Kerim Usta Kerim usta
İyi Olan her Şey Paylaşımda...
İçeriğe geç

Malazgirt Savaşı ve Selçuklu Sultanı Alparslan

Malazgirt Savaşı ve Selçuklu Sultanı Alparslan

Malazgirt Savaşı ve Selçuklu Sultanı Alparslan

Bizanslıların elinde bulunan ve zabt edilemez denilen Ani Kalesini alan Sultan Alparslan daha sonra Gürcistan, Ermenistan ve Kars’ı ele geçirdi. Bu sırada Karahanlı ve Hazneliler ile dostluğunu ilerletti. Fakat Alparslan’ın gözü Bizans İmparatorluğundaydı. Sebebi ise Bizanslıların Müslüman topraklarına büyük rahatsızlıklar vermesiydi.

Anadolu’ya akınlar düzenleyerek  maddi ve manevi kuvvetlerini azaltarak fetih için ortam hazırladı. Ordusuyla 1071 Nisan ayında halep’i teslim aldı. Bunu fırsat bilen Bizans İmparatorluğu iki yüz bin kişilik ordusu ile Doğu Anadolu’ya doğru yola çıktı. Bizans İmparatorluğu’nun amacı Sultan Alparslan’ın Halep’te olduğu sırada kuzeyden çevirme yaparak Türk Ordusu’nu gafil avlamaktır.

Bizans Ordusunun Doğu Anadolu’ya doğru ilerlediğini duyan Alparslan, Urfa, Diyarbakır, Bitlis’ten geçerek Ahlata gelir. Bu kadar hızlı bir şekilde Türk Ordusu’nun gelmesine kızan Bizans İmparatoru Diyojen (Romanos Diogones) Malazgirt Kalesi’ni işgal ederek kale içerisindekileri kılıçtan geçirir.

Sultan Alparslan 24 Ağustos 1071 tarihinde Malazgirt’in doğusunda bulunan Rahva Ovası’nda ordusunu hazırladı. Bu sırada Türk Ordusu’nda bulunan asker sayısı kırk bin civarındadır. İki yüz bin Kişilik Bizans ordusu ise Malazgirt Ovası’nın diğer yanında savaş düzeni aldı. 25 Ağustos 1071 tarihinde Alparslan Bizans imparatoru Diyojen’e bir elçi gönderdi. Elçi, Bizans İmparatoru’na üç şarttan birini kabul etmesini iletti. Elçi İmparatora;

  • İslamiyeti kabul etmesini
  • İslamiyeti kabul etmiyorsa Müslümanlara bağlı bir devlet olarak Cizye vermesini
  • Her iki şartıda kabul etmiyorsa Harbe hazır olmasını  bildirdi.

Ordusuna güvenen Bizans İmparatoru Diyojen elçilere; “Hemedan mı İsfehan mı güzeldir? Ben ve askerlerim İsfehan’da, atlarım ise Hemedan da kışlayacak… Akıncılarınızın ülkeme yaptıklarını, İslam Ülkelerine yapmadıkça geri dönmeyeceğim.” cevabını verir.

Elçilik Heyeti bunun üzerine; “Atlarınızın Hemedan da kışlayacağı doğrudur. Fakat sizin nerede kışlayacağınızı bilmiyoruz.“diyerek Sultan Alparslan’a  red cevabını getiriler.

Sultan Alparslan alim ve komutanlarını toplayarak istişarelerde bulunur. Toplantıda bulunan ordu imamı Buharalı Muhammed söz alarak; “Sultan’ım; siz Allah-u Teala’nın batıl dinlere karşı zafer vaat ettiği İslam Dini için cihat ediyorsunuz. Bütün müslümanların bize dua ettiği cuma günü savaşa girelim. Cenab-ı Hakk’ın seni muzaffer edeceğine inanıyorum.“der. Bunun üzerine  savaşın cuma günü yapılmasına karar verilir.

Sultan Alparslan o gece sabaha kadar uyumadı. Gece gözyaşları döker ve secdeye kapanarak “Yarabbi! Senin dinini yaymak, ismini yüceltmek için yaşıyorum. Habib-i Ekrem ve Nebi-yi Muhterem Sallahu Aleyhi Vesselllem Efendimizin hatırı için, Hz.Ebubekir, Hz.Ömer, Osman ve Ali Radiyallahu Anhüm Efendilerimizin hatırı için, Kur’an’ı Kerim’de medh ederek bahsettiğin Eshab’ı Kiram’ın hatırı için, bu islam düşmanlarını kahrederek ordumu muzaffer eyle. Evliyanın ruhlarını bizimle beraber et.“diyerek Allah-ı Teala’ya ibadet etti.

Sultan Alparslan; 26 Ağustos 1071 cuma günü sabahı savaş düzeni alan ordusunu teftiş edip techizatlarını gözden geçirerek son hazırlıklarını yaptı. Ordusu ile Cuma Namazını kılıp dua ettikten sonra beyaz elbisesini giyerek kıbleye dondü ve secdeye kapandı. Cenab’ı Hakk’a şükrettikten sonra yalvararak, “Allah’ım Azametin karşısında yüzümü yere doğru sürüyor ve senini rızan için savaşıyorum. Allah’ım Ordumu muzaffer eyle! Günahlarım sebebiyle onları kahreyleme! Allah’ım niyetim halistir. Bana yardım et. Sözlerimde yalan varsa beni kahreyle!” diye dua eder.

