Bayan İsimleri ve Anlamları

Bayan İsimleri ve Anlamları

Bayan isimleri ve Anlamları

  • Abide : Anıt – değerli eser
  • Açelya : Fundagiller familyasından, kokusuz ama güzel renkli çiçek.
  • Adalet : Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetmek.
  • Adile : Adaletli olan, doğruluktan ayrılmayan.
  • Afet : İnsanlığın önleyemediği büyük doğal felaket
  • Afife : Namuslu, iffetli, temiz ve dürüst
  • Afitap : Güneş / çok güzel
  • Afşar : Atak, uyumlu, oğuz boylarından avşar adı
  • Ahsen : En güzel, çok güzel
  • Ahu : Ceylan, karaca, maral güzel kadın
  • Ajda : Filiz, sürgün üzeri çentik çentik olan şey
  • Akasya : Küçük sıra yapraklı, süs için yetiştirilen Salkım ağacı
  • Akgül : Beyaz gül, gül gibi
  • Akgün : Aydınlık gün
  • Akife : Sebatlı, kararlı ibadet eden
  • Alara : Bezeyen, süsleyen , kırmızı süs anlamında bir tamlama
  • Alarcın : Güzelliğini ateşin kırmızılığından alan
  • Alçin : Kırmızı renkli küçük bir kuş türü
  • Alev : Ateşin çıkardığı yalım
  • Aleyna : Esenlik ve güzelliklere sahip, esenlik içinde olan
  • Aliye : Yüce, yüksek
  • Altan : Kızıl şafak
  • Altın : Değerli bir metal
  • Andaç : Bir kimseyi hatırlamak için saklanan şey, hatıra
  • Arife : Tecrübeli, bilgili, sezgi ve anlayışa sahip
  • Arzu : İstek, özlem eğilim
  • Asena : Türk mitolojisinde Ergenekon destanında adı geçen dişi kurt
  • Asiye : Acılı kadın / direk
  • Aslı : Kök, köken aşık Kerem’in sevgilisi
  • Aslıhan : Kökeni soylu han soyundan
  • Asrın : Çağdaş, yaşadığımız çağa ait olan, asıra uygun olan
  • Asu : Asi, ehlileşmeyen huysuz at isyankar
  • Asude : Sessiz, sakin dinlendirici
  • Asuman : Gök, gök kubbe, sema
  • Asya : Yeryüzünün anakaralarından (kıta) birinin adı
  • Aşkın : Aşmış, ileri, üstün/ senin aşkın
  • Ateş : Yanıcı maddelerin yanmasıyla ısı ve ışığın ortaya çıkması
  • Atıfet : Karşılık beklemeden gösterilen sevgi, iyilik sever
  • Atike : Özgür soylu güzel, genç kız
  • Aybel : Ay gibi dikkat çeken, aya benzeyen güzelliğiyle fark edilen, seçilen
  • Ayben : Ay gibi. Ayın kendisi
  • Aybüke : Ay gibi parlak, aynı zamanda zeki, akıllı
  • Ayca : Ay gibi parlak ve aydınlık
  • Aycan : İçi aydınlık
  • Ayça : Ayın ilk günlerde aldığı biçim, hilal
  • Ayçin : Ayçın, ay gibi, aya benzer
  • Ayda : Dere kıyılarında yetişen bir bitki parmakları, endamı güzel kadın
  • Aydan : Aya benzer ay gibi
  • Aydil : Güzel, parlak, aydınlık gönül
  • Ayfer : Ay ışığı
  • Aygen : Gönül dostu
  • Aygül : Ay gibi güzel ve parlak renkli
  • Ayla :Kadın, eş zevce /ayın çevresindeki ışıklı daire
  • Aylin : Ayın çevresinde görülen ışıklı daire
  • Aynur : Ay gibi ışıklı, pırıl pırıl
  • Aypare : Ay parçası
  • Aysel : Ay gibi parlak ve güzel
  • Aysen : Aydan farksız, ayın yerdeki benzeri, güzel sevimli
  • Aysu : Ay gibi parlak, berrak su
  • Aysun : Ay gibi güzel ve parlaksın
  • Ayşan : Şanı ay gibi parlak olan
  • Ayşe : Yaşam, dirlik,
  • Ayşegül : Güleç, güler yüzlü
  • Ayşem : Ay ışığı ,benim Ayşe’m
  • Ayşen : Ay gibi neşeli, parlak ve aydınlık
  • Ayşenur : Nur gibi parlak, pırıl pırıl, ay gibi güzel
  • Ayşin : Ay gibi, aya benzeyen
  • Aytaç : Ay gibi taçlı
  • Ayten : Ay gibi beyaz tenli
  • Aytül : Tül gibi şeffaf ve ince ay ışığı gibi parlak
  • Azime : Azmeden, yapmak için kesin kararlı / iri, kemikli yapılı
  • Azize : Kutsal, ermiş kadın sevgi hitabı
  • Azmiye : Niyetli, kararlı
  • Azra : Bakire, el değmemiş
  • Bahar : Doğanın canlandığı mevsim
  • Bahriye : Donanma ve denizle ilgili
  • Balca : Bal damlası, bal gibi
  • Balım : Benim balım, tatlım çok sevgili, samimi arkadaş
  • Banu : Ev kadını , bayan
  • Baran : Yağmur
  • Başak : Tahılların tanelerinin bulunduğu kısım
  • Başar : Başarılı ol anlamında
  • Bedia : Güzellik, üstün değerli olan
  • Bedihe : Başlangıç güzel söz
  • Bedriye : Ayın ondürdüncü geceki haliyle ilgili
  • Begüm : Saygıdeğer kadın, hanımefendi Hint prensesi
  • Behice : Şen güler yüzlü
  • Behire : Güzel, asil
  • Behiye : Güzel ve alımlı kadın
  • Belgin : Açık. Belirli, fark edilen
  • Belin : Şaşkınlık, hayret
  • Belkıs : Yunanca asıllı olup Arapçaya geçen tarihi bir isim
  • Belma : Sakin, yumuşak
  • Benan : Parmakla gösterilecek kadar güzel
  • Bengi : Sonsuz, sonsuzluk
  • Bengisu : İnsana ölmezlik verdiğine inanılan su / abıhayat
  • Bengü : Sonu olmayan, ebedi
  • Bengül : Üzerinde benekler bulunan gül
  • Bensu : Su gibi aziz benlik
  • Beray : Ayın en ışıltılı, en parlak hali
  • Berfin : Kar toplayan
