey ol.
- Bir anda sadece bir şey yap.
- Bir şeyleri hep eksik bırakacağını hatırla.
- Bir şeyi herkesten iyi yapmaya bak.
- Böylece hiç kimsenin senin gibi olamadığını gör.
- Herkesin herkes gibi olmaya çalıştığı yerde,
- sen sen ol, böylece herkesten daha iyi ol.
Kendini kendinden çıkar
- Çok uzaklara gitmeye gerek yok. Yaşın kaç ise, bir o kadar rakamı yaşından çıkar ki geriye sıfır kalsın.
- Hayata başladığın güne git.
- Doğduğun gün ağzından çıkan ilk çığlığı hatırla. Şu anda yaşadığın şehirde bir günde yüzlerce, binlerce bebek doğuyor.
- Hepsi de bir çığlıkla karışıyorlar hayata.
- Kendine bir sor; onların doğması ne kadar umurunda?
- Ne kadar önemsiyorsun uğramadığın bir yerde, tanımadığın bir kadının tanımadığın/tanımayacağın bir bebeği doğurmasını?
- Doğduğun gün işte sen de böylesine umursanmaz biriydin.
- Şükür ki yanı başında annen baban vardı da, dünyaya ilk acemi bakışlarına şefkatli bakışlarıyla karşılık verdiler.
- Elinden tuttular, ninni söylediler, büyüttüler, beslediler seni.
- Seni önemli kılan onların sevgisiydi.
- O sıralar seni ne Nike tanıyordu, ne Coca-Cola önemsiyordu, ne de LCW düşünüyordu.
- Seni önemseyenler, üstünde hiçbir şey olmadığı halde önemsiyordu seni.
- Seni sadece sen olduğun için seviyorlardı.
- İstersen doğduğun günden biraz daha geriye gidelim. Birkaç ay daha geriye..
- O zamanlar annenin karnında karanlıklar içindeydin.
- Sadece onun fark ettiği, onun hissettiği biriydin. Oracıkta kala kalsaydın ya da hiç çıkamasaydın, kimse önemsemeyecekti seni.
- Bildiğin bütün markalar seni hesaba katmadan satmaya devam edecekti, sevdiğin bütün reklamlar seni düşünmeden oynayıp duracaktı.
- Bir de şöyle düşün: Sen içerideyken henüz gözlerin tamamlanmamıştı; gözlerinin olmadığını gören, gözlerinin olması gerektiğini düşünen, gözlerini olması gerektiği gibi olması gereken yere koyan ne annendi, ne babandı, ne de kendindin.
- Sana sorulmuş olsaydı, henüz ışığı bile tanımadığın için gözlerine ihtiyacın olmadığını söylerdin.
- Sana sorulmuş olsaydı, henüz yolları, bahçeleri, kaldırımları, vitrinleri görmediğin için ayaklarıma gerek yok derdin.
- Belki ellerini bile istemeyecektin.
- Belki yüzünü bile gereksiz görecektin.
- Şimdi bir düşün seni önemli kılan, gözlerinin önüne taktığın gözlük mü, ayaklarına geçirdiğin ayakkabı mı, ellerine taktığın eldiven mi, boynuna doladığın atkı mı?
- Birkaç ay daha geriye gidelim.
- Henüz iki hücreden ibaretsin.
- Annen bile farkında değil varlığının.
- İki hücre hâlâ daha nasıl olduğunu anlayamadığımız bir hızla, olağanüstü bir düzenle çoğalıp ayrışmasaydı da, anne rahminden düşüverseydin kimse fark etmeyecekti seni, kimsenin fark ettiği biri olmayacaktın.
- Hatta, bir adın bile olmayacaktı.
- Hiç doğmasaydın, şu an aramızdan eksik olacaktın. Ama eksikliğini bile fark etmeyecektik. ………şimdi burada olsaydı! bile diyemeyecekti annen baban ve sınıf arkadaşların.
- Çünkü olmayacaktın ve olmadığın için de olmadığın fark edilmeyecekti.
- Örneğin ……… seni ne kadar özledim! diyen bir arkadaşın olmayacaktı.
- Çünkü hepten eksik olduğun için arkadaşın eksikliğini çekmeyecekti.
- Senin anlayacağın hiç var olmamak ölmekten beterdir.
- Öldüğünde hiç olmazsa, ardın sıra ağlayanların olur, eksikliğini çekenler olur, özleyenlerin olur. Ama hiç yaşamadığında, hesaba katılmazsın, sözün bile edilmez.
- İşte şimdi hesabını yeniden yap; kendini kendinden çıkar.
- Geriye sıfır kaldığında, yani sen adı bile olmayan bir hücre topluluğu olduğunda seni önemseyen kim olabilir?
- Tanıdıkların içinde öyle biri var mı?
- Sevdiklerin arasında seni hiç yokken seven biri var mı?