Atının kuyruğunu kendi elleriyle bağlar ve atına biner. Askerlerinin arasında atını şaha kaldırarak; “Beylerim! Yiğitlerim! Din-i İslam’a hizmet eden gazilerim. İşte şehitlik kefenimi giydim. Allah-u Teala’nın rızası için, içinizden bir nefer gibi çarpışacağım. Eğer şehadet mertebesine kavuşursam, bu beyaz elbisem kefenim olsun! O zaman oğlumuz Melikşah elbet başbuğdur!“Ordu bu sözlerden sonra Alparslan’a “Allah seni başımızdan eksik etmesin sultanım“diye bağırarak cevap verir.

Alparslan sözlerine devam eder. “Kafirlerin sayısı çok, silahları fazla! Sayımız az, fakat Allah-u Teala bizimle!.. Bütün müslümanların bize dua ettiği bu saate kendimi düşman üzerine atmak istiyorum. Ya muzaffer oluruz veya şehit olarak cennete gideriz. Bugün burada sultan yoktur, ben de sizlerden biriyim. İsteyen dönüp gidebilir, haklarımızı onlara helal ettik! Cenab’ı Hakk gazamızı müberek eylesin!” diye sözlerini bitirir.

O anda tüm ordu “Amin“diye bağırır. Alparslan kılıcını düşmana doğru uzatarak”Ya Allah Bismillah!.. Allahu Ekber” diyerek hücum emrini verir. Emri alan ordu kendisinden kat kat kalabalık olan Bizans ordusuna ok gibi fırlayarak savaşa başlarlar. Bu sırada Alparslan at üstünde bir asker gibi bir o yana bir bu yana koşuyor, kılıç ve süngüsüyle düşmanla savaşıyordu. Bu durumu gören Selçuklu Emirlerinden Aytekin baş eğip Sultan Alparslan’a; “Bir sultanın Müslümanlara merhamet etmesi gerekir, bir eşi olmayan o değerli varlığı savaşa sokup ölüm tehlikesine atmamalı ve rahatı, savaşa tercih etmelidir.” der.

Bunun üzerine Alparslan; “Bu zalim milleti yok edersem o zaman rahata kavuşurum. Benim bu rahatsızlığım sonunda müslümanlar esenliğe kavuşacağından ben bu rahatsızlığı bir rahatlık sayarım” diye cevap verir.

Savaşın ilerleyen saatlerinde  Bizans ordusu bozguna uğrar ve büyük bir kısmı kılıçtan geçirilir. Bu sırada Bizans İmparatoru Diyojen ve  komutanları esir alınır. İmparatorluğa ait hazine ve silahlar ganimet olarak Türklerin eline geçer.

Sultan Alparslan Bizans İmparatorunu huzuruna alarak; “Şimdi sana ne yapacağımı sanıyorsun?” diye sorar. Bizans İmparatoru Diyojen; “Bana üç şeyden birini yapabilirsin. Birincisi öldürmek, ikincisi ele geçirmek istediğim ülkende beni halka ibret olsun diye teşhir etmek, üçüncüsü ise affetmek, takdir ettiğin para ve armağanlarla iyi niyetimin kabulu ve Bizans ülkesinde senin bir kumandanın ve bir naibin olarak memleketime beni geri göndermendir. Eğer beni öldürüsen bu sana bir şey sağlamaz, çünkü başka birisini benim yerime imparator yaparlar.“dedi.

Alparslan ,Bizans imparatoruna “Seni affetmek niyetindeyim. Kurtuluş akçanın fiatı on milyon altın“demesi üzerine Diyojen”Benim hayatımı bağışladığın için Bizans ülkesine sahip olmak senin hakkındır. Tahta çıktığımdan beri ordu hazırlayıp savaş yapmak amacıyla Bizans’ın mal varlığını tükettim. Bu sebeple halk yoksullaştı. Eğer durum böyle olmasaydı istediğinden çok daha fazlasını verirdim“dedi.

Taraflar arasında anlaşma imzalanarak Bizans İmparatoruna tacı giydirilerek Yüz Selçuklu askeriyle birlikte İstanbula gönderildi. Savaştan kaçan bizans askerlerinin durumu anlatması üzerine Diyojen tahttan indirelerek  yerine 7.Mihael Dukas getirildi. Yeni imparator sürekli savaş nedeniyle çok az para olduğunu ve  kurtuluş akçası olarak iki yüz bin altını gönderebileceğini belirterek mücevheratlarla birlikte selçuklu askerlerine teslim etti. Diyojen ilerleyen günlerde tekrar taht için kavga etti ve bizan imparatoruna yenildi. Affedilmeyi isteyerek teslim oldu. Kütahya’da Gözlerine mil çekilerek hapse atıldı. Daha sonra Kınalı Ada’da öldürüldü.

Alparslan zaferlerinden sonra islam ülkelerine birer fetihname gönderdi. Abbasi Halifesi kaaim Biemrillah kıymetli hediyeler göndererek; “Allahın desteğine mazhar, galip ve muzaffer evlat, en büyük sultan, Arap ve Acem hükümdarı, dünya hükümdarlarının efendisi, müslümanların yardımcısı, insanların sığınağı, devletin kahredici bileği, dinin parlak tacı ve islam ülkelerinin sultanı” gibi ünvanlarla hitap etti.

İleriki zamanlarda Türk Akıncı Kuvvetleri hiç bir direnişle karşılaşmadan Anadolu içlerine kadar ilerlediler. Daha sonra ise Ege ve Marmara kıyılarına ilerlemeye devam ettiler.

 

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kerim Usta sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et