  • Beria : Güzellik ve olgunlukta akranlarından üstün olan
  • Beril : Mücevher olarak da kullanılan bir tür maden
  • Berin : Manen çok yüksek
  • Berna : Genç, delikanlı
  • Berra : Bereketli olan
  • Berrak : Temiz, saf, arınmış
  • Berrin : Manen çok yüksek, yüce yaradılışlı
  • Berşan : Bir peygamberin din ve kitabını kabul eden
  • Beste : Ezgilerin özgün dizimi,
  • Bestegül : Gül demeti
  • Betigün : Beti
  • Betil / Betül : Temiz, iffetli Ayrı kök salmış fidan Hz. Meryem’in lakabı bakire
  • Beyhan : Ayrı kök salmış fidan Hz. Meryem’in lakabı bakire Bey soyundan
  • Beyza : En beyaz, en ak günahtan kaçınmış
  • Bihter : En iyi
  • Bike / Bikem : Kadın, hanım
  • Bilge : Çok bilen ve bildiklerini başkalarının yararına sunan
  • Billur : Pek duru ve temiz cam
  • Bilun : Yarım ay
  • Bingül : Bin gülün güzelliğinde
  • Binnaz : Çok nazlı
  • Binnur : Çok nurlu
  • Bircan : Herkesçe sevilen, candan
  • Birgül : Tek ve benzersiz gül
  • Biricik : Tek, bir tane, emsalsiz
  • Birsen : Yalnız sen anlamında
  • Birsu : Özel bir su biricik su gibi
  • Bucak : Genellikle, geniş verimli bakımlı alanlara verilen ad
  • Buket : Çiçek demeti
  • Burcu : Güzel ve etkileyici kokunun salgılanışı
  • Burçak : Tohumları kullanılan bir bitki türü
  • Burçin : Dişi geyik
  • Buse : Öpmek, öpüşmek, öpücük
  • Büşra : İyi haber
  • Cahide : Çalışan, çaba gösteren
  • Canan : Sevgili, yar
  • Candan : Yürekten, içten
  • Canel : İçten, candan uzatılan dostluk eli
  • Cankat : Yaşamına can ekle, sevinçle dol
  • Cansel : Cana dair, canla ilgili
  • Cansın : İçten, gönüldensin
  • Cansu : Cana benzer değerde
  • Cavidan : Ebedi, sonsuz
  • Celile : Büyük, ulu
  • Cemile : Hoşa giden davranış
  • Cemre : Önce havada, sonra suda ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık
  • yükselişi
  • Cennet : Dinsel inançlara göre iyilerin ölünce gideceğine inanılan yer
  • Ceren : Ceylan, ahu
  • Cevher : Bir şeyin özü güç, enerji değerli taşlar
  • Cevriye : Eziyet, cefa, sıkıntı
  • Ceyda : Yararlı, herkese iyilik yapan
  • Ceylan : Geyik cinsinden gözlerinin güzelliğiyle ünlü hayvan
  • Cihan : Evren, alem
  • Cihannur : Alemi aydınlatan nurlu ışık
  • Cilvenaz : Nazı özellikle yapan / cilveyle nazı bir arada bulunduran
  • Çağla : Badem, erik ve kaysı gibi meyvaların ham hali
  • Çağrı : Davet
  • Çiçek : Bitkilerin üreme organlarını taşıyan renkli bölümü
  • Çiğdem : Zambakgillerden bir tür kır bitkisi
  • Çilay : Ayın üzerinde beliren açık renkli lekeler
  • Çiler : Güzel öten, güzel ötüşlü
  • Çisem : Çiseleyen yağmur
  • Çolpan : Gözleri uzağı iyi gören, ileri görüşlü
  • Damla : Bir sıvının küçük parçacığı
  • Defne : Yaprakları güzel kokulu, yaz kış yeşil olan bir ağaç türü
  • Delfin : Yunus balığı
  • Demet : Sapları bir araya getirilip bağlanan bitki ya da çiçek
  • Deniz : Yeryüzünün 3/4’ünü oluşturan tuzlusu tabakası
  • Deren : Derleyen, toplayan
  • Derin : Yüzeyi, tabanından uzak olan
  • Derya : Deniz, çok bol, gönül
  • Destan : Kahramanlık olaylarını konu alan şiir
  • Deste : Cinsleri aynı ya da birbirine yakın şeylerin bir arada bağlanması
  • Devran : Talih, kader
  • Diba : Çiçek desenli ipek kumaş sevgilinin yüzü
  • Dicle : Güneydoğu bölgemizde bir nehir
  • Diclehan : Dicle ve han kelimelerinin birleşimi
  • Dide : Arapçadan geçen bu kelime Göz anlamındadır.
  • Didem/Dide : Göz, Didem , Gözüm
  • Dilan : Gönül dostu, gönüldaş
  • Dilara : Gönül alıcı, sevgili
  • Dilay : Gönlü ay gibi parlak, ışıklı olan / ışıl ışıl berrak konuşan
  • Dilberan : Dilberler, güzeller
  • Dilberay : Ay gibi güzel kadın
  • Dildar : Birinin gönlünü almış, sevgili
  • Dilek : İstek, arzu
  • Diler : İsteyen, dileyen
  • Dilhan : İçten, samimi söylenen
  • Dilruba : Gönül kapan, herkesi kendine bağlayan
  • Dilşad : Gönlü hoş
  • Dolunay : Ayın tam olarak görünen biçimi,
  • Döndü : Henüz evlenmemiş kız
  • Duru : Saf, berrak
  • Duygu : His, gönülde uyanan yankı ya da tepki
  • Dünya : Yeryüzü
  • Dürdane : İnci tanesi
  • Dürriye : İnci gibi parlayan
  • Ebru : Kaşe / hare gibi dalgalı kumaş
  • Ebrar : Hayır sahibi, iyilik seven
  • Ece : Reis / ulu / ileri gelen, kraliçe
  • Ecehan : : Yönetici konumundaki ece, kraliçe
  • Ecem : : Kraliçem, benim sultanım
  • Eda : Anlatış yolu ve biçimi / sevimli olma hali
  • Edibe : Edepli, terbiyeli edebiyatla uğraşan, yazar
  • Edis : Benzerlerinden üstün, yüce
  • Efser : Taç
  • Eftalya : Yunancadan geçen bu kelime denizkızı anlamındadır.