- Örneğin, yüzün ortada bile değilken yüzünü özleyen biri var mı?
- Nasıl olabilir ki?
- Seni en çok sevenler bile seni sen varolduğun için sevdi. Şimdi sen, seni sen yokken bile seven birini düşünmek istemez misin?
- Seni sen var olduğun içen sevenleri hatırladığın kadar, seni sevdiği için var edeni hatırlamak istemez misin?
Kendini kendinle çarp
- Bu sabah aynaya bir bak. Bakalım kimi göreceksin.
- Elbette yeryüzündeki bütün insanlara benzeyen bir insan yüzü. Kaşları, gözleri, yüzü, burnu, kulakları, saçları ile sen de herkes gibi bir insansın.
- Ama aynada herhangi bir insanı görüyor değilsin. Kendini görüyorsun.
- Tümüyle sana özel, sadece senin için yaratılmış bir yüz görüyorsun.
- Yani senin yüzün gibi başka bir yüz yok.
- Onun için yüzüne bakanlar seni, sadece seni görüyorlar.
- Seni tanıyanlar yüzünden tanır, sevenler yüzünü sever. Herkese benzeyen birini değil.
- Bütün zamanlarda, senin yüzün gibi bir yüz olmadı, senin yüzün gibi bir yüz olmayacak.
- Şimdi tekrar düşün.
- Sen, en azından yüzüne bakarak anlayabileceğin gibi, seni yaratan için bir tanesin, biriciksin, çok özelsin.
- Aynaya bakıp yüzünü gördüğünde, hep bunu hatırla.
- Sen hayran olduğun birilerine benzediğin için önemli değilsin.
- Sen şarkılarını severek dinlediğin şarkıcı gibi konuştuğun için özel değilsin.
- Sen giydiğin ayakkabı sayesinde, tuttuğun takımın başarıları yüzünden, tişörtünün üzerinde yazan marka için biricik değilsin.
- Sen, sadece Sen olduğun için önemlisin.
- Seni biricik, bi tanecik ve özel olarak yaratan, yaşatan bir Yaratıcı seni önemsediği için önemlisin.
Kendini kendine böl
- Etrafına bir bak.
- Ne kadar çok insan ne kadar çok şey peşinde koşuyor.
- Çok para, çok mal, çok yer, çok iş, çok yemek, çok araba, çok tatil, çok çok Ne kadar telaşla yaşıyorlar.
- Herkesin çok acelesi var, çok telaş içindeler, çok koşturuyorlar, hep bir yerlere yetişmek istiyorlar.
- Durup kalsalar kaybedecekler sanki.. Koşturmasalar ellerindekileri düşürecekler gibi.
- Şimdi bir de kendine bak.
- En çok ne mutlu ediyor seni?
- Kimler sana gerçek dostluk yüzü gösteriyor?
- Kaç sahici arkadaşın var?
- Kaç sırdaşın var?
- Çok az şey mutlu ediyor seni. Dostların pek az. Arkadaşlarının ve sırdaşlarının sayısı bir elin parmağını geçmiyor.
- Bazen sadece nefes almak seni mutlu etmeye yetiyor.
- Özlediğin bir dostunu görmek, özlediğin bir sahilde yürümek, sevdiğin bir yiyeceği yemek, sevdiğinin iki gözünün içine içine bakmak mutlu ediyor seni.
- Hepsi az şeyler.. Çok az şeyler
- Şimdi geri dön.
- Dur ve yeniden bak.
- Meydanlarda koşturan insanların aradıklarını bir düşün.
- Merdivenleri telaş içinde tırmanan, otoyolları son hızla tüketen kalabalıkların neyin peşinde olduğunu düşünmeye çalış.
- Aslında onların çoğu senin çoktan bulduğun çok az şeyin peşinde.
- Ama çok koşturdukları için bir türlü durup kendilerine soramıyorlar.
- Yazık ki aradıklarını sandıkları şeyi bulduklarında da tanımayacaklar.
- Sen senin için önemlisin.
- Biricik olduğun için önemlisin.
- Kendini başkalarıyla kıyaslamayı bırak.
- Kendini kendinle kıyasla.
- Kendini başkalarının yaşadıkları ile tanımlamak yerine kendi yaşamınla tanımla.
- İçinde başkasının plağı çalmasın.
- Kendi sesinle konuş.
- Kendi yüzünle bak hayata.
- Kendini önemli bilerek yürü sokaklarda.
- Nefes alıp verebildiğin için, güneşe çıplak gözle bakabildiğin için, rüzgârı hissedebildiğin için mühimsin.
- Yaratıldığın için önemlisin.
- Kendini kendine bölersen, eline tam tamına bir 1 geçecek.
- Ne yarımsın, ne eksik, ne de kimselerin seni tamamlamasına ihtiyacın var. Sen mühimsin..!
Bir yanıt yazın