  • Ege : Bir çocuğu koruyan, ondan sorumlu olan bir deniz
  • Ekim : Ekme, yetiştirme yılın onuncu ayı
  • Ekin : Buğday / tahılın ekimden harman dönemine kadarki hali / kültür
  • Ela : Sarıya çalar kestane rengi
  • Elçin : Deste / demet / bir kerede ele alınabilecek kadar az olan nesne
  • Elif : Arap alfabesinin ilk harfi / dost tanıdık / ışık saçan güzel kız
  • Elmas : Billurlaşmış karbondan oluşan sert değerli taş
  • Elvan : Renkli, renk renk / güzel kokuların yayılması
  • Emel : Güçlü istek / umulan ve beklenen şey
  • Emine : Güvenilir, inanılır kimse
  • Engin : Uçsuz bucaksız genişlikte denizin karadan uzak geniş bölümü
  • Enise : Sevimli / dost / cana yakın arkadaş
  • Erden : Bakire el sürülmemiş yer
  • Ergül : Erler içinde seçkinleşen, erlerin gülü
  • Ertaç : Erkeklerin baştacı olmuş güzel
  • Esen : Sağ salim, rahat, mutlu sağlıklı
  • Eser : Rüzgarın esmesi/ ortaya konan yapıt
  • Esin : Rüzgar / ilham /içe doğan duygu ve düşünce
  • Esma : Adlar , isimler
  • Esmeray : Ay güzelliğinde esmerlik
  • Esra : Arapça seri kelimesinden (artarda sıralanan)’den Esra
  • Evren : Var olan şeylerin tümü felek, cihan
  • Evrim : Değişim ve gelişmeler dizisi
  • Evşen : : Hafif / şen olan ev gibi de tanımlanabilir
  • Eylem : Değişiklik doğuran davranış, iş
  • Eylül : Yılın 30 gün süren 9. Ayı
  • Eyşan : Şanlı güzel, güzelliği ile ünlü
  • Ezgi : Belli bir kuralla yaratılan, duygu meydana getiren ses dizisi, şarkı, türkü
  • Ezra : Sözü, konuşması düzgün
  • Fadik : Fatma adının bir söyleniş biçimi
  • Fadime : Fatma adının bir söyleniş biçimi
  • Fadiş : Fatma adının bir söyleniş biçimi
  • Fahire : Övünülecek, iftihar edilecek kıymetli parlak, güzel, mükemmel
  • fahriye : Bir karşılık beklemeden yapılan iş bir şiir türü
  • Fahriye : Bir işi çıkar beklemeden yapan
  • Fahrünissa : Övünülecek değerde kadın
  • Fatma : Sütten kesme / aslı Fatima
  • Fatmanur : Fatma ve nur kelimelerinden türetilen isim
  • Fatoş : Fatma adının halk arasında bir söyleniş biçimi
  • Fazilet : Erdem / iyi huyların tümü
  • Fehime : Anlayışlı, çabuk kavrayan
  • Ferah : Bol geniş / rahatlık veren / gönlü şenlendiren
  • Feray : Aydınlık, parlak
  • Feraye : Ay ışığı
  • Ferda : Yarın / gelecek zaman/ mecazi anlamda kıyamet günü
  • Ferhan : Sevinçli, mesut
  • Ferhunde : Mübarek, kutlu, uğurlu
  • Feride : Tek eşsiz, benzeri olmayan
  • Feriha : Sevinçli, ferah
  • Ferzan : Bilim
  • Fevziye : Galip gelen üstün tanrının bereketiyle ilgili
  • Feyman : Ahlaki olgunluk
  • Feyza : Başarılı, refah içinde, mutlu
  • Feza : Uzay, evrenin genişliği
  • Fidan : Ağaçların genç ve yeni yetişeni
  • Figen : Çiçek demeti / gölge yapan, gölge düşüren
  • Fikret : Fikir, düşünce amaç, niyet
  • Fikriye : Düşünce ile fikir ile ilgili
  • Filiz : Ağaçtan süren taze dalcıklar
  • Firdevs : Cennetteki altıncı bahçenin adı
  • Firuze : Mesut, mutlu açık yeşille gök mavisi renkleri arasında kıymetli taş
  • Fuldem : Her zaman geniş açık görüşlü
  • Fulden : Her zaman geniş açık görüşlü
  • Fulya : Nergislerden soğan köklü bir bitki
  • Funda : Küçük çalılık / süpürge otu
  • Füreyya : Parlak, ışıltılı günler
  • Füruzan : Çok parlak, parlayıcı, aydınlık
  • Füsun : Efsun / büyü, sihir
  • Gamze : Çene ya da yanakta gülümserken beliren çukurluk
  • Gaye : Amaç , erek, varılmak istenen hedef
  • Gazal : Ceylan, geyik güzel, iri göz
  • Gencay : Hilal
  • Gizem : Sır / bilinmeyen şeyler, esrarengizlik
  • Gonca : Açılmamış, tomurcuk halinde gül
  • Gökben : Özü genç olan
  • Gökçe : Sevimli güzel / gök rengi, mavimsi
  • Gökçen : Mavi gözlü
  • Göknil : Gökyüzüne ait olan, gök + nil olarak da düşünülebilir
  • Göknur : Nurlu, ışıklı, aydınlık gökyüzü
  • Göksu : Mavi su, akarsulara verilen ad
  • Gökşin : Gök gibi mavi gözlü / sonsuz mavi derinlik
  • Gönül : Kalp, eğilim, sevgi arzu heyecan gibi duyguların bulunduğu yer
  • Görkem : İhtişam, gösteriş
  • Gözde : Göze girmiş, birince sevilip beğenilen
  • Güher : İnci / soy sop
  • Gül : Gülgillerin örneği olan bitki ve bunun çiçeği
  • Gülay : Güllerin açtığı ay, mayıs
  • Gülbahar : Ebru yapmakta kullanılan koyu kırmızı boya
  • Gülben : Ben, Gül’üm anlamında
  • Gülbiz : Bizim gülümüz
  • Gülcan : Gül gibi güzel canlı
  • Gülçin : Gül derleyen, gül toplayan
  • Güldem : Hiç solmayan her dem gül, her dem gülen
  • Gülden : Gül gibi, güle ait, gülden yapılmış
  • Gülderen : Gül toplayan
  • Güldeste : Gül destesi
  • Gülen : Güleç yüzlü
  • Gülendam : Gül gibi endamlı, zarif görünümlü
  • Güler : Gülen, sevinçli
  • Gülfem : Gül dudaklı, gül ağızlı
  • Gülfidan : Gül fidanı gibi endamlı
  • Gülgün : Gül renginde, kırmızı, pembe
  • Gülhanım : Gül gibi güzel kadın
  • Gülin : Güle ait olan, gülden gelen
  • Gülistan : Gül bahçesi
  • Güliz : Gül gibi güzel iz bırakan
  • Gülizar : Gül yanaklı
  • Güllü : Güzel kadın gülü olan
  • Gülnaz : Gül gibi ince ve narin
  • Gülnihal : Gül fidanı
  • Gülnur : Çevresini aydınlatan gül
  • Gülpembe : Gül pembesi / gül gibi pembe yanaklı
  • Gülriz : Gül saçan, gül serpen
  • Gülseli : Gül seli
  • Gülsen : Gül gibi güzel
  • Gülseren : Gül toplayan, dağıtan
  • Gülsoy : Gül gibi güzel bir soydan gelen
  • Gülsüm : Yuvarlak yüzlü, güzel
  • Gülsün : Yaşam boyu yüzü hep gülsün anlamında
  • Gülşah : Gül dalı, güllerin kraliçesi
  • Gülşen : Gülistan / gül bahçesi
  • Gülten : Gül gibi pembe tenli
  • Gülümser : Her zaman gülümseyen
  • Gün : Gündüz vakti / aydınlık
  • Günal : Gün al yaşa, kızıl renkli güneş
  • Güner : Güneşin doğma zamanı fecr
  • Güneş : Kendi sistemi içindeki gezegenlere ısı ışık veren gökcismi
  • Güngör : İyi günler yaşa anlamında
  • Güniz : Günün başlangıcını belirleyen görüntü
  • Günnur : Güneş ışığının aydınlığı, nuru
  • Günsel : Günle ilgili güne ait
  • Günseli : Işık seli, bol parlak ışık demeti
  • Gürcan : Herkesi seven, özveride bulunan
  • Güven : Bir şeyden beklenen niteliğe inanıp ona göre davranmak
  • Güzide : Seçkin, seçme, seçilmiş
  • Güzin : Seçici, beğenici
  • Habibe : Seven, sevgili, dost
  • Hacer : Taş, kaya parçası, çakıl
  • Hafize : Koruyucu, esirgeyici
  • Hale : Ayın çevresinde görülen ışıklı halka
  • Halenur : Ayın ya da güneşin çevresindeki halkadan geçen ışık
  • Halide : Sürüp gelen, sürekli, geç yaşlanan
  • Halime : Sakin, sessiz
  • Hamide : Şükredici, hamd edici
  • Hamiyet : İnsanın aile ve ülkesini koruma çabası, iyilik severlik
  • Handan : Gülen, şen
  • Hande : Gülüş, gülme / alay etme, eğlenme
  • Hanım : Soylu kadın, bayan
  • Hanife : Allah’ın birliğine inanan, iman eden
  • Harika : Eşyanın tabiatı dışında, doğa üstü, garip şey, olağanüstü
  • Hasibe : Kişisel değeri olan, ünlü soydan gelen
  • Hasret : Ele geçirilemeyen bir şeye üzülmek iç çekme, inleme
  • Hatıra : Anı, andaç
  • Hatice : Erken doğan kız çocuğu
  • Havva : Allah’ın yarattığı ilk kadın
  • Hayal : İnsanın beyninde kurduğu düşünceler , kesitler, olaylar
  • Hayat : Yaşam, doğumdan ölüme kadar geçen süre
  • Hayriye : Hayır’la, iyilikle ilgili
  • Hayrünissa : Kadınların hayırlısı
  • Hazal : Haz duy, tad al anlamında
  • Hazan : Güz, sonbahar
  • Hazer : Deniz, büyük su
  • Hediye : Armağan, bahşiş
  • Hicran : Ayrılık unutulmaz acı, keder
  • Hilal : Gül yanaklı
  • Huri : Cennet kızı, melek
  • Huriye : Melekle ilgili, melek gibi
  • Hülya : Kuruntu, hayal
  • Hümeyra : Aklık, beyazlık
  • Hüner : Marifet, beceri, herkesin yapamadığı şeyleri yapmak
  • Hürmüz : Zerdüşt dininde, iyilik ve hayır tanrısı
  • Hürrem : Sevinçli, hoş vakit geçiren
  • Hürriyet : Özgürlük
  • Hüsniye : Güzellikle ilgili, güzelliğe ait
  • Ilgaz : Hücum, akın bir dağ
  • Ilgın : Akdeniz bölgesinde yetişen bir tür ağaç
  • Irmak : En büyük akarsu, nehir
  • Işık : Cisimleri görmemizi sağlayan fiziksel erke
  • Işıl : Aydınlık, parlak ışık
  • Işılay : Ay ışığı, mehtap
  • Işıltı : Parıltı, titrek ışık
  • Işın : Bir ışık kaynağından çıkan ışık demeti
  • Itır : Güzel koku / çiçek
  • İclal : Azamet, büyüklük, ağırlama, ikram
  • İdil : Kır hayatını anlatan şiir, ya da yazı içten, saf aşk
  • İffet : Temizlik, namuslu olmak
  • İkbal : Baht açıklığı, işlerin doğru gitmesi
  • İlayda : Su perisi
  • İlcan : Ülkenin canı, sevdiği
  • İlgin : Yabancı, gurbette yaşayan
  • İlhan : Moğol hükümdarı
  • İlkay : Ayın ilk hali
  • İlkben : Ben ilk’im anlamında
  • İlkcan : İlk doğan çocuklara verilen ad
  • İlke : Temel düşünce, ana görüş ve inanış
  • İlkin : Önce, öncelikle
  • İlknur : Ayın ilk hali
  • İlksen : Önce sen anlamında
  • İlkyaz : Bahar sonu, yaz başlangıcı
  • İlsu : Lekenin suyu, bereketi
  • İlter : Yurdunu seven, koruyan
  • İmge : Zihinde tasarlanan /düş hayal gibi gerçekleşmesi özlenen şey
  • İmran : Bayındırlık, mutluluk, bolluk, bereket
  • İmren : Görünen bir şeyi ya da bir isteği elde etme isteği
  • İnci : İstiridyede oluşan küçük değerli süs tanesi
  • İncinur : İnci gibi ışıklı, parlak
  • İpek : İpek böceği kozası çözülerek çıkarılan ince parlak tel
  • İrem : Şam, Yemen veya İskenderiye de bulunduğu ileri sürülen ve cennete benzetilmeye çalışılan bağlarıyla, rengârenk çiçekleriyle ünlü bahçenin adıdır.
  • İsmihan : Hükümdar ismi
  • İyem : Güzellik
  • İzel : El izi
  • İzgi : İyi, güzel, adaletli
  • Kader : Değişmez bir karar ile iyilik yada kötülük hazırladığına inanılan olağan üstü güç
  • Kadriye : Değerle ilgili / itibar, onur
  • Kamelya : Çaygillerden büyük çiçekler açan bir bitki yabangülü
  • Kamile : Tam, eksiksiz kemale ermiş bilgin, bilgili
  • Kamuran : İstediğine ulaşmış, mutlu
  • Karanfil : Kokulu bir çiçek
  • Kardelen : Baharda çok erken açan bir çiçek çiğdem
  • Karmen : Parlak kırmızı
  • Kayra : Büyük birinden gelen iyilik ihsan
  • Keriman : Cömert ulu, büyük
  • Kerime : Cömert ulu, büyük kız çocuk
  • Kevser : Cennette bir akarsuyun adı
  • Kezban : Evi çekip çeviren
  • Kısmet : Talih, nasip, kader
  • Kıvılcım : Yanan bir maddeden sıçrayan ateş parçası
  • Kıymet : Değer, paha (baha), bedel
  • Kibariye : İnce, zarif cömert, asil
  • Kiraz : Gülgillerden bir meyve ağacının sulu
  • Kösem : Sürülere rehberlik eden cildi temiz, pürüzsüz
  • Kumru : Güvercinden küçük boz renkli kuş
  • Kübra : En büyük
  • Lale : Yaprakları uzun, çiçekleri kadeh biçiminde çeşitli renkleri olan soğanlı bir süs bitkisi
  • Lalehan : Lalelerin sultanı
  • Lamia : Parlak, parlayan
  • Latife : Yumuşak, hoş, güzel,nazik güldüren güzel söz , şaka
  • Leman : Parlama, parıltı
  • Lemide : Parlak, parıldayan
  • Lerzan : Titreyiş, titrek
  • Letafet : Latiflik, hoşluk güzellik
  • Leyla : Uzun ve karanlık gece
  • Lütfiye : İyi muamele, güzellik ve hoşlukla ilgili
  • Lütuf : İyilik, güzellik, hoşluk ihsan, bağış
  • Macide : Şan ve şeref sahibi
  • Mahinur : Ay ışığı ay yüzlü güzel
  • Mahmure : Uyku basmış, yarı baygın göz
  • Makbule : Alınan, kabul olunan, beğenilen
  • Manolya : Beyaz, güzel kokulu ağaç ve çiçekleri
  • Maral : Dişi geyik, ceylan, karaca
  • Mediha : Övülmeye neden olan
  • Mefharet : Övünç, övünme, kıvanç
  • Mefkure : Ulaşılmak istenilen en yüce amaç
  • Meftun : Gönül vermiş, tutkun
  • Mehpare : Ay parçası
  • Mehtap : Ay ışığı, dolunay
  • Mehveş : Ay yüzlü güzel
  • Melahat : Güzellik, güzel yüzlülük, yüzünde tatlı ifade olmak
  • Melda : İnce ve taze vücutlu
  • Melek : Allah ile insanlar arasında aracılık yapan manevi yaratık
  • Meliha : Güzel, şirin
  • Melike : Kadın hükümdar, hükümdarın karısı
  • Melis : Bal arısı
  • Melisa : Baklagillerden, yaprakları limonu andıran kokulu bir bitki
  • Melodi : Ezgi, müzik parçası
  • Meltem : Yazın, karadan denize doğru esen mevsim rüzgarı
  • Menekşe : İnce saplı, ufak mavi çiçekli güzel kokulu bitki
  • Mengü : Ebedi, ölümsüz
  • Meriç : Bulgaristan’la olan sınırımızda bulunan bir nehir
  • Merih : Dokuz gezegenden biri (mars)
  • Merve : Mekke yakınlarında bir dağ
  • Meryem : Dinine bağlı kadın
  • Mesude : Mutlu, bahtiyar
  • Mısra : Şiirin bir satırı
  • Mihriban : Seven, şefkatli
  • Mimoza : İnce sarı yapraklı çiçek açan bir süs bitkisi
  • Mine : Maden eşya üstündeki renkli sır tabakası
  • Miray : Yılın ilk aylarında doğan / güneş gibi ay gibi parlayan
  • Mualla : Makam ve rütbece yüksek olan
  • Muazzez : Saygı uyandıran, kıymetli izzet, şeref sahibi
  • Muhterem : Saygın, saygıdeğer
  • Mukadder : Tanrı hükmü, kader, alın yazısı
  • Mukaddes : Kutsal olan , mübarek olan mukaddes kutsal olan , mübarek olan
  • Munise : Sıcak kanlı, sevimli
  • Muzaffer : Zafer kazanan, üstün gelen
  • Müberra : Aklanmış, temize çıkarılmış
  • Mücella : Parlak, cilalanmış
  • Müesser : Eser bırakan, eser sahibi
  • Müge : İnci çiçeği,
  • Müjde : İyi haber, sevinçli haber
  • Müjgan : Kirpik
  • Mükrime : İkramı bol olan
  • Münevver : Aydınlatılmış, parlak ışıklı, bilgili
  • Münire : Işık veren, aydınlatan
  • Mürüvvet : Kişilik, şahsiyet, insanlık
  • Müşerref : Onurlandırılmış, şerefli kılınmış
  • Müyesser : Kolaylıkla yapılan
  • Müzeyyen : Süslü, süslenmiş, bezenmiş
  • Naciye : Kurtulmuş, selamete kavuşmuş
  • Nadide : Görülmemiş, görülmedik, ender bulunan
  • Nadire : Az bulunur, seyrek, ender bulunan
  • Nafia : Bir yeri güzelleştirmek için yapılan çalışmalar
  • Nagehan : Ansızın
  • Nağme : Ezgi, uyumlu ses
  • Nahide : Venüs ergenlik çağındaki kız
  • Naile : İsteğine ulaşmış
  • Nalan : İnleyen
  • Name : Mektup aşk mektubu
  • Narin : Zarif, ince yapılı
  • Naşide : Şiir okuyan , yazan
  • Naz : Kendini beğendirmek amacıyla yapılan davranış
  • Nazan : Nazlanan, işve yapan, cilve yapan
  • Nazende : Nazlanan sevgili
  • Nazife : Zarif, kibar temiz
  • Nazlı : Naz eden, cilveli, işveli
  • Nazmiye : Şiirle ilgili, düzenli
  • Nebahat : Onur, şeref, ün
  • Necla : Çocuk, evlat, oğul, kuşak, sülale, nesil
  • Necmiye : Yıldızlarla ilgili, yıldızlara ait
  • Nedime : Hoş sohbet, kadın arkadaş
  • Nedret : Az bulunan
  • Nefise : Beğenilen, hoş, güzel
  • Nehir : Irmak, büyük akarsu
  • Nergis : Çiçekleri ayrı ya da bir kök üzerinde sarı ve beyaz renkte bir bitki
  • Neriman : Pehlivan, yiğit
  • Nermin : Nazik, ince
  • Neslihan : Han soyundan gelen
  • Neslişah : Şah soyundan gelen
  • Nesrin : Bir tür yaban gülü
  • Neşe : Sevinç, gönül ferahlığı
  • Neval : Talih bağış, ihsan
  • Nevcan : Yeni doğmuş
  • Nevin : Yeni
  • Nevra : Işıklı parlak, çiçek
  • Nezahat : İç temizliği, paklık
  • Nezaket : Naziklik, zariflik, incelik ç
  • Nezihe : Temiz, pak
  • Nida : Seslenme, çağırma, seslenen
  • Nigar : Resim, resim gibi güzel
  • Nihal : İnce ve düzgün vücutlu, fidan gibi
  • Nihan : Gizli, saklanmış, görünmeyen, sır, giz
  • Nil : Afrika kıtasında bir nehir
  • Nilay : Nil’e ışık saçan
  • Nilgün : Mavi renkte, çivit rengi
  • Nilüfer : Geniş yapraklı, durgun sularda yetişen bir su bitkisi
  • Nimet : İyilik, iyi bir yaşantı için gerekli şeyler
  • Nisa : Kadın
  • Nisan : Yılın dördüncü ayı
  • Nur : Işık, parıltı aydınlık, Allah’ın gönderdiği ışık
  • Nural : Kutsal ışık
  • Nuran : Işıklı, nurlu, aydın
  • Nuray : Ay ışığı gibi nurlu
  • Nurcan : Işık canlı, can ışığı
  • Nurçin : Işık derleyen
  • Nurdan : Işıklı, parlak
  • Nurgül : Işıklı gül, gül gibi güzel ve aydınlık
  • Nurhan : Aydın hükümdar
  • Nuriye : Işıklı, ışıktan gelme
  • Nurperi : Peri kadar aydınlık, güzel
  • Nursel : Sel gibi ışık
  • Nurseli : Işık seli
  • Nursen : Işık gibi nurlu
  • Nurşen : Işık gibi şen ve güler yüzlü
  • Nurten : Teni ışık gibi beyaz olan
  • Nükhet : Güzel ve hoş kokulu
  • Nesibe : Soylu, soyu temiz.
  • Okşan : Sevil, sevgiye değer ol
  • Olca : Düşmandan ele geçirilen mal, ganimet
  • Olcay : Talih, baht, ikbal
  • Orkide : Az bulunup zor yetiştirilen değerli bir çiçek
  • Oya : İpek ibrişim kullanılarak iğne, firkete gibi şeylerle yapılan ince dantel
  • Öğün : Kendini yücelt, gurur duy zaman kez, defa önde gelen
  • Öğüt : Birisine ne yapıp ne yapmaması gerektiğini belirten söz
  • Ömür : Yaşama süresi hayat
  • Öngül : Direnen, inatçı kılavuz öncü, teşvik eden
  • Övgü : Övmek için kullanılan söz
  • Övgül : Övülmeye değer
  • Övün : Başarılarınla, niteliklerinle yücel
  • Öykü : Hikaye / masal
  • Özden : Özgür, özle ilgili
  • Özge : Başka, yabancı, iyi güzel
  • Özgen : Özü geniş, rahat
  • Özgül : Bir türe ait olan özü gül gibi olan
  • Özlem : Hasret, birine ya da bir yere duyulan görme arzusu
  • Özlen : Görülmek istenilen ol, hasreti çekilen ol
  • Öznur : Özü ışıklı, aydınlık
  • Özün : Şiir hak edilmiş ün
  • Pakize : Çok temiz, hoş ve güzel
  • Papatya : Taç yaprakları beyaz, ortası sarı baharda açan bir kır çiçeği
  • Parla : Parlamak fiilinin emir kipi, 3. Tekil şahıs
  • Pelin : Siyah ve beyaz renkte acı kokulu bir tür bitki
  • Pelinsu : Pelin + su
  • Pembe : Açık kırmızı renk
  • Perçem : Kakül mızrak, bayrak gibi şeylerin üzerine konulan püskül
  • Peren : Ülker yıldızı
  • Peri : Çok güzel, çekici, dişi cin
  • Perihan : Peri padişahı, perilerin başı
  • Perran : Uçan, uçucu
  • Pervin : Ülker yıldız takımı (süreyya)
  • Petek : Arıların bal depoladığı Yuvacık
  • Pınar : Suyun topraktan kaynayıp geldiği yer
  • Pırıltı : Parıldayan şeylerin çıkardığı ışık
  • Piraye : Süs, bezek
  • Püren : Sarı, kırmızı renkte açan küçük yapraklı bir tür ot
  • Rahşan : Işıltı
  • Rana : Güzel, hoş
  • Raziye : Kabul eden, boyun eğen
  • Rebia : Bahar
  • Refah : Bolluk, rahatlık
  • Refika : Eş, zevce
  • Remziye : Sembolik, simgesel
  • Renan : İnleyen
  • Rengin : Parlak renkli hoş süslü
  • Reşide : İyiyi, doğruyu seçebilen, ergin
  • Revan : Su gibi akan ruh, can
  • Reyhan : Fesleğen, güzel kokulu bitki
  • Rezzan : Ağır başlı, vakur, ciddi
  • Ruhan : Güzel kokulu
  • Ruhsar : Yüz, çehre
  • Ruhşen : Neşeli, canlı
  • Rüya : Düş / uyku anında bilinç altında oluşan kurgular
  • Rüyet : Görme. Kalp gözüyle görme
  • Saadet : Mutluluk
  • Sabah : Günün başlangıcı
  • Sabahat : Güzellik
  • Sabiha : Güzel, şirin
  • Sabite : Yerinde duran, kımıldamayan
  • Sabriye : Sabırlı, dayanıklı
  • Sacide : Secdeye varan, yere yüz süren
  • Sadriye : Göğüsle ilgili
  • Safiye : Katıksız, katışıksız saf
  • Sahiba : Bir şeyi elde etmiş olan
  • Sahure : Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad
  • Saime : Oruç tutan, oruçlu
  • Sakine : Oynamayan, kımıldamayan, durgun
  • Saliha : İyi, yarar, yetkili, hakkı olan
  • Salime : Eksiksiz, sağ, sağlam
  • Samime : Bir şeyin temeli, en köklü yeri
  • Samiye : Yüksek, ulu
  • Sanay : Ay gibi güzel
  • Sanem : Put güzel kadın
  • Sania : Sanat eseri yaratan yapan , oluşturan
  • Saniye : Dakikanın 60’ta biri süresinde zaman birimi
  • Satı : Düğün alışverişi satış, alışveriş
  • Sebla : Uzun kirpikli göz
  • Seçil : Beğenilen, seçilen
  • Seda : Yankı, ses
  • Sedef : Midye ve istiridye gibi hayvanların beyaz ışıltılı parlak kabuğu
  • Seden /Sedan : Sesin, seslenişin
  • Seher : Tan ağartısı, ortalığın aydınlandığı an
  • Selcan : Hareketli, coşkulu
  • Selda /Seldağ : Dağ seli, dağdan inen sel
  • Selen : Haber, havadis, kulakla duyulan, işitilen
  • Selin : Senin sel’in, sana ait sel
  • Selma : Doğru ve iyi yolda, selamette olma
  • Selvi : Yaz kış yeşil kalan ince uzun bir ağaç
  • Sema : Gökyüzü
  • Semahat : Cömertlik, el açıklığı
  • Semiha : Cömert gönüllü, eli bol
  • Semin : Değerli, pahalı
  • Semiramis : Asur kraliçesinin adı
  • Semra : Esmer
  • Sena : Övme, övüş şimşek parıltısı
  • Senay : Ay gibisin sen anlamında
  • Senem : Tapılacak kadar güzel kadın, sevgili
  • Seniha : Yüce, yüksek
  • Serap : Çölde uzaktan su gibi görünen ışık yanıltmacı
  • Seray : Ay gibi güzel
  • Seren : Yelken gerilmek üzere direğe çapraz takılan ağaç
  • Serin : Ilıkla soğuk arası
  • Serpil : Serpilmiş, gelişmiş
  • Serra : Rahatlık, kolaylık
  • Sertap : İnatçı
  • Serva : Masal
  • Seval : Severek alınan
  • Sevcan : Sevgili insan
  • Sevda : Aşk, sevgi, tutku tutkunluk
  • Sevgi : Aşk, sevme duygusu
  • Sevil : Sevgiye değer, sevilen
  • Sevilay : Ay gibi hep sevilen
  • Sevim : Birine yakınlık duymak, sempati
  • Sevin : Memnun ol, neşelen
  • Sevinç : Neşe, iç ferahlığı
  • Sevtap : Aşırı, tapacak kadar sevgi duyan
  • Seyhan : Kenten kente yolculuk
  • Seyran : Gezinme
  • Seyyal : Akışkan, sıvı, yerinde duramayan
  • Seza : Uygun, yaraşan
  • Sezal : Sezgili
  • Sezen : Sezgisi güçlü olan
  • Sezer : Sezgisi güçlü olan
  • Sezgi : Anlama, sezme yeteneği
  • Sezgin : Duygulu, anlayışlı
  • Sıcak : Sıcakkanlı, cana yakın
  • Sıdıka : Çok içten ve doğru kimse
  • Sıla : Gurbete çıkanın doğup büyüdüğü yer
  • Sırma : Altın yaldızlı, ya da yaldızsız ince gümüş tel
  • Sibel : Bulutla yer arasında yere düşmeyen yağmur damlası / buğday başağı
  • Sima : Düz, çehre insan, tip
  • Simge : Alamet, sembol, bir şeyi anlatan im, imge
  • Sinem : Benim tenim, benim vücudum, göğsüm
  • Solmaz : Güzelliğini, tazeliğini uzun süre koruyan
  • Sonat : Bir veya iki çalgı için yazılmış 34 bölümlü müzik eseri
  • Sonay : Yılın son ayı
  • Songül : Son açan gül
  • Sonnur : Son ışık
  • Su : Rengi kokusu ve tadı olmayan saydam sıvı madde
  • Suat : Mutlu, mutlulukla ilgili
  • Sultan : Hükümdar ailesinden, anne, kızkardeş
  • Suna : Boylu poslu endamlı / erkek ördek
  • Sunay : Ay sun, ay ışığı sun
  • Suzan : Adak ayı
  • Şadiye : Sevinç, neşe, mutluluk
  • Şafak : Gündoğumundan önceki aydınlık
  • Şahika : Yüksek, yüce, dağın zirvesi
  • Şaziment : Allah’ın adamı Allah’a ait olan, onun yolundan giden kişi
  • Şaziye : Özellikleri kimseye benzemeyen
  • Şebnem : Çiğ, gece nemi, jale
  • Şefika : Şefkatli, acıması, esirgemesi bol olan
  • Şehnaz : Doğu müziğinde bir makam / çok Nazlı
  • Şehrazat : Özgür
  • Şehriban : Şehrin ileri geleni
  • Şelale : Büyük çağlayan, çavlan, akarsuyun yüksekten yere düştüğü bölümü
  • Şenay : Mutlu geçen ay
  • Şengül : İnsanın içini açan gül / hep şen olup hep gülmek
  • Şeniz : Mutlu, sevindiren iz, hatıra
  • Şennur : Işık saçan, neşe saçan
  • Şerife : Şerefli, kutsal
  • Şermin : Utangaç
  • Şevkiye : Neşeyle, istekle ilgili
  • Şevval : Arap takviminin onuncu ayı
  • Şeyda : Çılgın, deli divane
  • Şeyma : Eski türk adlarından
  • Şiir : Zengin sembollerle uyumlu seslerle ortaya çıkan edebi anlatım biçimi
  • Şirin : Cana yakın, sevimli
  • Şölen : Eğlence, kutlama, şenlik
  • Şule : Alev, ateş alevi
  • Şükran : İyilik bilme, minnettarlık
  • Şükriye : Görülen iyiliğe karşı şükretmek , hoşnut olmak
  • Taçnur : Mutluluk
  • Tahire : Gündoğusundan esen rüzgar
  • Tahsine : Günün başlangıcı
  • Talha : Güzellik
  • Talia : Güzel, şirin
  • Tamay : Sabırlı, dayanıklı
  • Tanay : Secde eden
  • Tansu : Şafak rengi vurmuş su
  • Tanyel : Katıksız, arı seçilmiş
  • Tara : Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad
  • Tayyibe : İyi, hoş, çok temiz
  • Tekgül : Durgun kendi halinde sessiz
  • Tenay : Uygun, yakışan yetkili olan dine uygun hareket eden
  • Tendü : Öz, asıl
  • Tennur : Yüksek, ulu
  • Tezer : Çabuk ve erken
  • Tijen : Ay gibi güzel
  • Tilbe : Put güzel kadın
  • Tuba : Sanat eseri yaratan yapan , oluşturan
  • Tuğçe : Dakikanın altmışta biri
  • Turna : Avrupa ve kuzey Afrika’da yaşayan göçmen kuş türü
  • Tutam : Bir desteden daha / parmak uçlarıyla alınabilen / tutmaktan tutam
  • Tutku : İradeyi aşan güçlü coşku, ihtiras
  • Tülay : İncelikle, düşünce ile ilgili
  • Tülin : Uzun kirpikli göz
  • Tünay / Tunay : Mehtap, ay ışığı, gece görülen aydınlık
  • Türkan : Hakana saltanatta ortaklık eden eşi
  • Türkü : Yankı, ses
  • Ulviye : Yüce, yüksek, gökle ilgili
  • Umay : Üzerinden geçtiği kişilere mutluluk getirdiğine inanılan kuş, devlet kuşu
  • Umur : Görgü, deneyim
  • Umut : Ümit, geleceğe güven duygusu
  • Uzay : Bütün varlıkları kaplayan sonsuz boşluk
  • Uzel : Usta, becerikli
  • Ülfer : Irmak, büyük su
  • Ülker : Gökyüzünün kuzey kıyısında bir yıldız takımının adı
  • Ülkü : Amaç, ideal
  • Ümmiye : Okur yazar olmayan kadın
  • Ümran : Mutluluk bolluk bereket / bayındırlık
  • Ünsel : Ünü sel gibi aşan
  • Ünseli : Ünü sellere benzeyen
  • Ünzile : Gönderilmiş
  • Vahide : Tek, bir
  • Varide : Gelen, erişen söylenti
  • Vasfiye : Nitelikli
  • Vedia : Korunması için bırakılan emanet
  • Vefika : Uygun, aynı fikirde, yoldaş
  • Velide : Yeni doğmuş çocuk
  • Verda : Gül anlamında
  • Vesile : Neden, sebep kavuşma
  • Vicdan : İyiyi kötüden ayırmaya yarayan şuur, ahlak
  • Vildan : Yeni doğmuş çocuklar
  • Vuslat : Kavuşma, yetişme, ulaşma
  • Yağmur : Yeryüzüne düşen yağışın sıvı halinde olanı
  • Yakut : Alüminyum oksit, yapısında parlak kırmızı renkli değerli taş
  • Yankı : Sesin bir yere çarpıp geri dönmesi ile oluşan ikinci ses, ses yansıması
  • Yaprak : Ağaç ve bitkilerin yeşil kısımları
  • Yaren : Dost, arkadaş
  • Yasemin : Kokulu çiçekler açan bir tür ağaççık
  • Yaşam : Hayat
  • Yazgülü : Yaz ve gül tamlaması / yazın açan gül
  • Yelda : Uzun ve siyah / yılın en uzun gecesi
  • Yeliz : Rüzgar ve sonrasında bıraktığı iz
  • Yeşim : Yeşil renkli değerli taş
  • Yeter : Kafi, tamam, gereksinimi karşılayacak nitelikte olan
  • Yıldız : Güneş ve ay dışında gökyüzündeki ışıklı cisimlerden her biri
  • Yonca : Birçok türü bulunan bitki
  • Yosun : Çiçeksiz bitkilerin, suların yüzünde ve dibinde bulunan bir türü
  • Yudum : Bir içimlik sıvı
  • Yurdagül : Yurduna güller saçan, güzellik getiren
  • Yurdanur : Yurduna nur getiren
  • Yüksel : Özellikle manevi anlamda yüce ol
  • Zahide : Dinin yasak ettiği şeylerden sakınan
  • Zambak : Güzel iri çiçekli bir süs bitkisi
  • Zarafet : İncelik, güzellik
  • Zehra : Beyaz ve parlak yüzlü olan
  • Zekiye : Zeka sahibi, kavrayışlı
  • Zeliha : Züleyha, su perisi
  • Zennan : Kadınlar
  • Zennur : Zinnur, nurlu, ışıklı
  • Zeren : Anlayışlı, zeki
  • Zerrin : Altından yapılmış altın renginde bir cins çiçek fulya
  • Zeynep : Değerli taşlar, mücevherler
  • Zeyno : Zeynep’in halk dilindeki söylenişi
  • Zinnur : Nurlu, ışıklı
  • Zişan : Şanlı, ünlü, çok tanınmış
  • Ziynet : Süs, süs eşyası
  • Zuhal : Satürn
  • Zübeyde : Öz, asıl
  • Zühal : Dokuz gezegenden altıncısı (satürn)
  • Zühre : Çiçek açan / çoban yıldızı (venüs)
  • Zülal : Berrak, saf, tatlı, soğuk su
  • Züleyha : Hz. Yusuf’un karısının adı
  • Zülfiye : Saçları çok güzel olan
  • Zümra : Güzel, iyi ahlaklı zeki, bilgili kadın
  • Zümrüt : Yeşil renkli bir değerli taş

Yorum yapın

Kerim Usta sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et